Erişilebilirlik

Can Dündar ve Erdem Gül Serbest Bırakıldı


Can Dündar ve Erdem Gül, Silivri Cezaevi dışında coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı.
Can Dündar ve Erdem Gül, Silivri Cezaevi dışında coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı.

Anayasa Mahkemesi'nin haklarında hüküm olmaksızın cezaevinde tutulmalarının insan hakları ihlali olduğuna karar vermesinin ardından Cumhuriyet gazetesi editörleri Can Dündar ve Erdem Gül sabaha karşı saat 3’ten sonra tutuklu bulundukları Silivri Cezaevi'nden salıverildi.

Dündar: 'Tahliyemiz Cumhurbaşkanı'na doğum günü hediyesi'

Coşkulu bir kalabalık, aileleri, yakınları, meslektaşları ve milletvekilleri tarafından karşılanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, kısa birer açıklama yaptı. Gecenin geç saatlerine kadar bekleyen kalabalıktan özür dileyen Can Dündar, tahliyesinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ‘doğum günü armağanı’ olduğunu söyledi.

Dündar tahliyesinin ardından şu kısa açıklamayı yaptı:

“Galiba bizi bekletenlerin asıl niyeti günün 25'inden 26'sına dönmesiydi. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğum günü biliyorsunuz. Kendisinin buradan 'doğum gününü kutluyoruz' ve böyle bir tahliye kararıyla kutlamaktan dolayı da çok mutluyuz. Biz evlilik yıldönümümüzü kutluyorduk biliyorsunuz, bizi içeri attırmıştı, diyelim. Biz de yaş gününde tahliye olarak kendisine bir doğum günü armağanı vermek istedik.”

lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:08:28 0:00

‘Saray’a tabi olmayan bir yargı kurumu, Saray’a tabi olmayan medyanın önünü açacak karar verdi’

Dündar’ın sözleri “Gün gelecek, devran dönecek, AKP hesap verecek” sözleriyle kesildi:

“Çok tarihi bir karar olduğunu düşünüyoruz Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü kararı sadece bizim değil, tüm meslektaşlarımızın basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün önünü açmıştır. Hakikaten, Saray'a tabi olmayan bir yargı kurumu, saraya tabi olmayan bir medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi. Bizim ödediğimiz bedel, Türkiye'de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. Üç ay yattık. Bundan şikayet edecek değiliz. Bu kadar içerde yatan gazeteci, bu kadar bedelini ödemiş insanlar varken. Bakın cebimdeki mendil, Abdi İpekçi'den gelen mendil. Kızının gönderdiği mendil. Bu meslek, bu haberleri yayınlayabilmek, basın özgürlüğü adına ölüm bedelleri ödedi. Onun için bizimki onun yanında bir hiç, ama dünyaya ses verebildik. Direndik. Sizler sayesinde dik durduk. Sonuç aldık ve gördüğünüz gibi, bize her türlü iftiraya, her türlü tehdide rağmen bugün karşınızda o haberleri savunabilecek noktaya geldik.”

'Küçücük çadır, koskoca bir sarayı dize getirdi'

Konuşmasına kendilerine cezaevinde kaldıkları üç ay boyunca destek verenlere teşekkür eden Dündar konuşmasına şöyle devam etti:

“Öncelikle burada o küçücük çadırdan umut aşılayan, umut nöbetçilerimize teşekkür etmek istiyoruz. Küçücük bir çadırın koskoca bir sarayı dize getirebileceğini gördük burada ve onunla gurur duyuyoruz. Gazetemiz arkamızda durdu. Gazetedeki arkadaşlarımıza, avukatlarımıza teşekkür ediyoruz. Vekiller bizi hiç yalnız bırakmadı. Onlara teşekkür ediyoruz. Sizlere ilginizden dolayı teşekkür ediyoruz. En önemlisi ailelerimiz hep yanımızda oldular. Eşlerimiz, çocuklarımız, annelerimiz hep koşturdular bizler için. Onlara teşekkür borçluyuz. Ceza İnfaz Kurumu çalışanları çok iyi davrandılar bize. Onlara teşekkür ediyoruz. Jandarma keza, çok iyi davrandı. Herkesten çok yakın ilgi gördük.”

