Her ikisi de NATO üyesi olan Türkiye ve ABD’nin arasında oluşan derin anlaşmazlıkların giderilmesi için diplomatik çabalar sürüyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı’ndan müsteşar yardımcısı bu hafta Ankara’da temaslarda bulunuyor. Dışişleri Müsteşarı Ümit Yalçın da Cuma günü Washington’da, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı John J. Sullivan’la görüşecek.
Ancak diplomatik çabalar karmaşıklığını koruyor. Zira Ankara’nın İran ile ilişkilerini güçlendirmesi, ABD’nin yaklaşımını sertleştiriyor.
ABD Başkanı Donald Trump, CIA Başkanı Mike Pompeo’yu Dışişleri Bakanı olarak aday gösterdi. Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atadığı isim de John Bolton. Türk uzmanlar, bu iki ismin İran’a karşı katı tutumlarıyla bilindiğine dikkat çekiyor.
Washington ve Irak’ta görev yapmış olan eski kıdemli diplomat Aydın Selcen, Pompeo’nın halen Tahran’a odaklandığını, Trump’ın Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ı görevden almasının ana nedenlerinden birinin de İran politikası olduğunu söylüyor. Selcen, yönetimin yeni şahin tutumunun, Ankara’yı ABD ile İran arasında seçim yapmaya zorlayabileceğini belirtiyor.
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi almasıyla ilgili Washington’da halen bazı kaygılar mevcut. Anlaşma ABD Kongresi’nde Türkiye’ye yaptırım getirilmesi çağrılarına da neden oldu. .
Ancak Washington’un Tahran’a karşı daha sert bir tutum takınması Türk-Amerikan ilişkilerini düzeltmede yeni bir fırsat penceresi oluşturabilir.
Düşünce kuruluşu Global Source Partners’dan Atilla Yeşilada da, ABD’nin Türkiye’yi cezalandırmak istediğini düşünmüyor. ABD yönetiminin Türkiye ile dostluğunu korumak istediğini söyleyen Yeşilada’ya göre, Washington sahada İran’ın genişlemesine engel olacak bir ortağa ihtiyaç duysa da Türkiye buna hazır değil. Yeşilada Ankara’nın fikrini değiştirip Tahran’a karşı daha güçlü ve muhalif bir yaklaşım sergileyene kadar ABD’nin Türkiye’yi stratejik müttefik olarak görmesinin zor olacağını ve bu durumun da kısa zamanda değişmeyeceğini kaydediyor.
Uzmanların dikkat çektiği bir diğer nokta da İran’la sınır komşusu olan Türkiye’nin ticari bağlarının önemi. İran için hayati bir ticaret ortağı olan Ankara, bu nedenle de Washington için önem kazanıyor.
İran ve Türkiye bölgede daima güç ve nüfuz için yarıştı; ancak işbirliğini de elden bırakmadı. Suriye ilişkileri dengede tutmada odak noktasıydı. Ancak Türkiye’nin Suriye’de Kürtler’e karşı genişlettiği askeri operasyon, Tahran’da rahatsızlık yaratıyor. Ancak aynı zamanda iki ülke, Rusya ile birlikte çalışarak Suriye’de iç savaşı bitirmeye yönelik Astana sürecini işletiyor.
Al Monitor yazarı Semih İdiz, ilişkilerin iyi noktada olmasa bile Ankara ve Tahran’ın Astana sürecini beraber var etmeye çalıştığını söylüyor. İdiz’e göre Türkiye İran’a karşı Amerika’nın yanında durma konusuna çok temkinli yaklaşıyor.
Bazı Türk uzmanlara göre Ankara, Tahran’a karşı Washington’un yanında yer alacaksa bunun bir bedeli olacak. O da, Washington’un IŞİD’le mücadelede YPG’ye yani Suriyeli Kürtlere desteğini kesmesi.
YPG’nin Suriye’de belli bölgeleri kontrol altına almış olması ise, Washington için Tahran’ın nüfuzunun azaltılmasında önemli bir adım olarak görülüyor.
Öte yandan Tahran da, ikili ticaretin arttırılması teklifiyle Ankara’ya yaklaşmaya çalışıyor. İki ülke Iraklı Kürtlerin bağımsızlık referandumuna da karşı çıkarak ortak zeminde buluşmuşlardı.
PKK’nın Irak’taki varlığı, İran sınırındaki dağlık Kandil bölgesinde. Ankara, PKK ile mücadelede Tahran’la işbirliğini artırma umudunda.
Atilla Yeşilada da, Ankara’nın İran ile dost olarak, PKK’yı Kandil’den çıkarabileceğini düşündüğünü belirtiyor. Atilla’ya göre elbette bunun ekonomik bir boyutu da var, Tahran dev ekonomik projeler ve ticari çıkarlardan bahsediyor. Ankara da bunlara sıcak bakıyor ama ortada herhangi bir anlaşma yok. Atilla’ya göre Rusya da aynı yöntemi izliyor.
Ankara geçmişte, sadece Birleşmiş Milletler’in İran yaptırımlarını uygulama taahhüdü olduğunu söylemiş, Batılı müttefiklerin Tahran’a yönelik önlemlerine katılmayı reddetmişti.
ABD’nin İran yaptırımlarını ihlalden New York’ta hüküm giyen bankacı Mehmet Hakan Atilla’nın cezası 11 Nisan’da açıklanacak. Ankara’nın siyasi olduğunu savunduğu dava, ABD ile ilişkileri de olumsuz etkiliyor.
Ancak Ankara gelecekte ABD’nin İran ile hesaplaşmasının dışında kalarak daha yüksel bir bedel ödeyebilir.
Yeşilada, ABD’nin Türkiye’yi yıldırmak için elinde çok etkili bir yöntemi olduğunun altını çiziyor. Bu yöntemin adı da yaptırım. Uzmana göre Türk lirasının fazlasıyla kırılgan olduğu bir dönemde yaptırımın sadece tehdidinin bile çok ciddi bir sonucu olabilir.