2020, bilim ve teknoloji dünyasının çok sayıda kayıp verdiği bir yıl oldu. Lazer yazıcının mucidi Gary Starkweather'dan NASA'nın efsanevi siyah kadın matematikçisi Katherine Johnson'a, Zappos'un kurucusu vizyoner girişimci Tony Hsieh'den iklim bilimci ve kimya profesörü Mario Molina'ya bilime katkıda bulunan birçok isim, bu yıl aramızdan ayrıldı. Peki, 2020'de kaybettiğimiz bilim ve teknoloji yıldızları, arkalarında nasıl izler bıraktı? Amerika'nın Sesi derledi.
Katherine Johnson
NASA'nın düzenlediği ilk uzay misyonlarında roketlerin izleyeceği yolları ve yörüngeleri hesaplayan siyah matematikçi Katherine Johnson, 101 yaşında hayatını kaybetti. Johnson'un hayatı ve siyah kadın uzay ve havacılık çalışanı olarak NASA'nın misyonlarına katkıları, 2016 yapımı “Hidden Figures” adlı filmde beyazperdeye yansıtılmıştı.
Johnson, NASA'nın ilk kurulduğu yıllarda matematiksel denklemleri adeta bir bilgisayar gibi, ancak bir makina yardımıyla değil, elle çözen matematikçilerden biriydi.
NASA'daki kariyeri boyunca ırk ayrımcılığına maruz kalan Johnson ve birlikte çalıştığı diğer siyah kadın matematikçiler, Amerika'nın ilk insanlı uzay programı olan Merkür Projesi'nde görevlendirilmişti. 1961 yılında uzaya ilk giden Amerikalı astronot Alan Shepard'ın yaptığı uçuşun matematiksel analizlerini yapan Johnson, 1962'deyse John Glenn'in dünya yörüngesinde atacağı turu planlayan yapan NASA bilgisayarı IBM 7090'ın tüm hesaplamalarını bizzat elle yaparak doğrulamıştı.
Amerika'nın Ay'a düzenlediği Apollo misyonları üzerindeki çalışmalarını uzay keşfine sağladığı en büyük katkılar olarak niteleyen Johnson, NASA'dan 1986 yılında emekli olmadan önce uzay mekiği programı üzerinde de çalışmıştı.
Eski Başkan Barack Obama, Amerika'nın Rusya'yla giriştiği uzay yarışının gizli kahramanlarından biri olan Johnson'a 2015'te Amerika'nın en büyük sivil onur ödülü olan Özgürlük Madalyası'nı takmıştı.
Gary Starkweather
Her ofisin vazgeçilmesi olan, hatta birçoklarının ev ofisinde de kendine yer bulan lazer yazıcıların mucidi Gary Starkweather, 81 yaşında lösemi nedeniyle hayatını kaybetti.
Michigan State Üniversitesi'nde fizik eğitimi gören Starkweather, önce gözlük lensi, kamera, mikroskop ve diğer optik ürünler geliştiren Bausch&Lomb, sonrasında ise fotokopi makinaları imalatçısı Xerox'ta çalışmaya başladı.
Starkweather, 1964 yılında Amerika'daki ofislere ilk fotokopi makinalarını tanıtan Xerox'ta çalışırken, birbirinden uzak noktalarda bulunan iki fotokopi makinası arasında bilgi transferi yapılabileceği fikri üzerine yoğunlaşmaya başladı. Böylelikle bir kullanıcı, elindeki belgeyi bir makinada tarayacak, ancak kopyasını başka makinaya gönderebilecekti. Starkweather, bunu yapmanın en iyi yolunun yeni bir buluş olan lazeri kullanmak olduğunu düşündü. Aklına gelen bir başka düşünce ise kağıt belgelerin flu kopyalarını bir noktadan diğerine göndermek yerine lazerin hassaslığını kullanarak bilgisayardan belgelerin net görünümlü çıktısını almak oldu. Ancak yazıcı üretme fikri, fotokopi makinaları üreten Xerox'un ana iş dalıyla zıt olduğu için bu düşüncesi, firma yönetiminin tepkisini çekti. Hatta lazer yazıcı fikri üzerinde çalışmayı durdurmadığı takdirde tüm ekibiyle beraber işten çıkarılmakla tehdit edildi.
