Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından alınan "derhal serbest bırakılması" kararına rağmen, işadamı Osman Kavala’yı hapiste tutmaya devam eden Türkiye aleyhinde "ihlal prosedürü" için düğmeye bastı.
Avrupa Konseyi'nin icra organı 47 üyeli Bakanlar Komitesi, Strazburg'daki toplantısında oy çokluğuyla, "Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine" dair ara karar aldı. Komite, AİHM'den, Osman Kavala kararının uygulanıp uygulanmadığını "resmen tespit ederek, komiteyi bilgilendirmesini" istedi.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46'ncı maddesi uyarınca, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığı görüşünü değerlendiren Bakanlar Komitesi, dosyayı AİHM'e göndererek, bu konuda resmi bir karar oluşturmasını istedi. Türk hükümetinin son savunmasıyla birlikte dosyayı inceleyecek olan AİHM, kararını yeniden Bakanlar Komitesi'ne gönderecek.
AİHM kararın uygulanmadığını resmen tespit ederse, bu bildirimin ardından, Bakanlar Komitesi yeniden toplanarak "Türkiye hakkında ne tür bir uygulamaya gidileceğini" görüşecek. Avrupa Konseyi daha önce "ihlal prosedürünü" yalnızca İlgar Mammadov davasında Azerbaycan hükümetine karşı işletti.
Yıllık basın toplantısında konuya ilişkin soruları yanıtlayan AİHM Başkanı Robert Spano, "Elbette Kavala davası hakkında konuşmak istemiyorum, genel kuralı hatırlatmak istiyorum. Geçen yılki basın toplantısında da söylediğim gibi hükümetler, üyesi olduğu, imza attığı mahkemelerin kararlarını uygulamakla yükümlüdür. Genel anlamda, 47 üyemizin altına imza attığı kural bu" demişti.
Komitenin kararından sonra nasıl bir sürecin işleyeceği sorusuna ise Spano, "Genel anlamda, Kavala dosyasına benzer tek bir örneğimiz var. Mammadov davası. Bakanlar Komitesi, Kavala dosyasında karar alırsa, elbette mahkeme de üzerine düşeni yerine getirecektir. Ancak bunun ne kadar süreceğini söylemek zor. Olabildiğince hızlı olur. Bu yıl elbette, bu birkaç ay meselesi" yanıtını vermişti.
Azerbaycan'da yönetime karşı muhalif yazılarıyla tanınan İlgar Mammadov, 2013’te 7 yıl hapse mahkum edilmişti. 6 yılık dava sürecinde AİHM, Mammadov’un özgürlüğünden yoksun bırakılmasının, yargılama değil susturma amaçlı sonucuna varmıştı. AİHM Mammadov’un kazandığı davayla ilgili kararı uygulamayan Azerbaycan'nn AİHS'i ihlal ettiğine hükmetmişti.
Kavala'dan açıklama
Gezi davası ile ilgili kendisine yöneltilen iddialardan dolayı 1 555 gündür tutuklu bulunan Kavala, kararın ardından, "Osman Kavala'ya Özgürlük" adlı site aracılığıyla yaptığı açıklamada, "AİHM'in derhal serbest bırakılmam gerektiğini belirten kararından ve Gezi davasının beraatle sonuçlanmasından sonra tutukluluğumu devam ettirmek için gerçekleştirilen yargı uygulamalarının tarafsız bir gözle incelenmesini önemli buluyorum. AİHM'in yapacağı değerlendirmenin ülkemizde insan hakları ile ilgili hukuk normlarının korunmasına katkı sağlayacağını umuyorum" dedi.
Dışişleri'nden "yargıya müdahale" eleştirisi
Kararı VOA Türkçe'ye doğrulayan Avrupa Konseyi kaynakları, resmi kararın yarın toplantıların bitiminde açıklanmasını beklediklerini belirtti. Ancak karar daha resmen açıklamadan, Türk Dışişleri Bakanlığı yazılı bir açıklama ile tepkisini dile getirdi. Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bu kararıyla, ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyan yaklaşımını devam ettirmiş ve yargı sürecine saygı ilkesini ihlal etmiştir” denildi. Dışişleri açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:
"Hükümet görüşümüz, bugüne kadar gösterdiğimiz işbirliği anlayışıyla uyumlu olarak, 19 Ocak 2022 tarihinde Avrupa Konseyi’yle paylaşılmıştı. Görüşümüzde, ülkemizin AİHM kararının gereğini yerine getirdiği, Kavala’nın tutukluluk durumunun halen devam eden başka bir yargı süreci nedeniyle olduğu ayrıntılarıyla açıklanmış ve konunun hukuk ilkeleri temelinde incelenmesi çağrısında bulunulmuştu. Buna rağmen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bugün Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair bir ara kararı oy çokluğuyla kabul etmiştir. AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde başka ülkelerle ilgili çok sayıda uygulanmayan karar bulunurken, Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını, iyi niyetten uzak, kasıtlı ve de tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz. İç hukukta devam eden dava süreci gözardı edilerek siyasi saiklerle alınan bu önyargılı kararın Avrupa insan hakları sisteminin itibarını zedelediği aşikardır."
Adalet Bakanlığı'ndan "yargıya müdahale" itirazı
Bakanlar Konseyi kararı resmen açıklamadan bir itiraz da Adalet Bakanlığı’ndan geldi. Kavala hakkındaki yargılamaların Ağır Ceza Mahkemesi önünde devam ettiğini belilrten Adalet Bakanlığı, "Kavala’nın mevcut tutukluluğunun AİHM tarafından incelenmeyen başka bir suç kapsamında devam ettiğini belirttiklerini, AİHM’in incelemesine konu tutukluğun daha önceden sona erdiğini tespit ettiklerini, AİHM kararından sonra Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu tekrar incelediğini ve mevcut tutukluluk nedeniyle Kavala'nın özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edilmediğine karar verdiğini" açıkladı.
Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olan Türkiye'nin sorumluluklarının farkına olduğu ve bu kapsamda bugüne kadar alınan 3 bin 730 karar hakkında alınan tedbirin Bakanlar Komitesi tarafından onaylandığı ve icra denetiminin sona erdiği vurgulandı.
Açıklamada, "Sadece geçtiğimiz yıl icra denetimi sona eren dosya sayısı 222'dir. Hal böyle iken AK Bakanlar Komitesi yargısal makamlar gibi hareket ederek yetkisini aşmıştır. Oy çokluğu ile alınan bu karar hâlihazırda devam etmekte olan bir davaya müdahale niteliğindedir. Başta AK Bakanlar Komitesi olmak üzere herkes, bağımsız ve tarafsız mahkemeler önünde devam eden bir yargılama sürecine etki etmekten kaçınmalı ve verilecek karara saygı duymalıdır" denildi.
Kavala'nın avukatlarından açıklama
Kararın ardından yazılı açıklama yapan Kavala'nın avukatları ise, Türkiye'nin "AİHM kararına konu olan suçlamalardan değil, farklı iddialardan dolayı cezaevindedir" savunmasının gerçekleri yansıtmadığını belirterek, "Bu yapılanlar, bilinçli ve planlı bir şekilde ceza uygulaması olarak tutukluluğu devam ettirmek ve AİHM kararını boşa çıkartmak için, yasaları içeriklerinden kopartarak, amaçları dışında kullanma eylemidir. Bu nedenle kamusal yetkinin, yasa dışı kullanımı anlamına gelmektedir... Osman Kavala'nın 4 yıl 3 ay boyunca tutuklu olarak yargılandığı süreç, yargı adına utanç verici niteliktedir. Bunun ülkemizde bir daha tekrarlanmayacağını ümit ederiz" dedi.