'Arkamdaki toplama kampı müze olana kadar'

Haksız yere hapiste tutulmalarına rağmen öfkeye yenilmemeleri çağrısı yapan Cumhuriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Dündar, “İçeri girerken bir tek şey diliyordum. O bizi buraya tıkan nefret, kin, öfke bizim içimizde kalmasın, bizi zehirlemesin ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz, öfke duymuyoruz, ama mücadele etmeye çok kararlıyız. Eskisinden de yüksek bir sesle, kendimizi savunmaya devam edeceğiz. Henüz bitmedi. Biz tahliye olduk, ama biliyorsunuz, davamız devam edecek. Bu bir basın özgürlüğü davasıdır. Biz çıktık, ama 30'u aşkın meslektaşımız içerde. Biliyorum ki bu karar, onların da yolunu açacaktır. Onların mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar. Bu arkamda gördüğünüz toplama kampı müze olana kadar hepimiz insanlık adına, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü adına mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz” diye konuştu.

'İçeride gazeteci arkadaşlarımız var'

Can Dündar ve Erdem Gül’ün cezaevinde kaldıkları süre boyunca sakal bıraktıkları gözlenirken, Dündar salıverilme kararlarının cezaevindeki diğer gazeteciler için de örnek oluşturmasını diledi: “Biz çıkarken koridorda seslerini duyduk: 'İçerde gazeteci arkadaşlarımız var, bizi unutmayın' dediler. Sizlere selamlarını ilettiler. Diliyorum ki bu karar onların çıkışına da vesile olacaktır. Umut nöbeti devam etmeli: Türkiye'de bütün haksızlıklara, bütün hukuksuzluklara karşı biz gücümüzü göstermeliyiz. Bu birliktelik ve bu dayanışma Türkiye'nin önünü açacaktır. Türkiye'de yaratılmaya çalışılan bu kindarlık, bu kutuplaşma havasını dağıtacak şey, işte bu demokrasi-özgürlük rüzgarı olacaktır. Bunun iyi bir başlangıç olmasını diliyorum.”

Erdem Gül: 'Keşke olmasaydı'

Yaşanan duygusal anlara rağmen espriden de vazgeçmeyen Can Dündar, kendisiyle birlikte casusluk suçunda üç ay hapis yatan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e söz verirken, “Koğuş arkadaşım” diye tanıttı.

Erdem Gül de kısa konuşmasına “Ahmet Kaya hatırlatması” yaparak başladı: “'Keşke olmasaydı' hatırlıyorsunuz. Bu da bir 'keşke olmasaydı' hikayesi. Keşkeleri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi'ne sadece kişisel, kendimiz, Can'la ikimiz için değil, Türkiye'deki demokrasi, özgürlükler, özgürlüğün önündeki her türlü engellerin aşılması yolunda attığı hukuki adım için, Türkiye adına teşekkür etmemiz lazım. Ama 'keşke olmasaydı'yı burada bir daha söyleyelim: Keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani mevcut mahkeme bunu yapsaydı, Anayasa Mahkemesi'ne işi bırakmasaydı. O halde hukuk sistemiyle de ilgili daha Türkiye'de alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Basınla ilgili söylememiz gereken şeyler var, zaten Can söyledi. Biz çıkıyoruz, ama basınla ilgili, bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçeride arkadaşlarımız var. Onlarla ilgili mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor. Bunu çok öne koyarak, Türkiye'nin demokrasi tarihi, düşünce özgürlüğü tarihinde çok önemli bir olay olarak görmüyoruz. Asıl olan, tüm basının, Türkiye'de ifade özgürlüğünü isteyen her türlü özgürlüğü isteyen, buna bir de barışı istersek, kutuplaşmanın karşıtı olarak barışı eklersek, her türlü özgürlüğü ve barışı isteyen insanların birlikteliğidir. Bizi burada 92 gün moralimizi bozmadan, sadece yazdığımız haber nedeniyle ayakta tutan sizin varlığınızdır, gazeteciliğin varlığıdır, hukuka olan inançtır, bu da mücadele gerektiriyor.”

Erdem Gül ayrıca tutuklu olmalarına rağmen gazeteci kimliklerini bozmadıklarına dikkati çekerek, kendilerine yakın davranan infaz koruma memurlarının özlük haklarının düzeltilmesi çağrısında bulundu.

