Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Salı günü Ortadoğu’daki gelişmeleri ele almak üzere toplandı. Konseyin sabahki oturumunda Ürdün sınırındaki Rukban kampında yaşayan 41 bin sivilin durumu görüşüldü.
Birleşmiş Milletler İnsanı Yardımlardan Sorumlu Koordinatörü Mark Lowcock adına Güvenlik Konseyi’ne bu bölgede yapılan çalışmalar sonrasında elde edilen verileri sunan Reena Ghalani kamptaki zorlu koşullara dikkat çekti.
“İç savaştan kaçan 41 bin sivil, Ürdün'e sığınmak için geldikleri çöl bölgesindeki kampta, soğuk hava, gıda ve ilaç eksikliği nedeniyle zor günler geçiriyor,” diyen Ghalani, 16 Şubat’ta bölgeye gönderilen ve BM ile Suriye Kızılay’ının birlikte dağıttığı insani yardımın şu ana kadar gönderilen en kapsamlı yardım olduğunu vurguladı ama yeterli olmadığının altını çizdi.
Ghalani, Deyrizor’da hala aktif olan İŞİD’den kaçmaya çalışan binlerce sivilin Türkiye sınırına sığındığını ve bu kişilerin sayısının da artmasından endişe ettiklerini vurguladı.
Ghalani, sunduğu raporda ayrıca Suriye’de 2 milyon 700 bin sivilin insanı yardıma ihtiyacı olduğunu, çocuk nüfusunun %40’ının okula gitmediğini, 2 milyon kişinin içme suyuna ulaşamadığını ve her ay 1 milyon 700 bin Suriyeli’nin yardıma ulaşmak için Türkiye sınırına gittiğini belirtti.
Ghalani ayrıca 2018 yılında 5 milyar dolara ulaşan yardımı veren ve mültecileri kabul eden ülkelere de teşekkür etti.
Toplantıda söz olan ABD’nin Daimi Büyükelçiliği’nin vekaleten yürüten Jonathan Cohen ise 16 Şubat’ta gönderilen konvoyun sadece bir ay yetecek yardım taşıdığını belirtti; Şam rejiminden ve Rusya’dan Mart ayında Rukban’a bir insanı yardım konvoyuna geçiş izni vermelerini istedi. Cohen, BM güçlerinden de kamptaki durumun iyileştirilmesi, insanı yardım girişlerine izin verilmesi ve herhangi bir tahliyenin isteğe bağlı ve güvenli biçimde yapılması için destek beklediklerini, Esat rejimini insanı yardım geçişlerine izin vermediği için kınadıklarını da ekledi.
“Bir ülkede siviller yönetimden hayatlarını sürdürecek gerekli hizmetleri alamaz ve hatta dışarıdan gelen insanı yardımdan da umudu keserse, mülteci kamplarını bırakıp evlerine dönmelerini bekleyemezsiniz,” diyen Cohen ayrıca bu durumu fırsat bilen İŞİD güçlerinin de Fırat’ın orta kesimine doğru ilerlemesinden endişe ettiklerini ekledi.
Cohen konuşmasında ayrıca Türkiye sınırında gerilimin artmasındna da endişe duyduklarını, ve bir “NATO üyesi olan Türkiye’nin sınır güvenliğinin sağlanması gerektiğini,” de sözlerine ekledi.
Rusya Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzya ise Rusya’nın yardımı sayesinde kamplarda yaşayan 300 bin kişinin evlerine dönebildiğini, 12 güvenlik kapısı kurulduğunu, sivillerin evlerine dönebilmeleri için çalıştıklarını belirtti ve Şam rejiminin bir çok bölgede hayatı normale döndürecek adımları attığını ekledi. “Suriyelileri düşünenler gerçekleri konuşmalı. Rukban kampının %90’ı evlerine, %80’i Suriye’nin kontrol ettiği bölgelere dönmek istiyorlar, biz boşuna yardım konvoyları göndermekle uğraşmak yerine sivillerin kamptan ayrılıp evlerine dönmelerine fırsat verilmesini istiyoruz,” şeklinde konuştu.
Ancak bölgedeki BM araştırmasına göre Esat rejiminin "iyi muamele" konusunda güvence vermediği siviller, Rusya'nın tahliye girişimine karşı çıkararak rejim bölgesine dönmek istemiyor.