Christian Science Monitor Mısır’da Müslüman Kardeşler’in laik, demokratik bir sistemi kabullenmeye hazırlandığını belirtiyor. Gazete, bunun bütün Ortadoğu’daki İslamcı akımları etkileyeceğini vurguluyor:
“Mısır’daki en büyük İslamcı örgüt olan Müslüman Kardeşler’in, ülkenin yeni gelişen demokrasisi üzerinde hâkimiyet kurmaya çalışmayacağına ilişkin emareler, Mısır’ın diğer iki büyük Müslüman ülke olan Türkiye ve Endonezya örneğini izleyebileceğini gösteriyor. Yarı Avrupalı ve NATO üyesi olan Türkiye, laik düzene bağlı bir İslamcı parti tarafından yönetiliyor. Eğer Müslüman Kardeşler, demokratik kuralları ve işleyişi kabul etmezse, Mısır karanlık ve dolambaçlı bir yola girebilir. Eğer demokrasiyi kabullenirse Mısır, Lincoln’un ifadesiyle özgürlüğün yeniden doğuşuna sahne olabilir ve bütün Arap dünyasına örnek oluşturabilir.”
New York Times Arap dünyasındaki ayaklanmaların İsrail’de şaşkınlık ve kaygıya yol açtığını kaydediyor. Haberde, Arap ülkelerinin Türkiye’yi örnek almasının İsrail’i rahatlatacağı görüşüne yer veriliyor:
“Paris’teki Politik Araştırmalar Enstitüsü’nde İslam uzmanı olan Gilles Kepel, bölgedeki İslamcıların radikaller ve katılımcılar olarak ikiye ayrıldığını ve katılımcıların Türkiye’deki iktidar partisini örnek aldığını söylüyor. Birçok uzman, güçlü bir orduya, Amerika, İsrail ve Batı ile sağlam ilişkilere sahip demokratik bir Müslüman ülke olan Türkiye’nin öneminin giderek arttığını belirtiyor. Beyrut Amerikan Üniversitesi’nden Rami G. Khouri, Arap dünyasındaki demokratikleşmenin Türkiye’nin lehine olacağını ifade ediyor. Khouri, daha açık ve dinamik Arap toplumlarının da Türkiye’nin ilerlemesinden, ılımlı İslam laikliğinden öğrenecekleri olduğunu savunuyor. Türkiye örneğinin İsrail açısından olumlu sonuçlar doğuracağını birçok İsrailli de kabul ediyor. Ancak İsrailliler, Türkiye’nin son dönemde İran, Hizbullah ve Hamas’la yakınlaşmasının Ankara ile ilişkilerde sıkıntı yarattığını da belirtiyorlar. ”
Washington Times eski senatör Norm Coleman’ın Ortadoğu’daki gelişmelere ilişkin bir makalesine yer veriyor. Coleman, İslamcıların bölgede rolünü anlatırken, Türkiye’yi olumsuz bir örnek olarak gösteriyor:
“Türkiye’de yıllarca önce seçim sandığından çıkan İslami hükümet, onlarca yıldır süren laik yönetimin yerini aldı. Bunun sonucunda Türkiye’nin dış politikasında Batı ile işbirliğine verilen önem azaldı. Ankara, Amerika’nın Ortadoğu’daki çıkarları açısından giderek daha aktif ve yardımcı olmayan bir politika izlemeye başladı. Bir zamanlar İsrail’in İslam dünyasıyla bağlantısı açısından önemli bir köprü olan Türkiye-İsrail ilişkileri ciddi ölçüde zarar gördü. Türkiye, eski Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’i ve bölgedeki diğer ılımlıları hedef alan halk ayaklanmalarına destek verirken, İran’daki despotlarla sıcak ilişkiler kuruyor. Obama yönetimi, bütün bölgeyi ateşe atabilecek gerçek tehlikelere yüzünü dönmemelidir.”
Washington Post Obama yönetimini Libya’daki gelişmelere tepki göstermekte gecikmekle suçluyor. Gazete, başkan Obama’nın Libya’daki şiddeti kınayan en son lider olduğunu hatırlatıyor:
“Başkan Obama, sonunda Çarşamba günü kürsüye çıktı ve konuştu. ‘Libya’da şiddet kullanılmasını sert biçimde kınıyoruz’ dedi ancak Kaddafi’ye ve Kaddafi’nin görevden ayrılması konusuna girmedi. Yönetimin bir dizi seçenek üzerinde çalıştığını söyledi, ancak bunların neler olduğunu anlatmadı. Birleşmiş Milletler’deki Libya delegasyonunun istediği uçuşa yasak bölge uygulamasından hiç bahsetmedi. Obama, Kaddafi’nin suçlarına karşı çıkma konusunda Amerika’nın başı çekmediğini göstermek konusunda çok hevesliydi. Kaddafi gibi bir diktatörün azgınlığına karşı sesini yükselten ilk kişinin Amerikan başkanı olması gerekmez miydi? Başkan Obama’nın böyle düşünmediği çok açık.”