'Ankara'da yargıçlar varmış'

Cezaevinden çıktıktan sonra evlerine gitmeye karar veren ve gazeteye bugün uğrayacaklarını açıklayan Dündar, “Ankara'da yargıçlar varmış ve buna çok sevindik. Dilerim bütün Türkiye'de bu yargıçların bu kararından diğer yargıçlar da paylarını alırlar ve bugüne kadar verdikleri bu haksız kararlardan dolayı utanç duyarlar” diye konuştu.

'Yaptığımız haberin ne kadar önemli olduğu ortada'

Dündar son olarak tutuklanmalarına yol açan haberin ne kadar önemli olduğunu tüm Türkiye’nin gördüğünü söyleyerek şöyle devam etti: “Bölgede yaşananların Türkiye'yi nasıl bir felakete sürüklediğini gösterdi. Türkiye aklını başına devşirip bu bataklıktan uzak kalabilseydi, bunu da bugünkü tahliyemizin bir armağanı sayıyoruz. Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'nın Nusra'yla, Suriye'ye giriş konusunda söyledikleri itiraflar, aslında haberimizin neredeyse kanıtını teşkil etti. Bütün Türkiye olup biteni görüyor. O yüzden doğruyu yaptığımıza inanıyoruz ve doğru bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz.”

Anayasa Mahkemesi 'hak ihlaline' karar verdi

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 27 Kasım 2015'ten bu yana tutuklu olan Can Dündar ve Erdem Gül'ün başvurusunu dün karara bağlamıştı. Anayasa Mahkemesi, yaptığı yazılı açıklama ile haberleri dolayısıyla tutuklu yargılanmalarına hükmedilmiş gazeteciler Gül ve Dündar'ın yaptıkları bireysel başvuru hakkındaki kararını bildirdi. Açıklamada, Mahkeme'nin 3'e karşı 12 oyla aldığı kararda, ret oyu veren üyelerin Kadir Özkaya, Hicabi Dursun ve Rıdvan Güleç olduğu duyuruldu. Açıklamada, Can Dündar ve Erdem Gül'ün temel insan haklarının ihlal edildiği şöyle ifade edildi:

"Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 25 Şubat 2016 tarihinde Erdem Gül ve Can Dündar bireysel başvurusunda (B. No: 2015/18567), tutuklamanın hukuki olmadığı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği şikayetlerine ilişkin olarak başvurucuların Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ve ihlalin ortadan kaldırılması için kararın ilgili Mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir."

Anayasa Mahkemesi'nin kararı, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

Silivri'de karşılama için hazırlanıldı

Anayasa Mahkemesi'nin ‘hak ihlali' kararının ardından Dündar ve Gül'ün avukatları, tahliye talebinde bulunmak üzere Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne geldi. Bu gelişmeyle birlikte İstanbul Silivri F Tipi Cezaevi önünde de gazeteciler ve aileleri, Dündar ve Gül'ü karşılamak üzere toplandı.

Gazeteciler ne ile suçlanıyordu?

Can Dündar ve Erdem Gül, farklı tarihlerde Cumhuriyet Gazetesi'nde yayımlanan haberler nedeniyle "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme", "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme" ve "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama" suçlarından tutuklu yargılamıyordu.

Avukatları aracılığıyla tutuklanmalarının, "Basın ve kişi özgürlüğü ile güvenlik hakkını ihlal ettiği" iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuşlardı.

Muhalefet, AKP hükümetini işaret etti

Bu arada Anayasa Mahkemesi'nin kararı, TBMM Genel Kurulu'nda yasama çalışmaları devam ettiği sırada siyasetçiler tarafından da yorumlandı.

Kararı ilk kez CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Meclis'in gündemine taşıdı. Gök, "Anayasa Mahkemesi bugün (Dündar ve Gül’ün) tutuklanmalarıyla ilgili olarak hak ihlali kararı vermiştir. Dolayısıyla halkın da haber alma hakkının doğrudan engellendiği bu haksız tutuklamayla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu bu hak ihlali kararını memnuniyetle karşıladığımızı, bir ağır kusurun, Gül ve Dündar'la ilgili verilen haksız bir kararın 'Artık neresinden dönülürse kardır' şeklinde tezahür eden bu kararın ülkemizde ifade özgürlüğü açısından, demokrasi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu kararı alan Anayasa Mahkemesi üyelerini de kutluyorum" diye konuştu.

