Bir milyonu Türkiye kökenli yaklaşık 18 milyon nüfusuyla Almanya’nın en büyük eyaleti Kuzey Ren-Vestfalya‘daki seçimde yüzü gülen Hristiyan Demokrat CDU oldu.
Yeni iktidarı belirlemek için Almanya’daki toplam seçmenlerin yüzde 20’sini oluşturan 13 milyon seçmen sandık başı yaparken, Başbakan Olaf Scholz’un partisi sosyal demokrat SPD büyük hüsrana uğradı.
2017’deki son seçimde yüzde 34 ile ilk parti olan CDU, bu kez oyunu yüzde 2,5 oranında artırarak yüzde 35,5'i yakaladı. Geçen seçimde yüzde 31,2 oy alan SPD ise yüzde 4,5 oy kaybına uğrayarak yüzde 26,7 ile ikinci parti konumunda kaldı ve bir zamanlar kalesi olarak tanımlanan eyalette tarihindeki en kötü sonucu aldı.
Seçimin bir diğer kazananı Yeşiller oy oranlarını yüzde 6’dan yüzde 18‚5‘a çıkardı. Liberal FDP yüzde 7’lik oy kaybına rağmen yüzde 5,6‘la eyalet meclisine girerken, sağ popülist İslam ve göçmen karşıtı Almanya için Alternatif AfD yüzde 7,4’den yüzde 5,6’ya düşmesine rağmen meclise girmeyi başardı. Seçimde değişik partilerden 20 Türkiye kökenli aday da Eyalet Meclisi’ne girebilmek içim mücadele verdi; bunlardan hangilerinin seçilebildiği ise henüz netleşmedi.
Bu sonuçlara göre, eyalette hükümet kurma yetkisini yine CDU aldı. CDU’nun Başbakan adayı Hendrik Wüst, yeni dönemde de başbakanlık görevine devam edecek. Wüst’ün seçimi kazanmasına rağmen CDU-FDP iktidarı mutlak çoğunluğu kaybettiği için yeni bir ortak aramak zorunda kalacağına dikkat çekildi.
CDU’nun liberal kanadının temsilcisi olan Wüst‘ün Yeşiller ile ortaklık edebileceği tahmin ediliyor. Türkiye kökenli göçmenlere yakınlığı ile tanınan Wüst, seçimden önce yaptığı açıklamada, Türklerin ve diğer göçmen kökenlilerin hem eyaletleri hem de Almanya için bir zenginlik olduğunu belirtti. Wüst,"Göçmenler olmasaydı, ekonomik mucizenin gerçekleşmesi mümkün olmazdı. Ben göçmenlere ve daha sonraki nesillere burada kaldıkları için müteşekkirim. Bu insanlar inançlarını özgür bir biçimde yaşayabilmeli" derken, eyaletteki camilerden ezan okunmasının uyuma katkıda bulunabileceğini de savundu.
Öte yandan geçen hafta Almanya'nın en kuzeyindeki eyalet Schleswig Holstein’de yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde de Hristiyan Demokrat Birlik tarihi bir başarı elde etmiş, oylarını 11 puan artışla yüzde 43,4'e yükseltmişti. O seçimde de tarihi bir hezimet yaşayan SPD, bir önceki seçime göre 11 puan kaybederek ve oyların yüzde 16'sını alarak üçüncü parti olmuştu.
Seçimin esas kaybedeni Olaf Scholz
Geçen sonbaharda gerçekleşen genel seçimlerle Berlin’de hükümete gelen SPD ve Olaf Scholz liderliğindeki koalisyon için barometre niteliğinde görülen iki eyalet seçimi sonrasında yapılan analiz ve yorumlarda, seçimlerin esas kaybedeninin Rusya-Ukrayna savaşı konusunda uzun süre aldığı çekimser tavır nedeniyle Olaf Scholz olduğu vurgulanıyor.
Almanya’nın Rus petrol ve gazına devam eden bağımlılığını sonlandırmaması ve Ukrayna’ya silah teminatı konusunda da atak davranmaması nedeniyle sık sık uluslararası eleştirilerin de hedefi olan Scholz’a yönelik Alman kamuoyunda mesafe oluştuğu, bunun SPD’nin oylarına yansıdığı yorumu yapılıyor.
Analizlerde, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, enerji sıkıntısı ve yüksek enerji fiyatları gibi konularının da seçmenin tercihini etkilediği ve bunların sorumluluğunu hükümetin ilk sırasında oturan isme yüklenmesi dikkat çekerken, Yeşiller‘in ise her iki eyalet seçiminde de oy oranını arttırabilmesi Scholz’un izlediği politikaya mesafe koymaları ve Scholz’u Ukrayna’ya destek için daha hızlı harekete geçmeye zorlamasıyla ilişkilendiriliyor.
Aynı anda partisinin savaş karşıtı pasifist kanadının desteğini elinde tutmak ve üçlü bir koalisyonu yönetmek zorunda olan Başbakan Scholz, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin davetine rağmen Kiev’e gitmezken, Yeşiller’den Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock geçen hafta içinde Ukrayna’yı ziyaret etmesi buna örnek olarak gösteriliyor. Rusya’nın başlattığı Ukrayna savaşı üzerinden Almanya’da iç siyasi dengelerin değişmesinin, önümüzdeki haftalarda Berlin’deki siyasi tartışmalara daha yoğun yansıyacağı tahmin ediliyor.