Suriye yönetiminin izlediği şiddet politikasını dizginlemek için bugüne kadar aralarında Devlet Başkanı Esad ve eşinin de bulunduğu 128 üst düzey yetkilinin malvarlığını donduran, 43 şirketi kara listeye alan, ekonomik yaptırımları devreye sokan, Şam’daki büyükelçiliklerini kapatan ve Suriyeli diplomatları istenmeyen adam ilan eden Avrupa Birliği ülkeleri attıkları adımların etki düzeyinin sıfıra yakın olmasının sıkıntısını yaşıyor. Avrupa Birliği ülkeleri arasında Esad yönetimine karşı devreye sokulması gereken yaptırımlar konusundaki görüş ayrılıkları da yavaştan su yüzüne çıkmaya başladı. Asıl sorunu ise Brüksel’in elinde açacağı pek fazla kart kalmaması oluşturuyor.
Suriye’deki olayların başlamasından bu yana 15 kez yaptırım kararı alan Avrupa Birliği’nin, Birlik başkentlerindeki Suriye büyükelçilerini istenmeyen adam ilan etme konusunda bile ortak hareket edememeleri yaşanan sıkıntının boyutunu göstermesi açısından önem taşıyor. Belçika tarafından istenmeyen adam ilan edilen Suriye’nin Brüksel Büyükelçisi’nin aynı zamanda Avrupa Birliği nezdinde akredite olması nedeniyle sınır dışı edilememesi Birlik açısından komik bir durum yarattı. Avrupa Birliği’nin ortak tutum belirlemede “istenilen ve etkili olabilecek bir düzeyi yakalayamamasının ardında” 27 ülkenin Suriye bağlantılı çıkarlarının farklı olması yatıyor.
Bu farklılık da gerek büyükelçilerin sınır dışı edilmesi konusunda gerekse Suriye’deki diplomatik misyonların açık kalıp kalmayacağı konusunda sürekli tereddüt içeren adımlar atılması durumunu doğuruyor. Bu tereddüdün farkında olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde de sırtını Rusya ve Çin’e dayayan Esad yönetimi uyarıları duymazdan gelmeyi sürdürüyor.
Esad rejimini durdurmak için askeri opsiyonun kullanılması genel hatlarıyla hala bir tabu olmayı sürdürse de Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande’ın, “Birleşmiş Milletler görevlendirmesi olması durumunda bu opsiyonun devreye sokulabileceği” mesajını vermesi tartışmaları alevlendirdi. Bu yaklaşıma ilk ve somut destek Belçika’dan gelirken Almanya bu konuda spekülasyon yapmayı gerektirecek bir durum olmadığı mesajını vererek askeri opsiyona soğuk baktığını net şekilde ortaya koydu.