HDP Grup Başkanvekili İdris Balüken ise, basın özgürlüğü boyutu yanı sıra AKP Hükümeti açısından durumu değerlendirerek şunları söyledi:

"Dündar ve Gül'ün haksız bir şekilde tutuklanmaları, tecrit koşulları altında tutulmaları, cezaevlerinde haksız bir şekilde bekletilmeleri bütün ülke ve dünya kamuoyunun vicdanını kanatıyordu. Bu yönüyle Anayasa Mahkemesi'nin bu haksız karara karşı bir hak ihlali vardır tespitini yapması son derece önemlidir. Umarız ki bu karar MİT tırlarıyla ilgili haber yapan gazetecilerin değil o tırları çetelere gönderenlerin yargılanmasının da yolunu açar. AKP Hükümeti döneminde IŞİD, El Nusra, El Kaide çetelerine her türlü lojistik, askerî, ekonomik desteklerin verildiği artık bir sır değildir. Dolayısıyla yargılanması gereken fiil, bunlar ilgili gerçekleri dile getirenlerin yargılanması, bununla ilgili haberleri yapan gazetecilerin yargılanması değil, uluslararası sözleşmelere göre bu suçu işleyenlerin bir an önce yargı önüne çıkarılmasıdır. HDP olarak temennimiz ve takibimiz bu suçu işleyen AKP Hükümeti yetkililerinin bir an önce yargı önünde yargılanmalarıyla ilgili süreci takip etmektir."

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay da, "Türkiye'de yıllardan beri, uzun yıllardır habercilik ve doğru haber sorunu vardır. Türkiye'de devlet, siyaset ve medya aktörlerinin, yapısı itibarıyla topyekûn şapkasını önüne koyup değerlendirmesi gerekir. Sadece, kamu yönetimini ve devleti yönetenler açısından değil, medya yöneticileri açısından da objektiflik, doğru haber ve dürüstlük, toplumun gerçekten haber alma hakkına hizmet eden bir yapının hep birlikte oluşturulması gerekir. Ayrıca herkesin bildiği sır, sırrın ifşası olmaz. Elbette yargı sürecinin sonucunu tahmin edemeyiz fakat toplum vicdanında da bu söz konusu davaya konu olan haberle ilgili olarak da kamu vicdanında herhangi bir yerini bulması söz konusu değildir" dedi.

AKP de memnuniyet duydu

AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan ise, partisi bakımından şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bahse konu mahkeme kararını sevinçle karşıladığımızı ifade etmek istiyorum ancak hepinizin bildiği gibi, mahkeme kararları üzerinden partimizin veya iktidarımızın itham edilmesini de doğru bulmuyorum. Geçen dönem arkadaşlarımıza büyük katkısıyla beraber adli kontrol gibi, tutuksuz yargılamaların esas olması gibi birçok prensibi beraber burada yasallaştırdık. Asıl olan tutuksuz yargılamaktır. Yerel mahkemelerin kararı da bizim açımızdan hukuka uygun bir karar olarak değerlendirilecektir, Anayasa Mahkemesi’ninki de öyle olacaktır. Dolayısıyla, bu yargının işidir, yargı kendi içerisindeki sürecinde usulü gözden geçirmiştir, bu kararı vermiştir. Ben, tekrar hayırlı olmasını ümit ediyorum."

ÇGD: 'Tutuklu diğer gazeteciler için örnek olmalı'

Meslek örgütleri de, Mahkeme'nin kararıyla birlikte Dündar ve Gül'ün özgürlüğüne kavuşması nedeniyle basın özgürlüğü mesajlarını paylaştı.

Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), Twitter hesabı aracılığıyla şu açıklamayı yaptı:

"Anayasa Mahkemesi'nin kararını, adaletin 92 gün gecikmeli tecellisi olarak memnuniyetle karşılıyoruz. ÇGD olarak Dündar ve Erdem Gül yalnız değildir diyoruz. Meslektaşlarımız Dündar ve Gül'ün özgürlüğü kararıyla artık yargı eliyle basın özgürlüğü ihlallerine son verilmesini diliyoruz. AYM'nin kararının tutuklu diğer tüm meslektaşlarımız açısından örnek olmasını diliyor ve ÇGD olarak dayanışma çağrımızı yineliyoruz."

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) da, "AYM, MİT tırları soruşturmasında gazeteciler Dündar ve Gül'e hak ihlali yapıldığına hükmetti. Mutluyuz tek bir tutuklu gazeteci kalmaya kadar mücadele devam" mesajını verdi.

  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG