İngiltere Başbakanı Boris Johnson, parlamentodaki muhalif grupların yaptığı oylamayla yasama gündemini kendi ellerine geçirmelerinin ardından genel seçim çağrısı yapacağını açıkladı.
Başbakan Johnson’ın geçen hafta parlamentoyu askıya alma kararı, Avam Kamarası’ndaki hem muhalefet, hem de kendi Muhafazakar partisi içinde rahatsızlığa yol açmıştı. Johnson’ın bu kararı, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılış süreci olan Brexit sürecini parlamento engeli olmadan kendi başına yürütmeyi amaçladığı için aldığı sanılıyordu.
Parlamento’daki muhalefetin yanı sıra, kendi Muhafazakar Partisi içindeki muhalif kesimler, Avam Kamarası’na giderek yasama gündemini kendi denetimlerine almalarını sağlayacak oylama yaptı ve 301’e karşı 328 oyla bu amacına ulaştı.
Milletvekillerinin parlamento gündemini ele geçirmeleri, aynı zamanda Başbakan Johnson’ın yasama organının faaliyetlerini 15 Ekim’e kadar askıya almasını sağlayarak, Brexit sürecini anlaşmasız tamamlamasını da önlemeyi amaçlıyor. Milletvekilleri, anlaşmasız Brexit’in ülke ekonomisine büyük zarar vermesinden endişe ediyor, Johnson’ın girişimini “İngiliz usulü darbe” diye niteliyordu.
Ne pahasına olursa olsun Brexit yanlısı olan Johnson’ın parlamentoyu askıya alma kararı, kendi partisi içinden milletvekillerini de kaybetmesine ve parlamentodaki çoğunluğu yitirmesine yol açtı. Normal koşullarda İngiltere’nin AB’den 31 Ekim’de ayrılması planlanıyor, ancak bu süre içinde parlamentodan bir anlaşma konusunda destek alamayacağını bilen Johnson, ayrılığı anlaşmasız gerçekleştirmeye niyetli görünüyordu.
Johnson'ın şimdi bu aldığı darbe karşısında erken seçim çağrısı karşılık bulursa İngiltere son dört yıl içinde üçüncü kez genel seçime gitmiş olacak.
