Erişilebilirlik

ABD Başkanlık Sistemi Türkiye’ye Uygun mu?


Recep Tayyip Erdoğan’ın, 2014 yılında 12. Cumhurbaşkanı seçilmesiyle birlikte sıkça gündeme taşıdığı başkanlık sistemi talebi, 7 Haziran genel seçimleri öncesinde, “400 milletvekili istiyorum” ifadesiyle özetlenir hale gelmişti. O günlerde Erdoğan’ın tutumuna en sert tepki ise “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışıyla HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan geldi. CHP, geleneksel açıdan Türkiye Cumhuriyeti’nin parlamenter rejimle devamından yana görüş dile getirirken; HDP’nin "özerklik” vaadiyle başkanlık sistemine “evet” diyeceği iddiası gündemdeydi. Ancak HDP hem 24. Dönem Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda hem de 7 Haziran öncesindeki “Seni başkan yaptırmayacağız” olarak sloganlaşan tavrıyla başkanlık sistemine karşı cephede konumlandı. 1 Kasım genel seçimleriyle birlikte ise HDP içinden başkanlık sistemiyle ilgili tartışmaya açık tutum sergilenmesi bu partide geri adım mı atıldığı sorusunu gündeme getirdi.

Selahhatin Demirtaş
Selahhatin Demirtaş

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, bugün Ankara’da il başkanları toplantısında, partiden yükselen “tartışma” meselesine yeniden açıklık getirdi. Demirtaş, “Kimi vekil arkadaşlarımız başkanlık tartışmaları konusunda kimi önerileri dile getirdiler. İşte Meksika modeli falan. Ama AKP başkanlık teklifinde bulunmuyor ki, önerdikleri bir tek adam yönetimidir. 2011 teklifinde ve sonrakilerde adına 'başkanlık' diyorlar ama bildiğin tek adam sistemi, diktatörlük sistemi. Her şeyin tek adama bağlandığı sistem. Yönetim modeli elbette değişmeli ama bir başkanlık sistemi adı altında tek adam sistemine de biz 'evet' diyemeyiz,” dedi. HDP’nin özerklik, yerinden yönetim kavramlarıyla dile getirdiği yönetim modelini anımsatan Demirtaş, CHP’ye de yerinden yönetim ve halkın parlamenter sisteme katılımını güçlendirme çağrısında bulunduklarını söyledi.

Demirtaş: Kirli pazarlık içinde olmayız

HDP’deki başkanlık sistemiyle ilgili açıklamaları, partideki çok sesliliğe bağlayan Demirtaş, partisel tutumlarında ise değişiklik olmadığını belirterek, “Halkımıza söz verdik bu sözün arkasındayız ve asla kirli pazarlığın içinde olmayız. Anayasa paketi dönemlerinde bize teklifler çok geldi. Asla birine tamah etmedik. Hala bazı çevreler AKP ile işbirliği yapıldığını söylüyor. Utanın be. 400 binası ateşe verilmiş siz neredeyse saray etrafında halay çekeceksiniz ve hala bizi suçluyorsunuz. Utanın. Anayasa için elimizden gelen katkıyı sunacağız. Parlamento ayağı ile iz anayasa tartışmalarına hazırız yeter ki dayatmayla gelinmesin. En iyisi ne ise hep birlikte karar vereceğiz,” diye konuştu.

1 Kasım seçimleri sonrasında yeniden gündeme gelen başkanlık sistemi tartışmasında HDP cephesinden “Türk tipi değil ama ABD tipi sistem” gibi açıklamalar görüş değişikliğinin yanı sıra “federal devlet yapısına geçiş” sinyali olarak tartışılıyor. Anayasa hukuku uzmanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, tarihsel arka planı itibariyle Türkiye’nin parlamenter rejimiyle yoluna devam edebileceğini belirtirken; HDP’li hukukçu Hasip Kaplan ise ABD tipi başkanlık sisteminde en ciddi farkın federal yapı olduğuna dikkat çekiyor.

