WASHINGTON —
Amerika’yla Çin arasındaki en önemli sorunların başında Çin’in Amerika’ya karşı giriştiği siber saldırılar geliyor. Çin’in yeni Devlet Başkanı Amerikalı yetkililerle ilk görüşmesini yaparken, yeni dönemde bu önemli sorunun çözümünde ilerleme sağlanabilir mi?
Amerika Maliye Bakanı Jack Lew, Pekin’de Çin’in Devlet Başkanı Xi Jinping’le el sıkışırken, iki ülke arasında sanki hiç sorun yokmuş gibi görünüyordu.
Bakan Lew, “Amerika ve Çin dünyada, güçlü, istikrarlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi korumak için özel bir sorumluluğa sahiptir,” şeklinde konuştu.
Ancak güzel sözlerin ardında gerginlik olduğu bir gerçek. Amerikalı yetkililer ve iş çevreleri, Çin’den kaynaklanan siber saldırılarla ilgili kanıtların bir bir ortaya çıkmasından dolayı giderek daha çok kaygılı.
Çin’in yeni başbakanı Li Kegiang, bir basın toplantısında siber saldırı suçlamalarını yalanladı: “Çin, hiçbir şekilde bu tür faaliyetleri desteklemediği gibi hepsine karşıdır. Bu soruda bir suçlama görüyorum. Birbirimiz aleyhinde dayanaksız suçlamalar yapmamamız gerektiğine inanıyorum. Bence siber güvenliği arttırmak için ne yapabileceğimize odaklanmamız daha iyi olur.”
Amerikalı uzmanlarsa Çin’in inkarını yetersiz buluyor.
Siber güvenlik şirketi Mandiant, siber saldırıların kaynağının Şanghay’daki askeri bir bina olduğunu belirledi. Mandiant’in Güvenlik Sorumlusu Richard Bejtlich’e göre, siber korsanlar doğrudan Çin hükümetinden destek görüyor: “Doğrudan hırsızlık yapıyorlar. Amaçları, bilgi imha etmek değil. Bilgileri değiştirmek de istemiyorlar. Şimdiye kadar gördüğümüz, bilgiyi çalıp Çin’e götürmekten başka niyetleri olmadığı.”
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Mike Rogers, daha açık konuşuyor: “Siber savaş yaşıyoruz. Amerikalılar’ın çoğu bundan habersiz. Dünyada birçok kişi de durumu bilmiyor. Ve şu an savaşı kaybediyoruz.”
Başkan Obama Amerikan yasalarını ve kurallarını siber güvenliği güçlendirecek şekilde yeniden düzenlemek istiyor.
Çin Devlet Başkanı, bu konuda Amerika’yla işbirliği sözü veriyor: “Çin’in Amerika’yla ilişkilerini geliştirme konusuna büyük önem veriyorum. Bu konuda Amerika’yla birlikte çalışmak, Amerika’yla işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz.”
Ancak Washington’un kaygılarının yakın gelecekte az da olsa azalacağını söylemek mümkün görünmüyor.
Amerika Maliye Bakanı Jack Lew, Pekin’de Çin’in Devlet Başkanı Xi Jinping’le el sıkışırken, iki ülke arasında sanki hiç sorun yokmuş gibi görünüyordu.
Bakan Lew, “Amerika ve Çin dünyada, güçlü, istikrarlı ve sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi korumak için özel bir sorumluluğa sahiptir,” şeklinde konuştu.
Ancak güzel sözlerin ardında gerginlik olduğu bir gerçek. Amerikalı yetkililer ve iş çevreleri, Çin’den kaynaklanan siber saldırılarla ilgili kanıtların bir bir ortaya çıkmasından dolayı giderek daha çok kaygılı.
Çin’in yeni başbakanı Li Kegiang, bir basın toplantısında siber saldırı suçlamalarını yalanladı: “Çin, hiçbir şekilde bu tür faaliyetleri desteklemediği gibi hepsine karşıdır. Bu soruda bir suçlama görüyorum. Birbirimiz aleyhinde dayanaksız suçlamalar yapmamamız gerektiğine inanıyorum. Bence siber güvenliği arttırmak için ne yapabileceğimize odaklanmamız daha iyi olur.”
Amerikalı uzmanlarsa Çin’in inkarını yetersiz buluyor.
Siber güvenlik şirketi Mandiant, siber saldırıların kaynağının Şanghay’daki askeri bir bina olduğunu belirledi. Mandiant’in Güvenlik Sorumlusu Richard Bejtlich’e göre, siber korsanlar doğrudan Çin hükümetinden destek görüyor: “Doğrudan hırsızlık yapıyorlar. Amaçları, bilgi imha etmek değil. Bilgileri değiştirmek de istemiyorlar. Şimdiye kadar gördüğümüz, bilgiyi çalıp Çin’e götürmekten başka niyetleri olmadığı.”
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu Başkanı Mike Rogers, daha açık konuşuyor: “Siber savaş yaşıyoruz. Amerikalılar’ın çoğu bundan habersiz. Dünyada birçok kişi de durumu bilmiyor. Ve şu an savaşı kaybediyoruz.”
Başkan Obama Amerikan yasalarını ve kurallarını siber güvenliği güçlendirecek şekilde yeniden düzenlemek istiyor.
Çin Devlet Başkanı, bu konuda Amerika’yla işbirliği sözü veriyor: “Çin’in Amerika’yla ilişkilerini geliştirme konusuna büyük önem veriyorum. Bu konuda Amerika’yla birlikte çalışmak, Amerika’yla işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz.”
Ancak Washington’un kaygılarının yakın gelecekte az da olsa azalacağını söylemek mümkün görünmüyor.