20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü Güneydoğu’da tablo yine karamsar. İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı rapora göre son 10 yılda bölgede 228 çocuk değişik olaylarda hayatını kaybetti. Çocuk hakları alanında çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları Türkiye’nin çocuk hakları sözleşmesinde bazı maddelere koyduğu çekinceyi kaldırması çağrısı yaptı.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'yi onayladığı 20 Kasım 1989 tarihi, 32 yıldır "Dünya Çocuk Hakları Günü" olarak kutlanıyor. Sözleşme 196 ülke tarafından imzalandı. Türkiye 1990 yılında sözleşmeyi imzalasa da çocukların eğitim, ifade özgürlüğü, kendi kültürünü yaşatma ve kendi dilini özgürce kullanma haklarını içeren 17. 29. ve 30.maddelerine çekince koydu. Türkiye’de 1995 yılında yürürlüğe sözleşme yıllardır STK’lar tarafından tartışılıyor
Peki Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Türkiye ve Güneydoğu’da tablo nasıl? İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi tarafından 20 Kasım nedeniyle hazırlanan raporda son 10 yılda bölgede 228 çocuğun yaşamını yitirdiği belirtildi. Raporda yer alan bilgilere göre kolluk güçlerince açılan ateş sonucu 64, toplumsal gösterilerde kolluk güçlerince açılan ateş sonucu 9, toplumsal gösterilerde karşıt görüşler arasında çıkan çatışmalarda 3, bombalı saldırı sonucu 62, silahlı çatışma sonucu arada kalma sonucu 33, mayın serbest bırakılan patlayıcıların patlaması sonucu 39, zırhlı araç çarpması sonucu ise 18 kişi hayatını kaybetti.
Türkiye’nin sözleşmeye koyduğu çekincelerin beklenen yararın sağlanmasının önünde engel oluşturduğuna vurgu yapılan raporda, şu görüşlere yer verildi: “Türkiye tarafından konulan bu çekincelerin sözleşmenin ruhuna aykırı olduğu ve sözleşmeden beklenilen yararın sağlanması önünde engel oluşturduğu şüphesizdir. Nitekim, BM Çocuk Hakları Komitesi 2012 yılında, sözleşmeye konulan bu çekincelerin kaldırılması yönünde Türkiye’ye tavsiyede bulunmuştur. Uzun yıllara dayanan bir çalışmanın ürünü olan BM Çocuk Hakları Sözleşmesi imzacı devletlerin uygulama noktasında yeterli özeni göstermemesi nedeniyle çocukların şiddetten korunmalarına yetmemektedir. Özellikle Türkiye’de uzun yıllardır devam eden çatışmalı süreç boyunca çatışmanın tarafı olmayan çocukların yaşam hakları ihlal edilmiştir. “
Güneydoğu’da tablo karamsar
Sözleşmenin 33. yılındaki durumu VOA Türkçe’ye değerlendiren Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Mehmet Emin Gün, çocuk hakları ihlallerinin sürdüğüne savundu. Gün, pandemi süreciyle ihlallerin arttığına dikkat çekerek, “Pandemi sürecinde ani bir kararla okullarda yüz yüze eğitime ara verildi. Eğitim planlanabilirdi, bu yapılmadı. Evlerinde internet, tablet, bilgisayar, telefon gibi imkanları olmayan çocuklar eğitimden tamamen uzak kaldı. Bunun, Türkiye'nin bir politika üretemediği, eğitimde fırsat eşitliği sağlamaya yönelik bir politikasının olmaması sonucu olduğunu söyleyebiliriz. Bazı işyerleri kapandı. Orada çalışan ebeveynlerin ekonomik durumu kötü etkilendi. Zaten pandemiden dolayı okula gitmeyen çocuklar çalışmaya başladı. Bu da çocuk işçiliğinin bir hayli artmasına neden oldu” dedi.
Cezaevlerinde yatan çocukların durumuna da dikkat çeken Gün, cezaevlerindeki çocuk sayısının bir hayli fazla olduğunu söyledi. Gün, “Cezaevindeki çocukların sağlık hakkına ulaşmada çektiği zorluklar, eğitim hakkından tamamen mahrum kalmaları, işkence, kötü muamele ve akran zorbalığına maruz kalmaları gibi çok ciddi hak ihlalleri var. Yani ülkede çocuk haklarının iyileştirilmesi için çalışmalar yapılması gerekirken aslında uzun süren çocuk yargılamaları, cezasızlık mekanizması politikası işletilmeye devam edilmektedir” şeklinde konuştu.
Son dönemlerde sık sık artan zırhlı araç kazalarına da vurgu yapan Gün, şunları söyledi: “Bölgede yaşadığımız en büyük sorunlardan biri zırhlı araçların çarpmaları sonucu yaşamını yitiren çocuklar. Neredeyse artık her yıl birkaç tane çocuğumuzun zırhlı araç çarpması sonucu yaşamını yitirdiğini görüyoruz ve bu olaylardaki cezasızlık maalesef devam ediyor.”
Çocuklara karşı cinsel istismarın da arttığını ifade eden Gün, Türkiye’nin, Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin kültürel haklar, anadilin öğrenilmesi ve eğitim dili olarak kullanılmasına dair hakları güvence altına alan 17. 29. ve 30. maddelerine koyduğu çekincelerin bir an önce kaldırması çağrısı yaptı.
“Sözleşmede belirtilen haklar hala uygulanabilir değil”
Çocuk hakları alanında çalışmalar yapan Göç ve İnsani Yardım Vakfı Başkanı Çiğdem Ertak, sözleşmede belirtilen ve çocuk hakları savunucularının vurguladı hakların hala uygulanabilir olmadığını savundu. VOA Türkçe’ye konuşan Ertak da, Gün gibi pandeminin hak ihlallerini arttırdığı görüşünde. Ertak, “Pandemi ile birlikte de derinleşen haksızlıklar, eşitsizlikler ve adaletsizliklerin çocuklar üzerinde yoğun ve bir kısmı belki de giderilemeyecek etkileri oldu. Türkiye’de ve bölgede çocuk hak ihlalleri, devletin etkin ve önlenebilir mekanizmalar kurmak ve işletmek, bütüncül ve kapsayıcı politikalar belirlemek konusundaki ilgisizliği nedeniyle gittikçe artıyor eşitsizlik ve adaletsizlik derinleşiyor” diye konuştu.
Çocuk haklarının ve çocuk dostu politikaların olmayışının etkilerinin altını çizen Ertak sözlerini şöyle tamamladı: “Sözleşmenin 32. yılını kutladığımız bu dönemde Türkiye’de hala çocuk yaşam hakkı ihlallerini, eğitimde fırsat eşitsizliğini ve etkisiyle eğitime erişim sorununu, artan çocuk işçiliğini ve cinayetlerini, cinsel istismar vakaları ve devletin bu ihlaller halindeki eksik ve olumsuz yaklaşım ve kararlarını, -burada İstanbul Sözleşmesi'ne de elbette vurgu yapmak gerekiyor- çocukların kendi anadilleri ile eğitim görme haklarını hala kullanamadıklarını, hapisteki çocukları, iklim krizi ve ekolojik ortamdan, doğadan yükselen kopuşu ve bunun olumsuz etkileri gibi pek çok hak ve ihlalleri konuşuyoruz. “
“19 yılda 787 çocuk öldü”
Çalışanların sağlığı ve iş güvenliğini takip ederek kamuoyuyla paylaşmak üzere kurulan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) de çocuk hakları konusunda bir rapor hazırladı. Rapora göre AKP’nin iktidar olduğu 2002-2021 arasında 787 çocuk işçinin hayatını kaybettiği açıklandı. TÜİK verilerine göre 720 bin çocuk işçinin bulunduğuna dikkat çekilen raporda, gerçek rakamların gizlendiği iddia edildi. Açıklamada, şu görüşlere yer verildi: "Çocuk işçiliğin azaldığına dayanak gösterilen istatistiklerde sayısı 1,5 milyonu bulan çırak, stajyer ve meslek eğitimi gören öğrenci olmak üzere çocuk işçiliğin ana gövdeleri eksik. Öte yandan çocuk işgücü anketleri, Türkiye’de mevsimsel olarak, çocuk işçiliğin en az olduğu Ekim ila Aralık aylarında yapılıyor, bu da çocuk işçiliğin gerçek boyutlarını gizliyor. Bunlar göz önüne alındığında, bugün Türkiye’de en az 2 milyon (yaz aylarında 4 milyon civarı) çocuk işçi olduğu görülmektedir."