Denktaş: CTP-DP Koalisyonu Katolik Evliliği Gibi

Kıbrıs'ta yapılan erken genel seçimleri yüzde 13,47 oyla üçüncü sırada bitiren Demokrat Parti Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, radyomuza seçimleri; seçimlerin galibi Cumhuriyetçi Türk Partisi'yle yeniden koalisyona gitme olasılığını ve Nisan ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendirdi. Serdar Denktaş, Melek Çağlar’ın sorularını yanıtladı.

MÇ - Seçimleri birinci sırada bitiren Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin koalisyon ortaklığı teklifini yine size getirmesi bekleniyor. Bu öneriyi kabul edecek misiniz, kabul etmek için parti olarak CTP lideri Talat’tan neler isteyeceksiniz?

SD - Vatandaşın vermiş olduğu karar günün sonunda CTP-DP ortaklığını bir Katolik evliliğine dönüştürdü. Biz başkasıyla kuramayız, onlar da bizden başkasıyla kuramaz. Dolayısıyla ülkeyi hükümetsiz bırakmama açısından birlikte koalisyonu oluşturmak zorundayız. Koşullar olur mu-olmaz mı, bunu birkaç gün içinde kurullarımızın toplanmasıyla birlikte karar altına alacağız. Henüz zaten görevlendirme de yok. Dolayısıyla o gün gelince de işin o kısmını değerlendireceğiz.

MÇ- Önceki dönemde koalisyon ortağı olarak hükümette yer aldınız. O dönemde Annan Planı’nın referanduma sunulması gibi iddialı bir gündem sözkonusuydu. Koalisyon içerisinde yer almanız durumunda, şimdi hükümet olarak karşınızdaki en önemli gündem maddesi ne olacak?

SD- En büyük sorunumuz şu anda dünyayı Papadopoulos’u masaya getirme konusunda ikna etmek ve BM Genel Sekreteri’ni bugünkü mevcut pozisyonundan çıkartabilmek olacak. Nedir Genel Sekreter’in pozisyonu: “Her iki tarafın da niyeti olmadıkça bir inisiyatif başlatmam,” diyor, Genel Sekreter. Oysa Papadopoulos masaya gelmek istemiyor, çünkü biliyor ki görüşmelere başlamaması günün sonunda Kıbrıs Türkleri’nin cezalandırılmasıdır. Bunu ortadan kaldıracak girişimler en büyük uğraşımız olacak bu dönemde.

MÇ- Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, NTV televizyonuna verdiği özel demeçte Türk hükümetini Annan Planı’nı kabul ederek riskli bir manevra yapmakla suçladı. Siz Denktaş’ın bu görüşüne katılıyor musunuz? Nedir bu konudaki değerlendirmeniz?

SD- Şimdi tabii ki Annan Planı’nı masaya getirip, referanduma götürüp kabul ettikten sonra ve Rum tarafının reddiyle birlikte ortaya şöyle bir görüş çıkmaya başladı: “İşte Türk tarafına fazla haklar verilmişti, onun için Rum tarafı bunu reddetti.” Cumhurbaşkanı’nın işaret ettiği tehlike şudur; “Bu yeni başlayacak süreçte bize verilen hakların bir kısmı elimizden alınıp Rum tarafına verilir mi? Böyle bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil ve Papadopoulos yeni bir sürece başlayıp sonuçlandırıncaya kadar Annan Planı’nda var olan haklarından hiçbirini elde etmemeli.” Cumhurbaşkanı, işte bu tehlikeleri göstermektedir. Bizim de görevimiz bu tehlikeleri aşacak önlemleri almak olacak.

MÇ – Yine aynı söyleşide Cumhurbaşkanı Denktaş, BM ve AB’yi sözünde durmamakla suçlayan Türk hükümetinin, Kıbrıs konusunda yeniden bir değerlendirmeye gidebileceğini söyledi. Koalisyon hükümeti içerisinde yer almanız durumunda sizin de yeni bir değerlendirme yapılması için diğer hükümet üyelerine baskınız sözkonusu olacak mı?

SD – Zaten yeni bir değerlendirme ihtiyacı ortada. Ayrıca bu zaten sadece bizim talebimiz değil, aynı zamanda Sayın Talat’ın da talebidir. Türkiye’yle birlikte oturmak, koalisyon oluşur-oluşmaz bir değerlendirme yapmak durumundayız. Bu değerlendirmenin sonucunda alınacak kararlar artık her ne olacaksa gireceğimiz yeni görüşme döneminin veya yeni sürecin ana politikasını oluşturacak, o da kesin.

MÇ – Kuzey Kıbrıs’ı önemli bir seçim daha bekliyor bu da Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Bu seçim için parti olarak aday çıkaracak mısınız? Her ne kadar Sayın Rauf Denktaş aday olmayacağını açıklasa da, aday olması durumunda Cumhurbaşkanı’na destek verecek misiniz, yoksa aday olması beklenen CTP lideri Mehmet Ali Talat’ı mı destekleyeceksiniz?

SD – Şimdi Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ‘Ben adayım’ dediği anda Demokrat Parti olarak biz ona destek veririz. Biz aday çıkarır mıyız-çıkarmaz mıyız, bu artık bizim önümüzdeki hafta vereceğimiz bir karardır. Henüz o noktaya varmış değiliz. Talat’ı destekler miyiz, bir başkasını destekler miyiz, bütün bunlar gelecek hafta belirginleşir. Şu da bir gerçek Nisan seçimlerini biz artık eskisi kadar önemli bir seçim olarak kabul etmiyoruz, çünkü görüşmecinin kim olacağını, bu seçimler değil, Parlamento belirleyecektir.

MÇ – Söyleşinin başında CTP-DP ortaklığı için “Katolik Evliliği” benzetmesi yaptınız. Bundan, gönülsüz koalisyon üyeliği sonucuna varmak hatalı mı olur?

SD – Yok gönülsüz değil, çünkü uyum içinde gitmekteydik. Bir uyumsuzluk yoktu, aramızda siyasetlerin uygulanması açısından. Matematiksel bir sıkıntı nedeniyle bu seçimleri yaşadık. Ama Katolik evliliğine benzetmemin nedeni halkın ortaya koyduğu matematikle, DP-CTP koalisyonu dışında, herhangi bir koalisyonun; istikrarlı ve uyum içerisinde yürüyebilecek bir koalisyonun kurulması mümkün değil. O anlamda kullandım o sözcüğü.