Erişilebilirlik

Ermeni Tasarısı Tartışması


Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili tasarı geçen ay, Amerika Temsilciler Meclisine sunulmuştu. Son zamanlarda Türkiye’den Washington’a yapılan resmi ziyaretlerde bu konu en üst düzeylerde ve kapsamlı bir şekilde ele alındı.

Daha önceki yıllardan farklı olarak, Kasım ayındaki seçimlerden sonra Amerikan Kongresinde Demokratların çoğunluğu ele geçirmesi ve Temsilciler Meclisi Başkanlığına, California’dan, Ermeni lobisinin desteklediği Nancy Pelosi'nin seçilmesi, bu tasarının kabul edileceği yönündeki kaygıları arttırmış bulunuyor.

Tasarıyı hazırlayan Temsilciler Meclisi üyelerinden, Demokrat Partili Frank Pallone, Devrim Çubukçu'ya şu açıklamayı yapmıştı: “Bu tasarının geçeceğine dair genel bir iyimserlik var. Bundan önceki Temsilciler Meclisi Başkanı Ermeni soykırımı tasarısını desteklemeyeceğini söylemişti. Ancak şimdiki Meclis Başkanı Nancy Pelosi tasarının destekçisidir. Büyük olasılıkla Başkan Bush Kongre’ye tasarıyı kabul etmemesi için bir çağrıda bulunacaktır. Ancak Demokratların çoğunlukta olduğu Kongre’nin onu dinleyeceğini sanmıyorum.”

Peki süreç nasıl işleyecek? Tasarı önce, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonunda görüşülecek. Tasarının Dışişleri komisyonunda, önceki yıllarda olduğu gibi, yine kabul edilmesi bekleniyor. Ondan sonraki aşama, tasarının Genel Kurulun gündemine alınması... Daha önceki yıllarda, Başkanlar, Temsilciler Meclisi Başkanını arayıp, Türkiye’nin son derece önemli bir müttefik olduğunu; tasarının kabulünün Türk - Amerikan ilişkilerine büyük zarar vereceğini söyleyerek, tasarının genel kurul gündemine alınmasını engellemişti. Bu seferki zorluk şu: Beyaz Saray ve Kongre’ye farklı partiler hakim ve Irak savaşı yüzünden taraflar arasında büyük bir anlaşmazlık var. Yani, meclis başkanının bu kez, Başkanın telkinlerine kulak asmasına daha az ihtimal veriliyor. Aslında Başkan Clinton döneminde de benzer bir durum vardı. Clinton Demokrat, Temsilciler Meclisi’nin o zamanki başkanı Dennis Hastert Cumhuriyetçi Partiliydi ve taraflar arasında yine ciddi anlaşmazlıklar vardı. Buna rağmen Clinton, Dennis Hastert’ı, tasarıyı Meclis Genel Kurulu’nda gündeme almaması için ikna etmeyi başarmıştı.

Tasarının kabulüne karşı olduğunu açıkça dile getiren Bush yönetimi, yine Kongre’yi ikna etmeye çalışacak. Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcılarından Matt Bryza, Amerika’nın Sesi'ne geçtiğimiz günlerde şu açıklamada bulundu:“Eskiden, bu konuda, yürütme organımızın Kongre’yle daha kolay çalışabilmesini sağlayan farklı bir siyasi yapı vardı Washington’da. Kasım ayındaki seçimlerden sonra bu konuya farklı yaklaşmamız gerekiyor. Bu tasarının kabulünü önlemek için daha fazla çaba göstermemiz gerekecek. Bakın, Amerika bu feci olayların yaşanıp yaşanmadığını sorgulamadı. Burada söz konusu bir insanlık trajedisidir. Ama bu olayları tartışırken siyasi bir karar alınmasını da uygun bulmuyoruz. Bu görüşümüzü Kongre üyeleriyle paylaşıyoruz. Bu tasarının kabulünün iyi bir fikir olmadığı konusunda kongre üyelerini ikna etmeye çalışıyoruz. Bir trajedi yaşandığını biliyoruz. Amacımız, siyasi beyanatlarda bulunmak değil; Türkiye’yle Ermenistan arasında uzlaşma sağlamak.”

Geçen hafta, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt Washington’daydı. Büyükanıt, Ermeni tasarısı dahil, pek çok konuda temas yapma fırsatı buldu. Orgeneral Büyükanıt, sadece Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Savunma Bakanlığı ve askeri yetkililerle görüşmekle kalmadı, Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Tom Lantos'la da bir araya geldi. Genelkurmay Başkanı, izlenimlerini, Cuma günü düzenlediği basın toplantısında şöyle açıkladı: “Yönetimde görüştüğüm herkes bu tasarıya karşı. Bunu açıkça ifade edeyim: Sivili ve askeri. Ve bu karşı olma olayı, bir söylemden öte bir davranış biçimine dönüşmüş durumda. Yönetimin tamamı bundan rahatsız durumda.”

