Haziran ayındaki Gezi olaylarından önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Kürt sorununu çözmeye odaklanmıştı. Ancak şimdi PKK ile görüşmelerin önünde engeller görülmeye başladı.
Birkaç hafta önce Barış ve Demokrasi Partisi Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş barış görüşmelerinde sorunlar olduğu ve PKK’nın silahlı mücadeleye dönebileceği uyarısı yapmıştı. Demirtaş parti olarak bunu engellemeye çalıştıklarını söylemişti.
Bazı uzmanlar Gezi olaylarını sert bir şekilde bastıran Tayyip Erdoğan’ın kendi taban seçmenine yöneldiğini ve bunun da onu Kürtler’le pazarlık yapma yolundan uzaklaştırdığı düşüncesinde.
Bugünlerde hükümet, PKK’yı tüm silahlı unsurlarını sınır dışına çekmemekle suçlarken, Kürtler ise söz verilen reformların başlatılmadığı eleştirisinde bulunuyor.
Carnegie Vakfı'nın Avrupa Enstitüsü’nde konuk araştırmacı olan Sinan Ülgen, barış sürecini destekleyen önemli güçler bulunduğunu, ancak iki taraftan gelen olumsuz söylemlerin, silahlı çatışmalara dönüş konusundaki endişeleri arttırdığını söylüyor. Uzmana göre önemli olan, sürecin çöküşünden kimin sorumlu görüleceği. Ülgen’e göre eğer PKK sorumlu tutulur ve silahlara dönerse bu durumda bölgesel ve uluslararası güçlerin desteğini kaybedebilir. Ancak eğer Türk hükümeti sorumlu olarak görülürse, bunun güvenlik açısından çok ciddi bedelleri olabilir.
Türk hükümeti yılın başında PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan’la görüşmelere başlamıştı. Bunu kısa süre sonra ateşkes izledi ve PKK’nın militanlarını Türkiye topraklarından Irak’a çekmesine karar verildi. PKK hükümete yapılacak reformları açıklaması için 1 Eylül’e kadar süre tanıdı.
BDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü barış süreci çökse bile şiddete dönüş yaşanmayacağını söylüyor. Kürkçü, PKK’nın strateji değişikliği konusunda samimi olduğunu, yeni Kürt stratejisinin temelinde sivil eylemler yattığını ve bu yüzden tekrar silah kuşanmanın anlamsız olacağını belirtiyor. Kürkçü bunun hem şehir gerillaları hem de kırsal bölgedeki gerilla için geçerli olduğunu söylüyor ve Kürt hareketinin gerilla yöntemlerini artık geride bıraktığını öne sürüyor.
Ancak kuzey Irak’taki bazı PKK liderlerinin silahlı mücadeleye dönme seçeneğinden vazgeçmedikleri söyleniyor. Uzmanlar barış sürecinin sona ermesi durumunda ne yapılması gerektiğinin, büyük ihtimalle hem PKK içinde hem de Kürt hareketi tarafından tartışıldığını söylüyor.
Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Soli Özel, alınacak kararda bölgedeki gelişmelerin etkili olacağını düşünüyor. Özel, Kürt dünyasında çok hızlı gelişmeler yaşandığını ve Suriye Kürtler'i, Irak Kürtler'i ve PKK’nın siyasi oyuncular olarak ön plana çıktığını söylüyor. Özel’e göre bu nedenle PKK’yı sadece Türkiye sınırları içinde değerlendirmek doğru değil. Uzman, Suriye ve Irak’taki Kürtler arasında yaşanan gelişmelerin de değerlendirmelere dahil edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Türkiye şimdiden özerk kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimiyle komşu. Suriye’de Esat hükümeti genel ayaklanmayla savaşmayı sürdürürken bu ülkenin Kürtler’i de kendi bölgelerini kontrol altına aldı. Uzmanlar olumsuz hava koşullarının PKK ve Türk ordusu arasındaki çatışmaları Ekim ayında sonlandırdığı düşünülürse, her durumda çatışmaların gelecek bahara kadar başlamayacağını tahmin ediyor. Bu nedenle barış görüşmelerinin sürdürülmesi için hala fırsat var.
Birkaç hafta önce Barış ve Demokrasi Partisi Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş barış görüşmelerinde sorunlar olduğu ve PKK’nın silahlı mücadeleye dönebileceği uyarısı yapmıştı. Demirtaş parti olarak bunu engellemeye çalıştıklarını söylemişti.
Bazı uzmanlar Gezi olaylarını sert bir şekilde bastıran Tayyip Erdoğan’ın kendi taban seçmenine yöneldiğini ve bunun da onu Kürtler’le pazarlık yapma yolundan uzaklaştırdığı düşüncesinde.
Bugünlerde hükümet, PKK’yı tüm silahlı unsurlarını sınır dışına çekmemekle suçlarken, Kürtler ise söz verilen reformların başlatılmadığı eleştirisinde bulunuyor.
Carnegie Vakfı'nın Avrupa Enstitüsü’nde konuk araştırmacı olan Sinan Ülgen, barış sürecini destekleyen önemli güçler bulunduğunu, ancak iki taraftan gelen olumsuz söylemlerin, silahlı çatışmalara dönüş konusundaki endişeleri arttırdığını söylüyor. Uzmana göre önemli olan, sürecin çöküşünden kimin sorumlu görüleceği. Ülgen’e göre eğer PKK sorumlu tutulur ve silahlara dönerse bu durumda bölgesel ve uluslararası güçlerin desteğini kaybedebilir. Ancak eğer Türk hükümeti sorumlu olarak görülürse, bunun güvenlik açısından çok ciddi bedelleri olabilir.
Türk hükümeti yılın başında PKK'nın hapisteki lideri Abdullah Öcalan’la görüşmelere başlamıştı. Bunu kısa süre sonra ateşkes izledi ve PKK’nın militanlarını Türkiye topraklarından Irak’a çekmesine karar verildi. PKK hükümete yapılacak reformları açıklaması için 1 Eylül’e kadar süre tanıdı.
BDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü barış süreci çökse bile şiddete dönüş yaşanmayacağını söylüyor. Kürkçü, PKK’nın strateji değişikliği konusunda samimi olduğunu, yeni Kürt stratejisinin temelinde sivil eylemler yattığını ve bu yüzden tekrar silah kuşanmanın anlamsız olacağını belirtiyor. Kürkçü bunun hem şehir gerillaları hem de kırsal bölgedeki gerilla için geçerli olduğunu söylüyor ve Kürt hareketinin gerilla yöntemlerini artık geride bıraktığını öne sürüyor.
Ancak kuzey Irak’taki bazı PKK liderlerinin silahlı mücadeleye dönme seçeneğinden vazgeçmedikleri söyleniyor. Uzmanlar barış sürecinin sona ermesi durumunda ne yapılması gerektiğinin, büyük ihtimalle hem PKK içinde hem de Kürt hareketi tarafından tartışıldığını söylüyor.
Kadir Has Üniversitesi öğretim üyesi Soli Özel, alınacak kararda bölgedeki gelişmelerin etkili olacağını düşünüyor. Özel, Kürt dünyasında çok hızlı gelişmeler yaşandığını ve Suriye Kürtler'i, Irak Kürtler'i ve PKK’nın siyasi oyuncular olarak ön plana çıktığını söylüyor. Özel’e göre bu nedenle PKK’yı sadece Türkiye sınırları içinde değerlendirmek doğru değil. Uzman, Suriye ve Irak’taki Kürtler arasında yaşanan gelişmelerin de değerlendirmelere dahil edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Türkiye şimdiden özerk kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetimiyle komşu. Suriye’de Esat hükümeti genel ayaklanmayla savaşmayı sürdürürken bu ülkenin Kürtler’i de kendi bölgelerini kontrol altına aldı. Uzmanlar olumsuz hava koşullarının PKK ve Türk ordusu arasındaki çatışmaları Ekim ayında sonlandırdığı düşünülürse, her durumda çatışmaların gelecek bahara kadar başlamayacağını tahmin ediyor. Bu nedenle barış görüşmelerinin sürdürülmesi için hala fırsat var.