Almanya Başbakanı Olaf Scholz, bir seçim etkinliğinde yaptığı konuşmada Ukrayna’yı savunma silahları ile donatmaya devam edeceklerini söyledi. Ancak Savunma Bakanı Christine Lambrecht’ten gelen aksi yönde açıklamalar, kafaları karıştırdı.
Başbakan Olaf Scholz, partisi SPD'nin seçim etkinliğinde yaptığı konuşmada, Putin‘in "emperyalist bir zihniyete önderlik" ettiğini söyledi. Scholz, "Putin’in siyaseti, 19'uncu, 18'inci, 17'nci ve diğer yüzyıllardan tanıdığımız gibi" derken, Rus lidere yeniden derhal ateşkes çağrısında bulunarak, Ukrayna’da işgal ettikleri topraklardan geri çekilmesi istedi.
Konuşmasında Putin‘e "Sen kendi geleceğini yok ediyorsun, aynı zamanda kendi ülkenin geleceğini de yok ediyorsun" diyen Scholz, Batı ülkelerinin Rusya’ya yaptırımlarının şimdiden ekonomi üzerinde dramatik etkisi olduğunu ifade etti.
Almanya Başbakanı, "Ukrayna'nın da kendini korumasına yardımcı olmayı sürdüreceğiz. Savunma silahları ile donatacağız. Bunu yaptık ve yapmaya devam edeceğiz" dedi. Scholz, dün Londra’da Başbakan Boris Johnson’la buluştuktan sonra yaptığı açıklamada da Almanya’nın ilk kez bir savaş bölgesine silah ve askeri teçhizat göndererek uzun yıllardır sürdürdüğü politikasını değiştirdiğini belirtmiş ve bu politikayı sürdüreceğini söylemişti.
Scholz, Rusya’nın sivilleri öldürdüğünü söyleyerek, bunun savaş suçu olduğu değerlendirmesini yapmış ve "Rusya Cumhurbaşkanı bu savaş suçlarının sorumluluğunu taşıyor" ifadesini kullanmıştı.
"Alman ordusunun savunma kabiliyeti muhafaza edilmeli"
Ancak açıklama Almanya Savunma Bakanı Christine Lambrecht’ten Başbakan Scholz’un ifadeleri ile çelişen açıklamalar geldi. Savunma Bakanı, Ukrayna’ya Alman ordusunun envanterinden silah ve teçhizat gönderilmesinin artık mümkün olmayacağını açıkladı.
"Dürüst olmam gerekirse, artık ordumuzun envanterinden sevkiyatlarda sınıra ulaştık" şeklinde konuşan bakan, bu karara gerekçe olarak Alman ordusunun savunma kabiliyetinin muhafaza edilmesi gerekliliğini gösterdi ve Ukrayna’nın istediği silah sevkiyatının bundan sonra doğrudan savunma sanayi tarafından karşılanabileceğini açıkladı.
Bakan Lambrecht’in sözleri Berlin’de şaşkınlığa neden oldu. Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, 7 Nisan’da Brüksel'de düzenlenen NATO toplantısında Almanya’dan Ukrayna'ya ağır silahların sevkiyatının yapılmasının düşünüldüğünü açıklamıştı.
Alman basınında geçen hafta çıkan haberlerde, Almanya'nın Ukrayna'ya 300 milyon euro değerinde silah ve teçhizat göndermek için hazırlık yaptığı, gönderilecek silahlar arasında tanksavar, insansız hava araçları ve havan topları başta olmak üzere bir dizi teçhizatın da olduğu iddia edilmişti.
Hükümet çevrelerinden alınan bilgilere göre, Almanya Ukrayna'ya şimdiye dek 500 adet Stinger tipi uçaksavar, 3 bin adet tanksavar, 2 bin 53 adet Strela tipi uçaksavar füze, bin adet tanksavar mayını, 100 adet MG3 tipi makineli tüfek ve 13 milyondan fazla mühimmat gönderdi.
Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ve Ukraynalı yetkililer, savaşın başından bu yana Almanya‘nın silah yardımı konusunda diğer ülkelere kıyasla çok ağır davrandığını ve istedikleri silahların gönderilmediğini savunarak, Scholz hükümetini sert sözlerle eleştiriyorlar.
Uzun süre Ukrayna’nın silah talebini tümüyle geri çeviren ve Şubat ayında Ukrayna’ya silah yerine sadece miğfer yollayan Almanya Savunma Bakanı Lambrecht, Rusya’nın başlattığı savaş sonrası Ukrayna’ya gönderilen Strela uçaksavarlarının bir bölümünün kullanılamaz halde olduğunun ortaya çıkmasıyla eleştirilerin hedefi haline gelmişti.
Alman basının çıkan yorumlarda, önceki hükümetlerde Federal Adalet Bakanı olarak görev alan Lambrecht’in yeni kabinede savunma bakanı olarak görevlendirildiğinde Alman ordusu hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmadığı iddia edilmiş ve Scholz’un bu karardan ötürü pişman olduğu öne sürülmüştü.
Öte yandan casusluk yaptıkları suçlamasıyla "istenmeyen kişi" ilan edilen 40 Rus diplomatın dün Moskova’ya döndüğünü öğrenildi. Berlin Havaalanı’na inen bir Rus uçağına binen diplomatların Moskova’ya hareket ettikleri açıklandı. Buça’daki saldırıların ardından Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, bu kişilerin 5 gün içinde ülkeyi terk etmelerini istemişti.