Daha sonraysa firmanın Palo Alto'daki yeni araştırma laboratuvarına tayin edilen Starkweather, ilk lazer yazıcıyı bu laboratuvarda, 1971 yılında geliştirdi. İlk imal edildiğinde binlerce dolara satılan, ancak 1990'lı yıllarda dünyanın her yerindeki ofislerin demirbaşlarından biri haline gelen lazer yazıcılar, artık ev ofislerde bile kullanılıyor.
Takuo Aoyagi
2020'de Corona virüsü pandemisiyle birlikte hayatımıza giden nabız oksimetresinin mucidi Japon mühendis Takuo Aoyagi, 84 yaşında Tokya'da yaşamını yitirdi. Aoyagi, ölümüne kadar, 1971 yılında girdiği Japon tıbbi cihaz firması Nihon Kohden'de çalışıyordu. Parmak ucuna takılan ve kandaki oksijen satürasyonunu ölçen nabız oksimetresi, Corona pandemisiyle mücadelede hayat kurtaran tıbbi cihazlardan biri haline geldi ve pandemi nedeniyle sağlık çalışanları dışında da hemen herkes, bu cihazın varlığından haberdar oldu.
California Üniversitesi'nden anestezi profesörü John Severinghaus, 2007 yılında yazdığı bir makalede, Aoyagi'nin hayalinin, insanlardan kan almadan kandaki oksijen seviyesini ölçmek olduğunu yazmıştı.
Kandaki oksijeni taşıyan protein olan hemoglobinin oksijenle birleştiğinde ışığı farklı emdiği ilkesinden yola çıkarak kandaki oksijen seviyesini ölçmede kızıl ve kızılötesi ışınlardan yararlanan Aoyagi, 1979 yılında, nabız oksimetrenin patentini aldı. Günümüzde birçok firma, nabız oksimetresi üretiyor. Ancak hepsinin kullandığı teknoloji, Aoyagi'nin geliştirdiği ilkeleri temel alıyor.
Robert Gore
Mont, bot ve yağmurluk gibi su geçirmez kıyafetlerde, kamp çadırlarında, damar stentlerinde ve uzay giysilerinde kullanılan ticari tescilli marka Gore-Tex'in mucidi, kimya mühendisi Robert Gore, 2020'de hayatını kaybeden bilimadamlarından biriydi.
İlk kez 1938 yılında DuPont'ta çalışan bir kimyager tarafından kaza eseri keşfedilen ve herkes tarafından kısaca Teflon markasıyla bilinen kimyasal bileşik politetrafloroetilen (PTFE), Gore Tex teknolojisinin de temelini oluşturuyor. Kaplandığı malzemeye su geçirmez ancak nefes alabilir özellik kazandıran Gore Tex, temel olarak, sündürülmüş Teflon olarak biliniyor.
Gore-Tex kullanılan ilk tüketici ürünü olan kamp çadırları, 1976'da piyasaya sürüldü. 1980'lerin ortasındaysa L.L. Bean ve Eddie Bauer gibi parka, yağmurluk, ceket satan firmalar tarafından yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Gore-Tex'li ürünler hem açık hava sporları ve macera tutkunları hem de kent merkezlerinde yaşayan moda meraklıları tarafından rağbet gördü. Ürünlerin kalitesini bizzat denemesiyle bilinen Robert Gore, yağmurlu havalarda Gore-Tex'li ürünlerin su geçirmez özelliğini test eder, firmasının 800'lü telefon hattını arayarak müşteri hizmetlerinin firma standartlarını karşılayıp-karşılamadığına bakardı.
