HUNTINGTON BEACH, CA —
Sörfçüler sabahın ilk dalgalarını yakalamak için erkenden kumsala varıyor.
Lise öğretmeni Matt Grayson neredeyse her gün sörf yapıyor: “Bu, her şeyden uzaklaşma hissi. Su sizi tüm sorunlarınızdan uzağa taşır.”
Huntington Plajı’ndan neredeyse yüz yıldır sörf yapılıyor. Ancak spor gerçek anlamda 1950lerde popüler hale gelmiş ve müziğin ve filmlerin etkisiyle büyümeye devam etmiş. 1959 yılının, bir romandan uyarlanan Gidget filmi buna bir örnek.
Uluslararası Sörf Müzesi, ağır tahtalar kullanan Hawaiili George Freeth ve Duke Kahanamoku’dan bugünün hızlı ve hafif sörf tahtaları kullanan yetenekli sörfçülerine kadar sporun tüm tarihini içeriyor. Avustralyalı Pete Townend, 1976 yılında dünya profesyonel sörf şampiyonu olmuştu.
Townend artık ödüllerin arttığını ve reklamların önem kazandığını söylüyor: “Birçok genç sörfçü yılda bir milyon dolar kazanıyor. Bu etrafınızda güzel kızlar varken mükemmel dalgaların üzerinde sörf yapmak için hiç de fena para sayılmaz değil mi?”
Geçtiğimiz ay Huntington Plajı’nda yapılan Amerika Açık Sörf yarışması Japonya’dan Brezilya’ya kadar birçok ülkeden sörfçüyü biraraya getirdi.
Basın sözcüsü Jennifer Lau sörfün artık uluslararası bir spor olduğunu söylüyor: “Sörf çekici bir şey ve ruhani bir yönü var. İçinizde bizim ‘köz’ dediğimiz duygu ya vardır ya da yoktur. Bizi hayatta tutan bu his.”
Lau “köz” dediklerinin güzel bir dalga yakaladıklarında hissettikleri duygu olduğunu söylüyor.
Deneyimli sörfçü Josh Harrison sörfün doğayla içi içe olmanın en iyi yolu olduğunu söylüyor: “Dünyanın enerjisine bağlanıyorsunuz. Rüzgardan, gelgitten ve uzaktaki fırtınalardan etkileniyorsunuz ve tüm bu enerji bu güneşli yerde size ulaşıyor.”
Harrison doğan her günün ve her dalganın yeni bir heyecan olduğunun söylüyor.
Lise öğretmeni Matt Grayson neredeyse her gün sörf yapıyor: “Bu, her şeyden uzaklaşma hissi. Su sizi tüm sorunlarınızdan uzağa taşır.”
Huntington Plajı’ndan neredeyse yüz yıldır sörf yapılıyor. Ancak spor gerçek anlamda 1950lerde popüler hale gelmiş ve müziğin ve filmlerin etkisiyle büyümeye devam etmiş. 1959 yılının, bir romandan uyarlanan Gidget filmi buna bir örnek.
Uluslararası Sörf Müzesi, ağır tahtalar kullanan Hawaiili George Freeth ve Duke Kahanamoku’dan bugünün hızlı ve hafif sörf tahtaları kullanan yetenekli sörfçülerine kadar sporun tüm tarihini içeriyor. Avustralyalı Pete Townend, 1976 yılında dünya profesyonel sörf şampiyonu olmuştu.
Townend artık ödüllerin arttığını ve reklamların önem kazandığını söylüyor: “Birçok genç sörfçü yılda bir milyon dolar kazanıyor. Bu etrafınızda güzel kızlar varken mükemmel dalgaların üzerinde sörf yapmak için hiç de fena para sayılmaz değil mi?”
Geçtiğimiz ay Huntington Plajı’nda yapılan Amerika Açık Sörf yarışması Japonya’dan Brezilya’ya kadar birçok ülkeden sörfçüyü biraraya getirdi.
Basın sözcüsü Jennifer Lau sörfün artık uluslararası bir spor olduğunu söylüyor: “Sörf çekici bir şey ve ruhani bir yönü var. İçinizde bizim ‘köz’ dediğimiz duygu ya vardır ya da yoktur. Bizi hayatta tutan bu his.”
Lau “köz” dediklerinin güzel bir dalga yakaladıklarında hissettikleri duygu olduğunu söylüyor.
Deneyimli sörfçü Josh Harrison sörfün doğayla içi içe olmanın en iyi yolu olduğunu söylüyor: “Dünyanın enerjisine bağlanıyorsunuz. Rüzgardan, gelgitten ve uzaktaki fırtınalardan etkileniyorsunuz ve tüm bu enerji bu güneşli yerde size ulaşıyor.”
Harrison doğan her günün ve her dalganın yeni bir heyecan olduğunun söylüyor.