İSTANBUL —
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu ay başında Suriye’de faaliyet gösteren el Kaide bağlantılı terör örgütlerini açık bir dille eleştirdi. Ankara şu ana kadar bu grupları açıkça eleştirmekten kaçınmış, hatta bu gruplara örtülü destek vermekle suçlanmıştı. Ancak Türk hükümeti şimdi bu gruplarla arasına mesafe koymaya çalışıyor.
8 Ağustos’ta, Başkan Barack Obama’yla bir gün önceki telefon görüşmesini değerlendiren Başbakan Erdoğan, Suriye’de faaliyet gösteren el Kaide bağlantılı örgütleri sivil ölümlerinden sorumlu tutmuştu. Benzer bir açıklamayı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da yaptı. Davutoğlu, Esat rejimine karşı çarpışan muhalefet grupları arasında el Kaide bağlantılı grupların varlığından rahatsızlığını dile getirdi.
Brüksel’deki Carnegie Avrupa düşünce kuruluşunun konuk uzmanlarından Sinan Ülgen, bu açıklamaların Türkiye’nin Suriye politikasında değişikliklere işaret ettiğini söylüyor. “Türk Dışişleri Bakanı ilk kez Suriye’deki radikal İslamcı gruplara karşı bu denli sert bir açıklama yapıyor” diye konuşan Ülgen, Türkiye’nin radikal İslamcı gruplara karşı kesin bir tavır koymamasından ve yaptığı lojistik desteğin bu grupların eline ulaşmasından Amerika’nın da kaygıları olduğunu söylüyor. Sinan Ülgen, Türkiye’nin bu gruplara karşı net açıklamalar yaparak, bu kaygıları gidermeye çalıştığını belirtiyor.
Türk hükümeti, Suriye’deki radikal İslamcı gruplara silah yardımı ¬yaptığı suçlamalarını reddediyor. Ancak Ankara yakın zamana kadar Batılı müttefiklerinin bu grupları hedef alan tavrını da eleştiriyordu. Gözlemciler, Türk hükümetinin bu grupları Esat rejimine karşı en savaşan en etkili unsurlar olarak gördüğünü savunuyor.
Ankara aynı zamanda Amerika ve Birleşmiş Milletler’in Nusra Cephesi’ni terör örgütü olarak tanımlamasını da eleştirmişti. Nusra Cephesi, Suriye’de Esat rejimine karşı çarpışan İslamcı, aynı zamanda el Kaide’yle bağlantılı bir örgüt. Türk hükümeti el Nusra’ya karşı alınan tavrın sonuç vermeyeceğini savunmuş ve uluslararası toplumu, Esat yönetiminin suçlarına dikkat vermeye çağırmıştı.
Ancak Sinan Ülgen, Ankara’nın Suriye politikaları konusunda Washington’la işbirliğini artan bir şekilde zedelediğinin farkına vardığını ve bundan dolayı da tavır değişikliğine gittiğini söylüyor. Amerika’nın Suriyeli gruplara yaptığı yardımı güneyden, Ürdün üzerinden yürütmeye başladığına dikkati çeken Ülgen, Washington’un Suriye muhalefetine yapılacak silah yardımında ortak olarak, Ürdün’ü Türkiye’ye tercih ettiğini kaydediyor. Sinan Ülgen’e göre Türkiye, Suriye muhalefetine gönderilecek silahları doğru ellere ulaştırabileceği konusunda Amerika’yı ikna edemedi.