Günümüzde Robert Gore'un geliştirdiği teknolojiler tıbbi implantlarda, sanayi tipi filtrelerde, ilaç paketlerinde, elektrikli otomobillerin yakıt hücrelerinde, itfaiyeci üniformalarında, gitar tellerinde kullanılıyor. Hatta sündürülmüş PTFE kaplı gitar tellerinin, gitaristin parmak uçlarındaki yağ, hücre ve kirlerin tellerde birikinti yapmasını engellediği, böylelikle tını kalitesinin yükseldiği biliniyor.
Mario Molina
1995 yılında Amerikalı Frank Sherwood Rowland ve Hollandalı Paul Crutzen ile iklim değişikliği ve ozon tabakasının kloroflorokarbon kullanımına bağlı olarak inceldiğine ilişkin çalışmalarıyla Nobel Kimya Ödülü'ne layık görülen Meksikalı bilimadamı Mario Molina, 77 yaşında memleketi Mexico City'de hayatını kaybetti. Molina, 1982 yılında nükleer silah anlaşmalarındaki çalışmalarından ötürü Nobel Barış Ödülü alan diplomat Alfonso Garcia Robles ve 1990 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Octavio Paz'dan sonra Nobel Ödülü'ne layık görülen üçüncü Meksikalı'ydı.
Molina ve Rowland, 1974 yılında Nature dergisinde yayınladıkları bilimsel makalede, birçok tüketici ürününün içinde bulunan ve kısaca CFC olarak bilinen kloroflorokarbonun atmosferdeki ozon tabakasının incelmesine yol açtığını ortaya koydu. Molina'nın bu çalışması, CFC kullanımının kademeli olarak yasaklanmasına ön ayak olan Uluslararası Montreal Protokolu'nun imzalanmasında kilit rol oynadı. Hatta Birleşmiş Milletler eski Genel Sekreteri Kofi Annan, 2003'te, Montreal Protokolu'nu ”şimdiye kadarki en başarılı uluslararası anlaşma” olarak nitelemişti. CFC kullanımının 197 ülkede yasaklanması sonrasında ozon tabakasının kendi kendini onarmada büyük ilerleme kaydettiği belirlendi.
Mega kentlerdeki hava kalitesine ilişkin çalışmalarıyla milyonlarca insanın hayat kalitesini yükselten Molina, eski Başkan Obama'nın 21 bilimadamının katılımıyla kurduğu Bilim ve Teknoloji Danışmanları Konseyi'nin üyelerinden biriydi.
Tony Hsieh
Kasım ayında Connecticut eyaletinde misafir olarak kaldığı evde çıkan yangın sonucu ağır yaralanan online perakende devi Zappos'un kurucusu ve eski CEO'su Tony Hsieh, 46 yaşında öldü. Teknoloji dünyasının yıldızlarından biri olarak kabul edilen girişimci Hsieh, Las Vegas'ta kurduğu, 2009'da 1 milyar 200 milyon dolara Amazon'a sattığı, ancak geçen yıla kadar yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü Zappos'u dünyanın en başarılı online perakende firmalarından biri haline getirmişti. Tayvanlı göçmen bir ailenin oğlu olan Harvard Üniversitesi mezunu Hsieh, Las Vegas'ın kent merkezini kumarhanelerin, alışveriş merkezlerinin ve büyük otellerin bulunduğu “The Strip” olarak bilinen bölge dışında da geliştirmek için çok çalıştı.
Wall Street Journal gazetesi, ölümünden sonra yayınladığı ayrıntılı özel haberinde, Hsieh'in özellikle Corona pandemisinin zorunlu hale getirdiği sosyal tecrit uygulamaları nedeniyle depresyona sürüklendiğini, hatta yalnızlıkla başa çıkmak için yoğun alkol ve uyuşturucu kullanımına yöneldiğini yazdı. Gazeteye göre açlık ve oksijensizliğin kendi bedeni üzerinde yaratacağı etkileri bir saplantı haline getiren Hsieh'in alevler ve yangınlara karşı hayatı boyunca beslediği merak ve tutku ise son dönemde giderek yoğunlaşmıştı.