Yeni yayınlanan bir rapor, iklim değişikliğini önleyecek teknoloji ve enerji kaynaklarına sahip olduğumuzu belirtiyor. Dünya Doğa Fonu adlı kuruluş, raporunda, iklim değişikliğinin yaratacağı tehlikeleri durdurmak için elimizdeki imkanların, daha fazla gecikmeden, beş yıl içinde devreye sokulması gerektiğini vurguluyor.
Rapor iklim değişikliğinin yaratacağı tehlikeleri çevreye zarar vermeyecek birçok yöntemle önlemenin mümkün olduğunu belirtiyor.
Dünya Doğa Fonu’nun Başkanı James Leappe, Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte, bu çok kolay yöntemleri en kısa zamanda uygulamak gerektiğini de kaydediyor. Leappe felaketi önleyecek çözümler için devletlerin beş yıl içinde harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.
"Cesaretli hareket edip bir an önce uygulamaya geçebildiğimiz taktirde, atmosfere yükselen gazları 10 yıl içinde azaltabiliriz. Bugün için yapılması gereken iş budur. Buna ek olarak da, Amerika gibi ülkelerin, kullandığımız enerjinin azami etkinlikle tüketilmesini sağlamak üzere, enerji etkinliğini sağlayacak çok büyük yatırımlar yapmaları gerekecek. Ayrıca yenilenebilir enerji alanları ve karbon depolanması için de büyük yatırımlar gerekiyor. Fakat bunları, altı, sekiz veya on yıl sonra değil, hemen yaptığımız taktirde, önümüzdeki on yıl için köşeyi dönmüş olacağız."
Dünya Doğa Fonu iklim değişikliğini durduracak tek değil, birçok çözüm yolunun bulunduğunu belirterek, bu çözümleri gösteren bir yol haritası çiziyor. Bu yollar arasında, enerjinin etkinliğini sağlayacak politikalar, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme de yer alıyor. Rapor, fosil yakıtlarının kullanımından çıkan karbonların toplanıp yeraltı silolarında saklanması ve bu sayede, iklim değişikliğine etkisinin önlenmesini de, çarelerden biri olarak sıralıyor.
Rapora göre, biyoyakıtlar da önemli bir potansiyele sahip. Fakat bunların yönetimi önem taşıyor. Örneğin Leape, mısırın bir enerji kaynağı olarak çok miktarda üretiminin, iklim üzerinde fazla etkisinin olmayacağını, çünkü mısırdan etanol üretilirken çok fazla karbon yaratılacağını söylüyor. Bu yetkili biyoyakıt alanında dikkatli olunması gereken iki ayrı noktaya daha işaret ediyor:
"İkinci bir nokta, bu yakıtların çevre için çok ağır sonuçlarının olmasıdır. Bazı biyoyakıtlar tropikal ormanların azalmasına yol açacak. Üçüncü bir tehlike de, bazı biyoyakıt türlerine olan talep, insanın gıda talebiyle rekabet edeceği için, gıda tehlikesi yaratılabilir. Bu bakımdan biyoyakıtlar konusunda dikkatli olmamız gerekiyor."
Dünya Doğa Fonu, raporunda, iklim değişikliğini önlemenin bir yolu olarak nükleer enerjiye başvurulmasına da karşı çıkıyor. Rapor nükleer enerji tesislerinin güvenliği, atıkların imhası ve nükleer teknolojinin dünya ülkeleri arasında yayılmasının yaratacağı tehlikeleri göz ardı etmemek gerektiğini vurguluyor. Rapor nükleer teknolojiye yatırım yapıldığı zaman, çok daha umut vaat eden yenilenebilir teknolojinin sağlayacağı ucuz çözümlerden kaynakların çekileceğine de işaret ediyor.
Rapor iklim değişikliğinin yaratacağı tehlikeleri çevreye zarar vermeyecek birçok yöntemle önlemenin mümkün olduğunu belirtiyor.
Dünya Doğa Fonu’nun Başkanı James Leappe, Amerika’nın Sesi’ne verdiği demeçte, bu çok kolay yöntemleri en kısa zamanda uygulamak gerektiğini de kaydediyor. Leappe felaketi önleyecek çözümler için devletlerin beş yıl içinde harekete geçmesi gerektiğini belirtiyor.
"Cesaretli hareket edip bir an önce uygulamaya geçebildiğimiz taktirde, atmosfere yükselen gazları 10 yıl içinde azaltabiliriz. Bugün için yapılması gereken iş budur. Buna ek olarak da, Amerika gibi ülkelerin, kullandığımız enerjinin azami etkinlikle tüketilmesini sağlamak üzere, enerji etkinliğini sağlayacak çok büyük yatırımlar yapmaları gerekecek. Ayrıca yenilenebilir enerji alanları ve karbon depolanması için de büyük yatırımlar gerekiyor. Fakat bunları, altı, sekiz veya on yıl sonra değil, hemen yaptığımız taktirde, önümüzdeki on yıl için köşeyi dönmüş olacağız."
Dünya Doğa Fonu iklim değişikliğini durduracak tek değil, birçok çözüm yolunun bulunduğunu belirterek, bu çözümleri gösteren bir yol haritası çiziyor. Bu yollar arasında, enerjinin etkinliğini sağlayacak politikalar, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelme de yer alıyor. Rapor, fosil yakıtlarının kullanımından çıkan karbonların toplanıp yeraltı silolarında saklanması ve bu sayede, iklim değişikliğine etkisinin önlenmesini de, çarelerden biri olarak sıralıyor.
Rapora göre, biyoyakıtlar da önemli bir potansiyele sahip. Fakat bunların yönetimi önem taşıyor. Örneğin Leape, mısırın bir enerji kaynağı olarak çok miktarda üretiminin, iklim üzerinde fazla etkisinin olmayacağını, çünkü mısırdan etanol üretilirken çok fazla karbon yaratılacağını söylüyor. Bu yetkili biyoyakıt alanında dikkatli olunması gereken iki ayrı noktaya daha işaret ediyor:
"İkinci bir nokta, bu yakıtların çevre için çok ağır sonuçlarının olmasıdır. Bazı biyoyakıtlar tropikal ormanların azalmasına yol açacak. Üçüncü bir tehlike de, bazı biyoyakıt türlerine olan talep, insanın gıda talebiyle rekabet edeceği için, gıda tehlikesi yaratılabilir. Bu bakımdan biyoyakıtlar konusunda dikkatli olmamız gerekiyor."
Dünya Doğa Fonu, raporunda, iklim değişikliğini önlemenin bir yolu olarak nükleer enerjiye başvurulmasına da karşı çıkıyor. Rapor nükleer enerji tesislerinin güvenliği, atıkların imhası ve nükleer teknolojinin dünya ülkeleri arasında yayılmasının yaratacağı tehlikeleri göz ardı etmemek gerektiğini vurguluyor. Rapor nükleer teknolojiye yatırım yapıldığı zaman, çok daha umut vaat eden yenilenebilir teknolojinin sağlayacağı ucuz çözümlerden kaynakların çekileceğine de işaret ediyor.