Ebubekir El-Bağdadi El-Kureyşi El-Hüseyni. Kısaca Ebubekir Bağdadi. Daha da kısası Ebu Dua. Suriye’deki en kanlı cihatçı örgüt, Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) kurucusu ve lideri. Örgütün adı da artık daha kısa: “İslam Devleti”. Üstelik Osmanlı Devleti ile tarihe karışan hilafeti yeniden getirmek istediğini açıkladı.
Fransız medyası sıklıkla bölge için “Cihadistan” adını kullanmaya başladı. Hatta Liberation gazetesi geçen hafta “Irak, Suriye, Cihadistan’ın doğuşu” manşetiyle çıktı.
Dünya artık IŞİD’i ve Bağdadi’yi konuşuyor. Tıpkı 2001’de 11 Eylül saldırısını gerçekleştirerek yıllarca bütün dünyanın gündemine oturan El Kaide’nin lideri Usame bin Ladin gibi. O nedenle gazeteler Bağdadi için “Yeni bin Ladin” terimini kullanıyor. Peki ama kim bu Bağdadi? Nereden geliyor? Amacı ne?
Times Dergisi “Dünyanın en tehlikeli adamı” diye söz etti ondan. Le Monde ve Liberation gazeteleri “Yeni Bin Ladin” dedi. Suriye’de ve Irak’ta adım adım ilerleyen IŞİD, gittiği her yerde hemen kendi bayrağını dikip, kendi kurallarını okumaya başlıyor. Al Aan TV’de çalışan gazeteci Jenan Musa, IŞİD’in kurallarını çevirmiş:
“Bizim kim olduğumuzu soranlar için, biz İslam’ın askerleriyiz ve Hilafet’in yeniden gelmesi için sorumluluk aldık. Bütün Müslümanlar’dan ibadetlerini camide yapmalarını istiyoruz. Aşiret beylerini ve şeyhleri hükümetle işbirliği yapmamaları ve ihanet etmeme konusunda uyarıyoruz. Sigara, uyuşturucu ve alkolü yasaklıyoruz. Kadınlara gelince, acil bir durum olmadıkça evinizde kalın ve kıpırdamayın. Tüm toplantılar, IŞİD bayrağı dışındaki diğer bütün bayraklar yasaklandı.”
‘Sır lider’ imajı
Musul ve Tikrit’ten girip Bağdat’a tehlikeli hızla ilerleyen, geçtiği her yerde şeriatı en sert biçimde uygulayan ve vahşi cinayetlere imza atan bu liderin kim olduğu hakkında el Kaide saflarına katılıncaya kadar kimsenin kesin bir bilgisi yoktu. Gerçekte kimse 43 yaşındaki Bağdadi’nin şu anda neye benzediğini bilmiyor. Görüşmelerde yüzünü saklıyor. Bağdadi’ye ait, biri FBI’da, diğeri de Irak İçişleri Bakanlığı’nda olmak üzere yalnızca iki fotoğraf var.
Bin Ladin ya da Ayman el Zevahiri’nin video kayıtları elden ele dolaşırken, Bağdadi efsaneleşmesine yardım edeceğinin bilinciyle, esrarengiz kalmayı tercih ediyor ve başarılı da oluyor. Dünya medyasının ‘yaratıcı’ kalemlerinden takma isimler akıyor. Time dergisi, ‘Görünmez cihatçı’, ‘hayalet’ ya da ‘dünyanın en tehlikeli adamı’ adlarını takmış. El Bağdadi, 200 genç kızı kaçırarak adını dünyada duyuran Boko Haram’ın dengesiz ve fanatik lideri Ebubekir Şeku ya da Afgan dağlarında saklanarak Amerikan İHA’larını bekleyen en büyük rakibi Zevahiri’ye benzemiyor. Bağdadi meydanda, savaş alanlarında, kendi topraklarında iktidar arayan bir savaşçı lider imajı çiziyor.
İsmi ilk Halife’den
1971 yılında Bağdat yakınlarındaki Diyala kentinde doğan Ebu Dua’nın ailesi Samaray aşiretine mensup. İnternet üzerindeki bazı ses kayıtlarının ona ait olduğu söyleniyor. Ama bunu doğrulamak olanaklı değil. Adı bile gerçek değil. Ebubekir adı Hz. Muhammed’in dostu ve ardından ilk Halifesi Hz. Ebubekir’den geliyor. Zaten Bağdadi’nin en büyük iddiası da hilafeti yeniden İslam dünyasına getirmek. İlk halifenin adını alması tesadüf değil. Arapça’da ‘Ebu’ kelimesi ‘baba’ anlamına geliyor. El Bağdadi ise sadece “Bağdatlı, Bağdat’tan gelen” anlamında.
Bağdat İslam Üniversitesi’nde eğitim gören Ebu Dua’nın askeri eğitimle, Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında militanların saflarına katılarak tanıştığı biliniyor. Diğer pek çok örgüt üyesinde olduğu gibi radikalleşmesinde Amerika’nın Irak’ı işgali büyük rol oynuyor. Washington Enstitüsü’nden, Irak ve Ortadoğu uzmanı Michael Knights, Telegraph gazetesine, “Bağdadi 2003’te Irak’ın işgalinden önce de Selefilerle beraberdi ve Saddam’ın gözü daha o zamandan Bağdadi’nin üzerindeydi” diyor.
Amerikan işgalinin ardından El Kaide saflarına katılıyor ve kendisine ‘Ebu Dua’ ismini veriyor. Aşırı şiddet yanlısı, Taliban benzeri sosyal yargılamalar yapıyor ve kendi yargıladığı insanların cezasını kendisi veriyor. Amaç toplumu terörize etmek, korkutarak ün salmak. Knights, “2005 yılında, Amerikan ordusu tarafından yakalanarak Irak’ta Bucca Kampı’nda yıllarca hapis tutuluyor” bilgisini de aktarıyor.
Bin Ladin için 100 intikam yemini
Bağdadi, hayranı olduğu bin Ladin’in 2011 Mayıs’ında ölümü üzerine 100 intikam saldırısı yemini ediyor ve üç gün sonra Irak’ın Hilla kentinde 24 polisi öldüren saldırıyla, Irak’ta intihar saldırılarına imza attı. Ama asıl adını Irak halkının yanısıra dünyanın da zihnine kazınan Ebu Gureyb cezaevine düzenlediği saldırıyla duyuruyor, yüzlerce mahkumu kurtararak saflarına katıyor.
Ama Bin Ladin’e duyduğu sadakati el Zevahiri’ye duymuyor. Zevahiri’nin başa geçmesiyle El Kaide ile arasına mesafe koyuyor. 2010’da el Kaide’nin “el Nusra’ya katıl” talimatına karşı gelerek kendisini Irak İslam Devleti Emiri ilan ediyor. Ardından IŞİD’i kurarak, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan, Filistin ve Yemen’’in bir bölümünde etkili bir örgüte dönüştürüyor, kendisi de “en güçlü cihatçı örgütün lideri” oluyor.
Son olarak örgütün adını kısaltıp kapsamını genişleten Bağdadi, halifeliğini de ilan ederek son medyatik hamlesini yaptı.
Ebu Dua, Amerika’nın en çok aradığı 5 kişiden biri. El Kaide lideri Ayman el Zevahiri için 25 milyon, Bağdadi’nin başına ise 10 milyon dolarlık ödül kondu. Ama bu gidişle Bağdadi eylemlerinde olduğu gibi, Amerika’nın başına koyduğu ödül açısından da Zevahiri’yi geçmeye talip.
Şimdi ne El Kaide, ne Obama, ne Esat, ne de Konsolosluk çalışanları esir alınan Türkiye’nin gücü, Ebu Dua’yı durdurmaya yetmiyor. IŞİD en büyük cihatçı örgüt, Bağdadi de “Cihadistan’ın en güçlü lideri” ünvanını aldı. Washington Post’un“Bağdadi’den önce hiç kimse bu kadar güçlü vurma gücüne sahip olmadı, bin Ladin bile” tespiti bile bu gerçeği çok net anlatıyor.
Bağdadi efsanesi
Le Parisien’e göre militanlar en çok Bağdadi’nin kişiliğinden etkileniyor. İsmi etrafında yaratılan efsane, taktik zekası, Zevahiri gibi dağlarda saklanmak yerine savaş alanında militanlarıyla birlikte savaşması efsaneyi daha da devleştiriyor. İngiliz istihbarat servisi MI6’in eski anti-terör şefi Richard Barrett, Fransız Haber Ajansı AFP’ye “Zevahiri Afgan dağlarında saklanıyor ve zaman zaman birkaç video ve açıklama yapıyor. Halbuki Bağdadi savaş alanında, ağır şiddet uygulayan, acımasızca öldüren bir savaşçı ve bu yönüyle de örgüte pek çok savaşçı çekiyor” diye anlatıyor. Barrett, IŞİD’in 12 bin savaşçısı olduğunu, bunların 3 bininin Batılı ülkelerden geldiğini gösteren bir araştırmadan rakamlar veriyor.
‘Dünyanın en zengin terör örgütü’
IŞİD bugün silah kapasitesi ve gücü, geniş finansal ağı ile etkisinden şüphe edilmeyecek bir hareket yarattı. International Business Times dergisine göre IŞİD, “dünyanın en zengin örgütü”. Hatta Musul’u ele geçirirken merkez bankasından yarım milyar dolara yakın para gasp etti. Fransa Uluslararası Radyosu RFI, petrol çıkan yataklarını kontrol ettiklerini ve buradan çıkan petrolü Türkiye üzerinden yasadışı yollarla ihraç ettiğini yazıyor. Hatta Le Monde, Bağdadi’nin, Esat rejimine yakın kişilere petrol sattığını yazdı. Le Monde’un tezine göre Esat rejimi, Özgür Suriye Ordusu’nu ve diğer İslamcı fraksiyonları zayıflatmak için resmen IŞİD ile işbirliği yaparak ondan petrol alıyor.
Rehine pazarı da İŞID’in önemli gelir kaynaklarından. 2012’den bu yana pek çok gazeteci, diplomat ve STK görevlisini rehin alarak yüklü miktarda fidye kopardılar.
Bağdadi’nin bu inanılmaz ilerleyişi, Avrupalı cihatçıların da iştahını Suriye ve Irak’a çekiyor. Esir olduktan sonra kurtulan dört Fransız gazeteci Didier François, Edouard Elias, Nicolas Hénin et Pierre Torres, Le Monde gazetesine, IŞİD militanlarının “Bir devlet gibiyiz değil mi? Gördünüz mü nasıl iyi organize oluyoruz” dediklerini anlatıyorlar.
Bağdadi’in esrarengiz imajı “Cihadistan”da bütün fantazileri besliyor. Artık Zevahiri, Esat, Irak ve Suriye hükümetleri ve hatta Türkiye gibi sınır ülkeleri, hepsi Ebubekir el Bağdadi adını duyunca tedirgin ve temkinli.