Ankara’nın radikal İslamcı gruplara, özellikle de el Nusra’ya yönelik duruşu, Başbakan Erdoğan’ın geçen Mayıs ayında Washington’a yaptığı ziyarette de görüşülen ana konulardan biriydi. Taraf gazetesi yazarı Amberin Zaman, el Nusra gibi gruplara tavrın, Erdoğan’ın Washington ziyaretinden sonra değişmeye başladığına dikkatini çekiyor. Ancak Zaman’a göre bunun kesin bir politika değişikliği olup olmadığı belli değil. Adana’da el Nusra hücrelerine baskın düzenlendiğini hatırlatan Amberin Zaman, bunun Türkiye’nin bazı adımlar attığına işaret olduğunu söylüyor. Bununla birlikte Zaman, “Türkiye’nin el Nusra’yı zayıflatmak için Özgür Suriye Ordusu’ndaki müttefiklerine güvendiği söyleniyor. Ama bu grubun Türkiye’nin sınırlarının güneyinde önemli bir varlık gösterdiğini gördüğümüzde, bu çabaların sonuç vermesi son derece kuşkulu” diye konuşuyor.
Suriye’nin kuzeyini kontrolü altında tutan Kürt grup, Demokratik Birlik Partisi (PYD) de Ankara’nın el Nusra’ya destek verdiği suçlamalarına katılıyor. PYD haftalardır Suriye’nin kuzeyinde (Rojava) El Nusra militanlarına karşı mücadele veriyor. El Nusra, PYD’yi Esat rejimine destek vermekle suçluyor, ancak Kürt grup da bu suçlamayı reddediyor. Buna karşılık Türkiye de, PYD’nin kendi Kürt nüfusu içinde ayrılıkçı talepleri kışkırtmasından korkuyor.
Sinan Ülgen, el Nusra’ya kısmen destek verse de, Ankara’nın mevcut koşullarda artan siyasi risklerin farkında olduğunu belirtiyor. Ülgen Türkiye’nin, Amerika’yla ilişkilerin etkilenebileceği ve Kürtler’in de Ankara’nın kendilerine karşı tutum aldığı izlenimi edinebileceği gibi riskleri değerlendirdiğini belirtiyor.
Gözlemcilere göre, Türk medyasında hükümetin el Nusra gibi gruplara destek verdiği yönündeki ısrarlı iddialar, kamuoyunun Suriyeli isyancılara verilen destek konusundaki rahatsızlığını da arttırabilir. Kamuoyu yoklamaları zaten Ankara’nın Suriye muhalefetine verdiği destekten memnun olmadığını gösteriyor.
8 Ağustos’ta, Başkan Barack Obama’yla bir gün önceki telefon görüşmesini değerlendiren Başbakan Erdoğan, Suriye’de faaliyet gösteren el Kaide bağlantılı örgütleri sivil ölümlerinden sorumlu tutmuştu. Benzer bir açıklamayı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da yaptı. Davutoğlu, Esat rejimine karşı çarpışan muhalefet grupları arasında el Kaide bağlantılı grupların varlığından rahatsızlığını dile getirdi.
Brüksel’deki Carnegie Avrupa düşünce kuruluşunun konuk uzmanlarından Sinan Ülgen, bu açıklamaların Türkiye’nin Suriye politikasında değişikliklere işaret ettiğini söylüyor. “Türk Dışişleri Bakanı ilk kez Suriye’deki radikal İslamcı gruplara karşı bu denli sert bir açıklama yapıyor” diye konuşan Ülgen, Türkiye’nin radikal İslamcı gruplara karşı kesin bir tavır koymamasından ve yaptığı lojistik desteğin bu grupların eline ulaşmasından Amerika’nın da kaygıları olduğunu söylüyor. Sinan Ülgen, Türkiye’nin bu gruplara karşı net açıklamalar yaparak, bu kaygıları gidermeye çalıştığını belirtiyor.
Türk hükümeti, Suriye’deki radikal İslamcı gruplara silah yardımı ¬yaptığı suçlamalarını reddediyor. Ancak Ankara yakın zamana kadar Batılı müttefiklerinin bu grupları hedef alan tavrını da eleştiriyordu. Gözlemciler, Türk hükümetinin bu grupları Esat rejimine karşı en savaşan en etkili unsurlar olarak gördüğünü savunuyor.