Türk Tipi, ‘Tayyip Tipi’ mi anlamına geliyor?

HDP adına 24.Dönemde anayasa ve iç tüzük uzlaşma çalışmaları içerisinde yer almış, eski milletvekili ve hukukçu Hasip Kaplan da, Amerika’nın Sesi’ne yaptığı açıklamada, AKP’nin masaya hiçbir zaman mevcut örneklerine benzer bir başbakanlık sistemi getirmediğini ve Türk Tipi Başkanlık adı altında tek adam diktası önerdiğini savundu. Kaplan, “AK Parti masayı devirdi ve uzlaşma konuşma olanaklarını ortadan kaldırdı. AK Parti, Türk Tipi yani dünyada olmayan bir başkanlık sistemi istiyordu. İstediği ne krallık ne monarşi istediği tek adamlık diktatoryasıydı. Tabanda iki senede yaptığımız bir anayasa çalışması vardı ve o çalışma ortaya çıkmış diktatoryal rejimlere net tavrımız vardı dolayısıyla HDP başkanlık sistemine karşı çıktı,” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı cephesi ise, Erdoğan’ın şahsı için rejim değişikliği talep edildiği eleştirilerine karşı çıkmıştı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Erdoğan’ın bu değişimi Türkiye için istediğini vurgulamıştı. Bu noktada, “Neden Türkiye’de kamuoyu, başkanlık sisteminin tamamen Erdoğan’ın şahsı için olmadığı yönünde ikna olmuyor?” sorusu gündemde.

lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:19:06 0:00

Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan anayasa hukuku uzmanı ve Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’na göre, bunun nedeni “tartışma” denildiğinde herkese açık olmaması. Bu nedenle de Türk tipi değil hatta ‘Tayyip tipi” denildiğini kaydeden Kaboğlu, şu görüşleri dile getirdi:

“Türk tipi başkanlık rejimi için Türkiye bütününde hep birlikte bunu tartışması gerekiyor. Kurucu iktidar olarak yeni rejim ihdas edeceğiz, Amerikan modelinde başkanlık rejimi ihdas edeceğiz diyebilir ve bunu tartıştığımızda rejim oluşur, o zaman Türk tipi olabilir. Kabaca ifade edeceğim ama Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteği üzerine Tayyip Tipi, ‘t’ harfi ile başladığı için bir kişiye özgü rejim tartışması içerisindeyiz. Tayyip Tipi olmamış olsaydı; ‘Türkiye’de parlamenter rejimde 12 yıllık başbakanlık deneyimimde şu tür aksaklıklar oldu, bunları onarmak mümkün değildir. Bütün anayasa hukukçularını ve siyaset bilimcilerini Türkiye’nin rejimi nasıl işler kılınabilir, nasıl demokrasi geliştirilebilir, adem-i merkeziyetçilik nasıl rasyonel temele oturabilir. Devlet yöneticileri olarak da rejim değişikliğine de açığız’ derdi. Ama ne zaman seçimde yüksek oranda sonuç alınırsa önce kendisi beyan ediyor ve sonra etrafı dillendiriyor. Külliye adını verdiği Saray’a taşındığında çeşitli kesimlerden birilerini davet etti. Ama sadece belirli bir dünya görüşüne sahip bazen de uzmanlıkla ilgili hiçbir ilgisi olmayanlar da orada ‘Türkiye için kurtuluş yolu başkanlık rejimidir’ gibi mesajlar verdi. Sayın Cumhurbaşkanı kendisi için istemeseydi hepsini davet ederdi, tartıştırırdı. Seçmece belirli akademisyenler ve gazeteciler tartışıyor ve Başkanlık’ın kurtuluş olduğunu düşünüyorlar. Bu durum, Türkiye derecesinde ciddi sorunlarına rağmen gelişmiş olan bir devlet ve toplumda, olağan süreç olarak bir kişi ötesinde bir rejim arayışı olduğu izlenimi uyandırmıyor.”

