Türkiye ile Amerika arasındaki derin ayrılıkların, Ankara’yı Rusya’yla ilişkilerini güçlendirmeye ittiği yolundaki iddialar gün geçtikçe daha da konuşulur oldu.
Üst düzey Türk yetkililer, Suriye iç savaşının sona erdirilmesi konusundaki işbirliklerini görüşmek üzere hafta başında Soçi’de İranlı ve Rus yöneticilerle bir araya geldi.
Pazar günü Türk medyası, Amerika’nın tehditlerine karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’nin kendi yolunda gideceğini ve Amerika’nın değerli ve sadık bir müttefikini kaybedebileceğini söylediğini yazdı.
Geçen hafta Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’nin rahip Andrew Brunson’u serbest bırakmaması halinde ağır yaptırımlarla karşılaşacağını açıklaması iki ülke arasındaki tansiyonu aniden yükseltti. Rahip Brunson, Washington’un “dayanaksız” dediği terör suçlamalarıyla, ev hapsinde tutuluyor. Ankara’ysa ‘serbest bırakın’ talepleri karşısında, konunun yargının işi olduğunu söylüyor.
Türkiye ve ABD arasında bunlar yaşanırken, Rusya Türkiye’ye gayet başarılı bir biçimde kur yapıyor. Washington’da ve Ortadoğu’da görev yapmış bir diplomat olan Aydın Selcen, ilişkilerin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç olmadığı kadar samimi olduğunu söylüyor. Rusya ve Türkiye Suriye’deki iç savaş ve ticaret konularında işbirliğini süratle geliştirdiler.
Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füzeleri sipariş etme kararı, Ankara’nın batılı müttefikleri arasındaki kaygıları daha da arttırdı. Washington, bu füzelerin NATO savunma sistemlerini tehlikeye attığı şeklinde uyarılarda bulundu.
Müttefikler kaygılı
Uzmanlar Washington’un Brunson davasıyla ilgili olarak artan bir biçimde Ankara’ya tepki göstermesinin, Türkiye’nin Batılı müttefiklerinin geniş manadaki kaygılarıyla izah edilebileceğini belirtiyor. Trump’ın yaptırım tehditleri Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için bir fırsat olabilir.
Global Source Partners’tan siyasi analist Atilla Yeşilada, Putin’in Amerika’nın öfkesine karşı, Erdoğan’ı bir nevi sigorta gibi görmesi olasılığını, ihtimal dışı tutmadığını söylüyor. Yeşilada, Putin’in para dışında Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olduğunu söylüyor. Ancak Türkiye fonlara ihtiyaç duyuyor ve bunu da sadece batının kredileri sağlayabilir.
Türk ekonomisinin yüksek oranda denizaşırı ülkelerden sağlanan borçlara bağlı olduğunun farkında olan Amerikan Kongresi, Türkiye’nin borç alabilme kapasitesine yönelik olarak yaptırım tehdidinde bulunuyor.
Uzmanlar ayrıca Putin’in Ankara’yla ilişkilerini daha da derinleştirmek konusunda istekli olup olmadığını da sorguluyor.
Selcen’e göre Moskova, Ankara’yla bundan daha fazla yakınlaşmak istemiyor. Selcen, mevcut ilişkilerin Rusya’nın NATO’yu zayıf tutmak ve Türkiye’nin bir ayağını batıda bir ayağını doğuda tutmasını sağlamak için yeterli olduğunu, çünkü Putin’in Türkiye’yi Beyaz Rusya gibi bağımlı bir hale getirme niyetinde olmadığını söylüyor. Selcen Rus ekonomisinin California’dan dahi küçük olduğunu Türkiye’yi bırakın Suriye’yi bile taşımaya yetemeyecek durumda olduğunu belirtiyor.
Türkiye ve Rusya tarihi olarak bölgesel anlamda birbirlerine rakipler. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Hüseyin Bağcı da Türkiye’nin her zaman doğu ve batı arasındaki ilişkilerini dengelediğini, dolayısıyla Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerinde sınırlarını bildiğini söyledi.
Suriye bir katalizör
Erdoğan’ın danışmanlarından biri geçen ay yaptığı bir değerlendirmede, Ankara’nın Batılı müttefikleriyle ilişkilerine bağlı olduğunu, Rusya’yla ilişkisininse ticaret ve Suriye’deki iç savaşın çözümü için bir gereklilik olduğunu söyledi.
Ankara’nın Moskova’yla işbirliği artan şekilde sorunlarla karşı karşıya. Türk yetkililer Rusya’yı, Suriyeli muhalifleri koruyacak şekilde çatışmasızlık bölgeleri anlaşmasından geri adım atmakla suçluyor. Söz konusu bölgeler İran Türkiye ve Rusya’nın Suriye krizini çözmek üzere oluşturdukları Astana Süreci’nin bir parçası olarak yürürlüğe sokulmuştu.
Ankara’yı daha da öfkelendiren noktaysa Rusya hava gücü destekli Suriye rejim güçlerinin yavaş yavaş çatışmasızlık bölgelerine taşmaya başlaması. Erdoğan Türkiye sınırı yakınlarındaki İdlib’teki son çatışmasızlık bölgesini savunma sözü verdi. Pazartesi günü Soçi’de Türk, İran ve Rus yetkililerin bir araya geldiği toplantının ana gündem maddesinin İdlib bölgesinin geleceği konusu olması bekleniyor.
Putin ve Trump arasında Temmuz ayının başlarında yapılan Helsinki Zirvesi Türk-Rus ilişkilerini daha da kötü etkileyebilir. Selcen, Helsinki’deki toplantının 4 saat sürdüğüne dikkat çekiyor ve Suriye’de siyasi uzlaşı konusunda bir madde olduğunu ifade ediyor.
Selcen, IŞİD de bölgeden temizlendikten sonra, Trump’ın Suriye’yi Esat’a bırakmak konusunda, Obama’dan daha hazır olduğunu belirtiyor. Moskova ve Washington’un Suriye konusunda anlaşabileceklerini bunun da Türkiye’yi dışarıda bırakabileceğini belirten Selcen, bu noktada Türkiye’nin iki büyük gücün kararlarına direnemeyeceğini ifade ediyor.