Ankara aynı zamanda Amerika ve Birleşmiş Milletler’in Nusra Cephesi’ni terör örgütü olarak tanımlamasını da eleştirmişti. Nusra Cephesi, Suriye’de Esat rejimine karşı çarpışan İslamcı, aynı zamanda el Kaide’yle bağlantılı bir örgüt. Türk hükümeti el Nusra’ya karşı alınan tavrın sonuç vermeyeceğini savunmuş ve uluslararası toplumu, Esat yönetiminin suçlarına dikkat vermeye çağırmıştı.
Ancak Sinan Ülgen, Ankara’nın Suriye politikaları konusunda Washington’la işbirliğini artan bir şekilde zedelediğinin farkına vardığını ve bundan dolayı da tavır değişikliğine gittiğini söylüyor. Amerika’nın Suriyeli gruplara yaptığı yardımı güneyden, Ürdün üzerinden yürütmeye başladığına dikkati çeken Ülgen, Washington’un Suriye muhalefetine yapılacak silah yardımında ortak olarak, Ürdün’ü Türkiye’ye tercih ettiğini kaydediyor. Sinan Ülgen’e göre Türkiye, Suriye muhalefetine gönderilecek silahları doğru ellere ulaştırabileceği konusunda Amerika’yı ikna edemedi.
Ankara’nın radikal İslamcı gruplara, özellikle de el Nusra’ya yönelik duruşu, Başbakan Erdoğan’ın geçen Mayıs ayında Washington’a yaptığı ziyarette de görüşülen ana konulardan biriydi. Taraf gazetesi yazarı Amberin Zaman, el Nusra gibi gruplara tavrın, Erdoğan’ın Washington ziyaretinden sonra değişmeye başladığına dikkatini çekiyor. Ancak Zaman’a göre bunun kesin bir politika değişikliği olup olmadığı belli değil. Adana’da el Nusra hücrelerine baskın düzenlendiğini hatırlatan Amberin Zaman, bunun Türkiye’nin bazı adımlar attığına işaret olduğunu söylüyor. Bununla birlikte Zaman, “Türkiye’nin el Nusra’yı zayıflatmak için Özgür Suriye Ordusu’ndaki müttefiklerine güvendiği söyleniyor. Ama bu grubun Türkiye’nin sınırlarının güneyinde önemli bir varlık gösterdiğini gördüğümüzde, bu çabaların sonuç vermesi son derece kuşkulu” diye konuşuyor.
Suriye’nin kuzeyini kontrolü altında tutan Kürt grup, Demokratik Birlik Partisi (PYD) de Ankara’nın el Nusra’ya destek verdiği suçlamalarına katılıyor. PYD haftalardır Suriye’nin kuzeyinde (Rojava) El Nusra militanlarına karşı mücadele veriyor. El Nusra, PYD’yi Esat rejimine destek vermekle suçluyor, ancak Kürt grup da bu suçlamayı reddediyor. Buna karşılık Türkiye de, PYD’nin kendi Kürt nüfusu içinde ayrılıkçı talepleri kışkırtmasından korkuyor.
Sinan Ülgen, el Nusra’ya kısmen destek verse de, Ankara’nın mevcut koşullarda artan siyasi risklerin farkında olduğunu belirtiyor. Ülgen Türkiye’nin, Amerika’yla ilişkilerin etkilenebileceği ve Kürtler’in de Ankara’nın kendilerine karşı tutum aldığı izlenimi edinebileceği gibi riskleri değerlendirdiğini belirtiyor.
Gözlemcilere göre, Türk medyasında hükümetin el Nusra gibi gruplara destek verdiği yönündeki ısrarlı iddialar, kamuoyunun Suriyeli isyancılara verilen destek konusundaki rahatsızlığını da arttırabilir. Kamuoyu yoklamaları zaten Ankara’nın Suriye muhalefetine verdiği destekten memnun olmadığını gösteriyor.