Hasip Kaplan
Hasip Kaplan

ABD tipi başkanlık sistemi Türkiye’ye uygun mu?

Mecliste anayasa değişikliğiyle ilgili İngiltere, Fransa ve ABD’de yerinde incelemelerde bulunduklarını anımsatan HDP’li Kaplan ise, “İngiltere’de en eski parlamenter sistem uygulamada. Türkiye’deki aslında idari yapılanma Fransa’ya çok yatkın ama AK Parti’nin yarı-başkanlık istemediği görüldü. Sonrasında ABD Kongresi’nde görüşmelerimiz oldu. Ama ABD’de 50 eyalet söz konusu ayrı bayrakları, ayrı parlamentoları ve ayrı kararları var. En önemlisi güçler ayrılığı var Amerika’da. Yargı, yürütme, yasama ayrılmış durumda,” dedi.

Prof. Dr. Kaboğlu ise, Amerikan sistemini tarihsel arka planı farklılığına vurgu yaparak, Türkiye’nin uzun yıllardır parlamenter rejimini oturtmaya çalıştığını belirtti. Kaboğlu, “ABD’de var oluşu farklı ve orada 50+1 devlet yapısı var. En önemlisi denge-denetim (check-balans) mekanizması, federal yapı biçimindeki devlet örgütlenmesi, siyasal partiler, yargı bağımsızlığı, yasama organında özellikle Senato’nun gücü gibi ciddi farlılıklar var. Amerika’nın kuruluşundan bu yana uygulamada ortaya çıkmış kendine özgü özellikleriyle yaşatabildiği sistemdir. ABD gibi Türkiye’de başkanlık rejimi işleyişi olabileceğini iddia etmenin siyaset bilimi verilerini zorlamak gerektirdiği kanaatindeyim. Türkiye’de, ABD’deki denge-denetim mekanizmalarını yeniden kurmak zor olacaktır ve anayasal taklit yanlış olacaktır,” diye konuştu.

ABD’deki federal yapı açısından Türkiye’deki 7 Haziran-1Kasım dönemini --kendi ifadesiyle “kaos dönemini” -- yaşama durumunun söz konusu olmayacağını belirten Kaboğlu, anayasa hukuku ve siyaset bilimi tezleriyle bu kaos dönemine ilerleyen yıllarda açıklık getirileceğini ancak demokratik kültürden uzaklaşma eğilimi görüldüğünü ifade etti.

Kaplan: HDP artık sigorta

HDP’li Kaplan da, Türkiye’de zaten ‘de facto’ bir başkanlık sistemi olduğunu söylerken, Meclis’teki çoğunluğuyla yasamayı ve yürütmeyi kontrol eden ve yargıyı da HSYK gibi yasa değişiklikleriyle kendi denetimi altına almış bir iktidar olduğunu dile getirdi. “Zaten güçler ayrılığı kaldırıldı” diyen Kaplan, bu nedenle Türk tipi Başkanlık’a karşı olduklarını vurguladı.

lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:10:16 0:00

Kaplan, “Yeni bir dönem yeni bir Meclis çalışması olacak ve yeniden anayasayı konuşacak. Kırmızı çizgilerle başlamak istemeyiz, belki tek adam diktatoryasından çark etmiş olabilirler. Eğer etmedilerse tavır koyarız ama şu anda Meclis’in kilit partisiyiz 59 milletvekili ile.. İstediğimizde bu anayasayı değiştirme gücümüz var biz halkın çıkarlarına olan bir anayasa isteriz,” dedi.

Bu arada PKK ile AKP arasında bir savaş yaşandığını vurgulayan Kaplan, “Türkiye rahat değil çatışmalı süreçte. HDP böylesi bir süreçte sigorta durumda. Anayasa başta olmak üzere siyasi partiler yasasındaki baraj, düşünce ve basın özgürlüğüne dair çok tarihi bir misyonumuz var. Biz bunu sonuna kadar deneyeceğiz,” mesajını verdi.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG