Çarşamba günü Katar’a bir günlük çalışma ziyaretinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar’da İngilizce yayın yapan Peninsula gazetesine verdiği demeçte, Türkiye’nin son dönemde takip ettiği dış politikayla ilgili mesajlar verdi.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ‘kazan-kazan’ prensibi doğrultusunda bir yaklaşım sergilediğini savunan Cumhurbaşkanı, Fransa’ya yönelik eleştirilerini sürdürürken Ankara’nın diplomasi kanallarını açık tutmasının ilk sonuçlarını verdiğini ifade etti.
Erdoğan, ‘‘Türkiye, her zaman Doğu Akdeniz’in zenginliklerinin kıyı ülkelerince hakkaniyetli şekilde paylaşımından yana olmuştur. Bunu tüm diplomatik girişimlerimizde vurguladık. Ancak başta Yunanistan olmak üzere Türkiye’nin varlığından rahatsız olan devletler, tek taraflı adımlarla gerginlik çıkarıcı tutum içerisine girdiler. Sömürgeciliğiyle ünlü Fransa’nın Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve şimdi de Ermenistan’ı kışkırtan tavrının altında Türkiye’nin bölgede etkin rol alması bulunuyor. Ege ve Akdeniz meselesi, Türkiye’nin asla geri adım atmayacağı bir meseledir. Türkiye’nin ve KKTC’nin yok sayıldığı, kıyılarına hapsedildiği hiçbir çözümü kabul etmediğimizi tüm platformlarda yüksek sesle dile getirdik, getirmeye devam edeceğiz. Doğu Akdeniz’deki kararlılığımızı görenler ve ülkemize içi boş tehditlerle, şantajlarla geri adım attıramayacağını anlayanlar nihayet diyalog çağrılarımıza kulak vermek zorunda kaldı’’ dedi.
Erdoğan, ABD’yle ilişkilerde yaşanan sorunlardan ‘‘Eski yönetim bakiyesi askeri ve güvenlik bürokrasisi’’ni sorumlu tuttu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk-Amerikan ilişkilerini değerlendirirken, ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinin ilişkilerde ‘‘müspet hava’’ yarattığını söylese de başta Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesinin engellenmesi ve YPG’ye destek verilmesinin yarattığı rahatsızlığın devam ettiğinin altını çizdi.
Erdoğan, ‘‘ABD’yle köklü, çok boyutlu ve stratejik işbirliğimiz mevcut. Farklı çıkarları olan ülkelerin her konuda aynı düşünmesi, aynı şekilde hareket etmesi uluslararası ilişkilerin tabiatına aykırıdır. Zaman zaman çeşitli meselelerde Amerika’yla ayrı konumlarda yer alsak da aramızdaki stratejik ortaklığın zedelenmemesine büyük önem verdik. Ancak 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin faili FETÖ elebaşının ülkemize iadesiyle, Suriye’de PKK-YPG terör örgütünün desteklenmesi konusunda Amerikan yönetimiyle bazı sıkıntılar yaşadık. Sadece ABD de değil bazı NATO müttefiklerinin de terör örgütü PKK/PYD/YPG ile işbirliğini sürdürmesinin ve FETÖ mensuplarını himaye etmesinin ittifak dayanışmasını zehirlediği ortadadır. Özellikle eski yönetim bakiyesi kimi askeri ve güvenlik bürokrasisi bu konularda uzlaşmaz bir tutum sergiledi’’ dedi.
Trump’la hem bölgesel konularda hem de ticaretten yatırımlara kadar pek çok meselede tutumlarının giderek daha fazla örtüştüğünü dile getiren Erdoğan, NATO dahil her platformda ABD’yle terörle mücadele, demokrasi, istikrarsızlık ve çatışmaların sonlandırılması gibi başlıklarda beraber çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
Erdoğan: ‘‘Ermenistan’ın Türkiye’yi de çatışmanın içinde gösterme gayretine girmesi, çaresizliğinin ispatı’’
Dağlık Karabağ kriziyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı, Ermenistan’ın ‘haydutlukla’ elde tuttuğu bölgeleri Azerbaycan’ın bir bir geri aldığını ve Türkiye’nin, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ‘tek millet, iki devlet’ düsturu içinde Azerbaycan’ın devletinin, ve halkının yanında olacağını söyledi
Erdoğan, ‘‘Türk milletine karşı her fırsatta saldırgan ve düşman tutum sergilemekten geri kalmayan Ermenistan, bölgede barışın, istikrarın, huzurun önündeki en büyük engeldir. Ermenistan’ın son işgal teşebbüsünde aldığı ağır hezimetin ardından türlü tezviratlarla Türkiye’yi de çatışmanın içinde gösterme gayretine girmesi, yaşadığı sıkışmışlığın ve çaresizliğin ispatı olmuştur. Ermenistan’ın bu tavrı bile bölgede geniş çaplı bir çatışma alanı yaratmak istediğinin göstergesidir. Yaşanan son süreç de kimin gerçekten barıştan yana olduğunu gözler önüne sermiştir. Uluslararası toplumun bu gerçeği görerek, yıllardır uyguladığı çifte standarttan vazgeçmesi ve Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarındaki işgalini sonlandırma yönünde adım atması çağrımı yineliyorum” dedi.
