Corona virüsü salgını nedeniyle okula gidemeyen ve arkadaşlarından uzak kalan çocukların süreçten olumsuz etkilendiğini söyleyen Psikolog Duygu Kuzu, “Özellikle ebeveynlerin psikolojisi olumsuz etkilendiği noktada çocukları da etkileniyor. Çocuklar okula gidemedikleri için sosyalleşemediler, sosyalleşemedikleri için arkadaşlarından karşılamak istedikleri talepleri ebeveynlerinden karşılama yoluna gittiler, dolayısıyla ebeveynler buna cevap veremediler, veremezler de zaten, dolayısıyla aile içi birtakım çatışmaların arttığını gördük. Bu süreçte en çok etkilenenlerden biri de çocuklar oldu açıkçası’’ diye konuştu.
12-15 yaş grubundakiler için aşı kararının aileyle ortak alınması gerektiğini söyleyen Duygu Kuzu, “Ergenlik dönemi tam da bireysel gelişimin olduğu dönem. Yani çocukların benlik gelişimini, kimliklerini oluşturmaya başladıkları bir dönem. Burada yani biraz şöyle çatışmalar ben gözlemliyor ve duyuyorum; bu benim kararım, benim bedenim, aşı olacağım ya da olmayacağım. Tam tersi ailenin verdiği karar karşılığında bir çatışma malzemesi haline gelmeye dolayısıyla çeşitli gerginlikler var. Bir de şöyle ayrışmalar oluşmaya başladı; o aşı olmadı, dolayısıyla onunla görüşemezsin ya da işte aşı olana kadar şunları yapamazsın gibi. Dolayısıyla bunlar daha olumsuz etkileyen kısımları oldu. Ben burada en önemli noktanın şu olduğunu düşünüyorum; bu yaş grubu için, bu kararların aşı olunacaksa da olunmayacaksa da ergenle ortak alınması gerektiğini düşünüyorum, uzun uzun tartışarak yani ilk etapta belki bir tepki gelebilir olumsuz ya da verilen kararın tersi, bunun karşısında öfkeyle karşılık vermemek, onun kaygısını dinlemek, ona söz hakkı vermek, bu senin bedenin olduğunu özellikle vurgulayarak dinlemek çok önemli. Hemen ardından da belki biraz zaman vermek bu karar için, acele etmemek, hani aşı geldi hemen olalım gibi panik yapılmaması, biraz zaman tanınmalı diyorum. Böylelikle sanki bu süreç biraz daha krizsiz atlatılabilir diye düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.
Psikolog Duygu Kuzu, “Çocuklar da COVID olabiliyorlar ve onun uzun dönem sonuçlarını da bilmiyoruz. Dolayısıyla biraz kar-zarar analizi yapıp, bilimsel kaynaklara güvenerek, onları dinleyerek ilerlemek gerekiyor. Suçluluk da çünkü burada ön planda. Ya bir şey olursa, sorumlusu ben olursam diye ama şu an en iyi bildiğiniz, hep söylediğim budur, bugünün bilgileriyle en iyi bildiğimiz yol bu. Dolayısıyla belki buna kulak vermemiz lazım. İlerisini bilmiyoruz diyerek kendimizi belki bir nebze rahatlatabiliriz” dedi.
Okula dönüş öncesi ailelere tavsiyelerde bulunan Kuzu, “Bu sonbaharda okula dönülmesi dezavantaj. Çünkü araya koca bir yaz tatili giriyor, zaten COVID olmadığı durumda da okula dönüş yaz tatilinden sonra daha zor olur hep, o yüzden ara dönemde olsa acaba daha mı iyi olurdu diyoruz. Ama şöyle bir şey var; birçok eyalette zaten yarı zamanlı çocuklar okula dönmeye başladı. Dolayısıyla bu biraz ön hazırlık gibi oldu, geçişi biraz daha kolaylaştıracağını düşünüyorum. Ama yine de zor olacağını düşünüyorum. Ne kadar arkadaşlarıyla görüşmek adına hevesli olsa da çocuklar, sorumluluklar konusunda ödevler biraz daha katılaşacak bunu hissediyorlar, bu noktada zorluklar yaşanacak. Belki öneri olarak şu verilebilir; ben her zaman söylüyorum zaten, rutinler devam ettirilebilir. Özellikle yaz tatilinde, ödevler olsun, aynı saatte yatıp kalkma düzeni olsun, bunlar devam ettirilebilirse, ailelerin uygun gördüğü tedbirler gözönünde bulundurularak, aktiviteler arttırılırsa, bu alışma sürecini bence biraz daha kısa yaşarlar diye düşünüyorum’’ diye ekledi.