11 Eylül 2001’deki terör saldırılarından sonra Amerika’da güvenlik kavramı tamamen değişti. Artık Amerikalılar’ın çoğu kendilerini hem başka olası terör saldırıları hem de terörizmi engellemek amacıyla getirilen bazı uygulamalar kaşısında savunmasız hissediyor.
Amerika’da seyahat edenler son 10 yıldır sıkı güvenlik önlemleriyle karşı karşıya. Bob Dubois hala tartışılan bu önlemlerin gerekli olduğunu söylüyor.
Dubois, “Olup bitenler bu güvenlik önlemlerine ihtiyacımız olduğunu kanıtlıyor. Ne olacağını, nasıl insanlarla karşılaşacağınızı önceden bilemezsiniz,” şeklinde konuşuyor.
Oscar Del Castillo da aynı görüşte ancak bazı itirazları var: “Tüm bedeni taramadan geçiren tarama cihazlarını aşırı buluyorum ama güvenlik için önemli olduklarını da kabul ediyorum.”
Los Angeles’taki Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi avukatlarından Emine Mirza Gazi, artan güvenlik önlemlerinin Müslümanları hedef almasından şikayetçi: “Seyahat ettiğim zaman başörtüm nedeniyle kenara çekilip güvenlik taramasından geçiriliyorum.”
Yetkililer, önlemlerin Müslümanları hedef almadığını söylese de birçok Müslüman ayrımcılığa maruz kalmaktan şikayetçi. San Diego yakınlarındaki bir caminin büyütülmesi planları mahalle sakinlerinin tepkisiyle karşılaştı. Medeni haklar savunucuları, Federal Soruşturma Dairesi FBI hakkında Müslümanları izlemek için muhbir kullandığı gerekçesiyle dava açtı. Bu konuda açıklama yapmayan FBI ise görevlilerinin sıkı kurallara uygun davrandığını bildirdi.
Bu kuralların belirsiz olduğunu, medeni hakları ihlal ettiğini söyleyen Amerikan Medeni Haklar Birliği’nden Ahilan Arulanantham, Amerika’yı kuranların temel insan haklarını anayasayla güvence altına aldıklarını, bu hakların dokunulmaz olduğunu vurguluyor.
Arulanantham, “Amerika’yı kuranlar iç savaşın yıkımında yaşıyordu. Koydukları yasalar bizi korumayı ve bir denge oluşturmayı amaçlıyordu,” diyor.
FBI’ın Los Angeles bürosundan Steven Martinez, Amerika’nın açık toplum ilkesine sadık kaldığını, ancak terör riskinin gerçek olduğunu söylüyor: “Özgürlüklerimizi devam ettirmek istiyorsak sinema, eğlence parkları, alışveriş merkezleri gibi kalabalık ortamların saldırılara karşı savunmasız olduğunu kabul etmeliyiz. Düşmanlarımıza saldırı fırsatı sunan bu gibi yerlerin güvenliğini sağlamak çok zor.”
Güney California Üniversitesi güvenlik uzmanı Erroll Southers’a göre, Amerikan halkı yeni risklerle yüzleşmek ve bunları yenmek zorunda.
Southers, “Halk tıpkı deprem, yangın, sel, kasırga gibi doğal afetlere olduğu gibi teröre de hazırlıklı olmalı. Terör saldırıları insanların neden olduğu felaketlerdir. Halkı gerçek tehditlerin ne olduğu konusunda bilinçlendirmek ve nasıl yardım edebileceklerini anlatmak zorundayız,” şeklinde konuşuyor.
Southers, teröristleri durdurmak için kamuoyundan gelecek ihbarların önemli olduğunu, güvenlik önlemlerinin Amerikan halkının haklarını ihlal etmemesi gerektiğini, doğru dengeyi bulmanınsa işin en zor yanı olduğunu söylüyor.