Erdoğan: ‘‘Türkiye’nin girişimleriyle Libya’da yakalanan barış fırsatı heba edilmemeli’’
Türkiye’nin Libya’yla imzaladığı mutabakat muhtırasının Birleşmiş Milletler tarafından tescil edilmesine de atıfta bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM tarafından tanınan ‘‘tek meşru yapı’’ olduğunu vurguladığı Fayiz Sarrac liderliğindeki Trablus merkezli Milli Mutabakat Hükümeti’ne, Ankara’nın desteğinin süreceğini belirtti.
Erdoğan, ‘‘Meşru hükümetin talebi doğrultusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri Libya’da eğitim ve destek faaliyetleri gerçekleştiriyor. Darbeci Hafter’in ise ne bir meşruiyeti ne de uluslararası tanınırlığı var. Lejyonerler ve yabancı milislerle Libya meşru hükümetine karşı kirli ve kanlı bir savaş yürütüyor. Bu zatın kendisi de zaten paralı askerdir. Gerek Moskova’daki gerekse Berlin Konferansı’ndaki uzlaşmaz tavrıyla, ateşkes ve çözüm gibi niyetinin olmadığını tüm dünyaya göstermiştir. Libya’da meşruiyet kazanacak, darbeciler kaybedecektir. Gelinen noktada, Türkiye’nin girişimleriyle sahada sağlanan sükunet sayesinde ortaya bir fırsat çıktı. Hem Libya hem de bölge barışını ve istikrarını koruyacak bu fırsatın heba edilmemesi gerekiyor” dedi.
Erdoğan: ‘‘Kaos hesapları yapanlar dışında hiç kimse, Türk askerinin Katar’daki mevcudiyetinden rahatsız olmamalı’’
Türkiye’yle Katar arasındaki askeri, güvenlik ve savunma sanayii alanındaki ortak projelerin, ikili münasebetlerin omurgasını oluşturduğunu söyleyen Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2015 yılında Doha’da kurulan üs ve Türk-Katar Birleşik Müşterek Kuvvet Komutanlığı’nın iki ülke arasındaki kardeşlik, dostluk, dayanışma ve samimiyetin timsali olduğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üssümüzle ilgili menfi propaganda yayanlar kesinlikle iyi niyetli değildir. Türkiye askeri varlığıyla sadece kardeş Katar’ın değil, bütün Körfez bölgesinin istikrarına ve barışına hizmet etmektedir. Kaos hesapları yapanlar dışında hiç kimse, Türkiye’nin ve Türk askerinin Körfez bölgesindeki mevcudiyetinden rahatsız olmamalıdır. Katarlı kardeşlerimize yönelik haksız abluka ve yaptırımların boşa çıkarılması için her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz. 3 yıldır devam eden krizin bir an evvel çözülmesini temenni ediyoruz. Her türlü haksızlığa rağmen Katar’ın ablukadan, güçlenerek çıktığını görmekten de büyük bir memnuniyet duyuyoruz’’ dedi.
Katar’da 500 Türk şirketinin faaliyet gösterdiğini ve sadece Türk müteahhitlik firmalarının 18,5 milyar dolar değerinde projeler üstlendiğini dile getiren Erdoğan, Katar’da düzenlenecek 2022 Dünya Kupası organizasyonu nedeniyle altyapı, güvenlik ve organizasyon başta olmak üzere birçok alanda işbirliğinin daha da gelişeceğini belirtti.
Erdoğan’a Kuveyt seyahatinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ve MİT Başkanı Hakan Fidan da eşlik etti.