Obama Yönetimi tüm Amerikan kuvvetlerini yıl sonuna kadar Irak’tan çekmeyi planlıyor. Uzmanlara göre Amerikan kuvvetleri çekildikten sonra İran Irak’ta nüfuzunu güçlendirmeye çalışabilir. Ancak Tahran’ın böyle bir girişimi bölgede zaten mevcut olan İran-Suudi Arabistan rekabetini tırmandıracağı gibi Amerika ile de gerginliği arttırabilir.
Stratfor adlı özel istihbarat şirketinin başkanı George Friedman, İran’ın Amerikan kuvvetlerinin çekilmesini kendisi için bir fırsat olarak göreceğini söylüyor.
Friedman, İranlılar’ın Amerika’nın çekilmesinin Irak’ta bir boşluk yaratacağını ve bunu doldurmak istediklerini açıkça belirttiklerini söylüyor. Friedman’a göre İranlılar’ın özellikle Washington’daki Suudi Arabistan büyükelçisini öldürmeyi planladığı yolundaki haberler iki ülke arasındaki ilişkileri iyice gerginleştirmiş bulunuyor.
Amerikan kuvvetlerinin çekilmesi, beklenen bir karardı. Washington, Bağdat ile çekilme sonrası bazı üsleri korumayı ve Irak ordusunun eğitimi için bir miktar kuvvet bırakmayı müzakere ediyordu. Ancak görüşmeler, Irak’ın ülkede kalacak Amerikan askerlerine yasal dokunulmazlık vermeyi reddetmesi üzerine sonuç vermedi.
Amerika Savunma Bakanı Leon Panetta, Amerikan kuvvetlerinin Irak’tan çekilmesinin Washington’u bölgeyi terkettiği anlamına gelmediği uyarısında bulundu.
İran ve diğer ülkelere, Amerika’nın bölgede 23 bini Kuveyt’te olmak üzere 40 bin asker bulundurduğunu hatırlatan Panetta Washington’un dünyanın bu kesiminde varlığını sürdüreceğini söyledi.
Basında yeralan haberlere göre Amerika çekilme sonrası başta Kuveyt olmak üzere bölge ülkelerindeki askeri varlığını arttırmayı ve Basra Körfezi’ne yeni savaş gemileri göndermeyi planlıyor.
İran’ın Irak ile ilgili hedefleri ve nüfuz kurma çabaları Amerika’nın 2003’deki askeri harekatının çok daha öncesine dayanıyor.
Irak’ta Şiiler nüfusun üçte ikisini, Sünniler ise üçte birini oluşturuyor. Irak Saddam Hüseyin döneminde laik bir diktatörlüktü. Buna karşı İran’da şimdi olduğu gibi dinadamlarının kontrolünde islamcı bir yönetim vardı. O dönemde bir çok Iraklı Şii lider İran’a sığındı. Ama Amerika’nın eski Şam Büyükelçisi Theodore Kattouf, iki tarafın da Şii olmasının iki ülkeyi iyi komşu yapmaya yetmeyeceği görüşünde.
İranlılar’ın Pers, Iraklılar’ın ise Arap olduğunu hatırlatan Amerikalı diplomat bu iki ülkenin 1980’lerde uzun ve kanlı bir savaş verdiğini, bu savaşın yaralarının hala kapanmadığını söylüyor. Kattouf, Irak halkının çoğunluğunun İran ile aynı dini paylaşmasının, bu kişilerin İran’daki mollaların izinden gidecekleri anlamına gelmediğini vurguluyor.
2003’deki Amerikan askeri harekatı sırasında Amerikalı yetkililer İran’ı silahlı Şii milisleri desteklemekle suçladı. İran’ın, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra Irak’ta siyasi ve ekonomik nüfuzunu geliştirmeye çalıştığı da bildirildi.
Uzmanlara göre bölgede İran’ın davranışlarından en çok rahatsızlık duyan ülke Suudi Arabistan. Çoğunluğu Sünni olan Suudi Arabistan, bir kral ailesi tarafından yönetiliyor. Orta Doğu Ensititüsü uzmanlarından Alex Vatanka Orta Doğu’da bir çatışma çıkarsa Suudi Arabistan ile İran’ın karşı karşıya geleceği görüşünde.
Suudi Arabistan’ın İran’a karşı Saddam Hüseyin’i desteklemesiyle Tahran ile Riyad arasında rekabet başladığını belirten Vatanka bu iki ülkenin ayrıca 1990’larda Afganistan’da da karşı karşıya geldiğini söylüyor. Vatanka, Tahran ve Riyad’ın bugün Lübnan’da da farklı Filistinli grupları desteklediğini vurgulayarak aynı durumun Irak için de geçerli olduğunu savunuyor.
Vatanka ayrıca Iraklı Şiiler’in çoğunluğu Sünni olan Arap dünyasından dışlandıkları duygusuna kapıldıklarını söylüyor.
Iraklı Şiiler’in önünde fazla seçenek bulunmadığını savunan Vatanka, “Suudi Arabistan mezhep kartını oynadığı için Iraklı Şiiler Arap değil Şii olarak görülüyor, bu da onları İran’ın kucağına itiyor” şeklinde konuşuyor.
Ancak uzmanlar İran’ın Irak’a harcayacak fazla enerjisi bulunmadığı görüşünde. Uzmanlar nükleer programı nedeniyle uluslararası yaptırımların baskısı altında olan İran’ın ayrıca iç sorunlarla da karşı karşıya bulunduğunu söylüyor. Yönetici sınıf içinde bölünmelerin arttığını vurgulayan uzmanlar özelllikle Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat ile dini lider Ali Hamaney arasında sertleşen mücadeleye dikkati çekiyor.