Tasarıda neler öngörülüyor? 1915 yılında başlayan olayları "soykırım" olarak niteleyen tasarıda Amerikan Başkanına iki çağrıda bulunuluyor. Başkanın her yıl yayınladığı 24 Nisan mesajında "soykırım" ifadesini kullanması ve Amerikan dış politikasının bu konuda duyulan hassasiyeti yansıtması isteniyor.

Temsilciler Meclisi’ne sunulan tasarının yasalaşması sözkonusu değil. Bu tür tasarılar Başkanın imzasına sunulmuyor, yaptırım gücü ve bağlayıcı niteliği olmuyor. Zaten, Başkanın bu çağrılara uyması da beklenmiyor.

Buradaki sorun, tasarının Amerika gibi etkin bir ülkenin meclisinde kabul edilmesiyle bu iddiayı destekleyenlerin güç kazanmaları... Dahası, tasarının kabulünün, Türk - Amerikan ilişkilerine vereceği zararın büyüklüğü. Aybaşında Washington’da temaslar yapan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini şöyle dile getirmişti: “Türkiye aleyhinde bir karar tasarısı. Bu, her şeyi berbat edecek bir şey. Bunu büyük bir içtenlikle ve açık bir şekilde muhataplarımla konuştum. Ve herkese dedim ki, böyle bir şey olursa bunun etkisi geçici olmaz.”

Tasarıyı sunan milletvekilleri, kabulünün ikili ilişkilere sadece kısa dönemde zarar vereceğini düşünüyor. Bu konuyu yakından takip edenlerin yaygın kanısı da şu: bu tasarıyı destekleyen milletvekilleri, Ermeni asıllı Amerikalıların yoğun olarak yaşadığı seçim bölgelerinden geliyor ve bu yönde karar alırken dış politikadan ziyade siyasi çıkarlarını göz önünde bulunduruyor.

Bu konuda yoğun lobi çalışmalarında bulunan Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi eski başkanı Vural Cengiz, bu konunun bir iç politika meselesi olduğunu, bu nedenle esas sorumluluğun Amerika'da yaşayan Türklere düştüğünü söyledi: “Türk toplumu, Amerika’nın çok farklı yerlerinde yoğun bir çaba içerisine girişti. Bunda hem son iki yıldır yapmakta olduğumuz eğitim çalışmalarının sonucu olarak gerçekleşen bir bilinçlenme söz konusu, hem de bu sefer bu tasarının kongreden geçme olasılığının çok daha yüksek olması... Tabii Kongre üyeleriyle doğrudan temastayız. Ama daha önceki gibi, temaslarımız yalnızca mektup yazmak ya da ofise telefon etmek seklinde değil. Şimdi bir çok eyalette, birçok milletvekilinin ofisinin Türk asıllı Amerikalılar tarafından ziyaret edilip yüz yüze görüşmeler yapılması için yoğun çalışmalar var. Tabii bunda Asamble'nin “Grassroots” dediğimiz, tabandan toparlanma ve tabandan güçlenme hareketinin de bir sonucu olarak, artık üyelerimiz neyin yapılması gerektiğini çok iyi biliyorlar. Onun için çok farklı faaliyetler görüyoruz. Biz toplum olarak burada bir harekete başlamış durumdayız; çünkü bu tamamen ABD'nin bir iç politika konusu. Temsilciler, 'Amerika bunu gelecekte nasıl halleder' konusundan ziyade, kendi siyasi geleceğini düşünerek hareket ettiklerini görüyoruz. Bu nedenle bu tasarıyı aslında durdurabilecek yegane güç bizleriz: Yani bu ülkede yerleşmiş olan Türkler.”

Bu arada, Washington Times gazetesi de Temsilciler Meclisi başkanını sert bir şekilde eleştiren bir başyazı yayınladı. Gazete, Amerika’nın Irak’ta istikrar sağlamak için Türkiye’ye ihtiyaç duyduğu bir dönemde Ermeni soykırımı tasarısının kongre gündemine alınmasından dolayı Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'yi eleştiriyor.

Yazıda şu yoruma yer veriliyor: "Ermeni soykırımı tasarısı Amerika’nın diş politikadaki çıkarlarından çok, Washington’daki etnik lobilerin gücünün bir ürünü olarak ortaya çıktı. Böylesine tehlikeli bir dönemde Amerika’nın hem Irak’taki Kürt dostlarıyla hem de Türk müttefikleriyle daha yakın bir işbirliği içinde olması gerekir. Ancak bayan Pelosi ucuz siyaset yaparak, birkaç oy daha alabilmek için etnik politikaya alet olmayı daha fazla önemsiyor."

Önümüzdeki aylarda bu konu daha çok tartışılacak. Henüz kesin bir bilgi yok, ama söz konusu tasarının Mart ayında Dışişleri Komisyonunun, Nisan ayında da genel kurulun gündemine alınması için yoğun girişimler devam ediyor.

XS
SM
MD
LG