Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun AKP Genel Başkanlığı dolayısıyla da hükümetten de ayrılması yönünde talimat vermesinin ardından Avrupa Birliği ile de ilişkileri koparma sinyali verdi. Davutoğlu’nun dünkü konuşmasındaki “Benim tercihim değil” ifadesiyle ayrılık kararını Erdoğan’ın isteğiyle verdiği kamuoyuna yansımıştı. Bunun yanı sıra Davutoğlu ve 64. Hükümet’in, “Vizesiz Avrupa” hedefiyle AB ile yakın ilişlerine yönelik Erdoğan’ın rahatsızlığı biliniyordu. Erdoğan, AB ile Geri Kabul Antlaşması’nın Eylül ayında yürürlüğe girmesinin planladığını anımsatarak, hükümetin vize serbestisini Haziran’a çekmesini başarı olarak görmediği yönünde ifadeler kullanmıştı. Davutoğlu’nun, başbakanlığındaki 64. Hükümet’in bir ay içerisinde sona ereceği ortaya çıkmışken; şimdi Erdoğan, aylardır iyileştirilmesine çalışılan AB ile ilişkilere kendi tavrını koydu.
Erdoğan, bugün İstanbul’da Eyüp Belediyesi’nin yeni binası açılışında kürsüdeydi. İslam dünyasına hitap ettiği gözlemlenen Erdoğan, Türkiye’nin gelecek günlere ilişkin dış politikasına nasıl bir yön verileceğiyle ilgili şu sözleriyle dikkat çekti: “Suriye’de 12 milyon insan mağdur edilmiş, 600 bine yakın masum katledilmişken, hiçbir Müslüman bu vebalden kendini ayrı tutamaz. Şu anda Bangladeş’te olanlara sessiz kalanlar da o vebalden kurtulamaz. Türkiye, dört bir yanından terör örgütlerinin ve onlara destek olan güçlerin doğrudan-dolaylı saldırısı altındayken, şu anda Avrupa Birliği vize için ‘Terörle Mücadele Yasası’nı değiştireceksiniz’ diyor. Siz önce Avrupa Parlamentosu’nun yanında çadır kuran teröristlere müsaade ederken bu zihniyetinizi niye değiştirmiyorsunuz? Teröristlere çadır kurdurtacaksın ve orada onlara imkân sağlayacaksın ve bunu demokrasi adına yaptığını söyleyeceksin…? Bize de ‘Vizeyi kaldıracağım, bunun şartı şunu değiştirmen’ diyeceksin. Kusura bakma. Hadi bakalım, biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git. Kiminle anlaşabiliyorsan onlarla da anlaş.”
Başbakan değişimi “yeni bir dinamizm”
Erdoğan, AKP’nin, 22 Mayıs’ta 2. Olağanüstü Kongre kararıyla Davutoğlu’nun ayrılışını da değerlendirdi. Erdoğan, “Sayın Başbakan’a yaklaşık 20 aydır Başbakanlık sürecinde vermiş olduğu kıymetli hizmetler için, şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Milletimiz bu ülke için tuğla üstüne tuğla koyan hiç kimseyi asla unutmaz. Sayın Başbakan’ın da hizmetleriyle milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahip olduğuna inanıyorum,” dedi.
Davutoğlu’na başdanışmanı olarak başladığı hizmet süreci için teşekkür ettiğini belirten Erdoğan, AKP’den ve genel başkanlık değişim sürecinden söz ederken “Biz” diye konuşması göze çarptı. Erdoğan, “Kardeşlerim, bu tür makamlar bir çeşit bayrak yarışıdır. Ben de başbakanlık bayrağını, Sayın Gül’den devralmıştım. Daha sonra dışişleri bakanımken başbakanlığa taşıdık ve milletimin beni cumhurbaşkanlığına seçmesinin ardından bu bayrağı Sayın Davutoğlu’na devrettik. Şimdi 22 Mayıs’taki kongrede seçilecek kişi Sayın Davutoğlu’ndan bu bayrağı devralacak ve hizmet yarışı bu şekilde sürüp gidecek. Önemli olan, sorumluluk üstlendiğimiz dönemdeki çalışmalarımızla hem milletimizin, hem de Rabbi’mizin huzurunda ibra olmamızdır. Bayrağı devralacak yeni arkadaşımıza da şimdiden başarılar diliyorum” diye konuştu.
AKP için “Biz” şeklindeki konuşmasıyla birlikte Anayasa’daki haliyle “tarafsız Cumhurbaşkanı” olmadığı yönündeki eleştirileri de yanıtlayan Erdoğan, partili kimliğini vurgulayarak, konuyu başkanlık sistemine getirdi. Erdoğan, AKP’nin 40 yıllık dava arkadaşlarıyla kurucu genel başkanı olduğu ve 12 yıl başbakanlığını yürüttüğü bir parti olduğu için yakın ilişkide olduğunu belirterek, özetle şu görüşlerini dile getirdi: “Niye rahatsız oluyorsunuz? Bundan daha doğal, daha tabii ne olabilir? Cumhurbaşkanı olmam demek, geçmişimle ve arkadaşlarımla tüm ilişkilerimi kesmem anlamına gelir mi? Tam tersine, ben bu kimliğimle Cumhurbaşkanlığı’na aday oldum ve milletimin yüzde 52’sinin teveccühüyle bu makama geldim. Her değişim beraberinde yeni bir heyecan, yeni bir dinamizm getirir. AK Parti Genel Başkanlığı ve Başkanlık’ta yaşanan değişimin de ülkemiz için böyle hayırlı bir havaya vesile olacağına inanıyorum. Milletimiz, 2007 Anayasa değişikliğiyle hukuki altyapısı hazırlanan, 10 Ağustos 2014 Seçimi ile de fiili adımı atılan bu yeni dönemin faydasını görmüştür. Bilhassa, 7 Haziran seçimleri ile 1 Kasım seçimleri arasındaki belirsizlik döneminin, güçlü Cumhurbaşkanlığı sayesinde krize meydan verilmeden geçirilmesi, milletimizin memnuniyetini daha da artırmıştır. Geldiğimiz noktadan geriye dönüş yoktur, bun artık herkes kabul etmek durumundadır. Yeni Anayasa’nın, diğer ihtiyaçlarla birlikte, milletimizin tercihi ve onayıyla girilen bu yeni yönetim tarzının kurumsallaştırılmasını da sağlayacak şekilde hazırlanacağına inanıyorum.”
“Şahsi meselem değil”
Erdoğan, “Yeni anayasa ve başkanlık meselesi, şahsi meselem değil” diyerek, yeni anayasa ve Başkanlık Sistemi’ni “acil ihtiyaç” olarak tanımladı. Dokunulmazlık konusunda Meclis Genel Kurulu’nda ve komisyonlarda yaşananları anımsatan Erdoğan’ın, TBMM çalışmalarındaki sert tartışmalar için “Başkanlık sisteminin olduğu bir ülkede bunları göremezsiniz” sözleri de dikkat çekti. Erdoğan, “Şimdi bunlar tabii Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi’ni terörize etmeye çalışıyorlar, ama bunlara milliyetperver, vatansever parlamenterler fırsat vermediler, fırsat vermeyecekler; ben buna inanıyorum. Yeni anayasa sadece bir kişiye, bir partiye, bir makama hizmet edecek değildir. Bu anayasa milletimizin tamamının anayasası olacaktır. Millete karşı sorumluluk hisseden herkesin bu sürece katılması gerekir. Aynı şekilde başkanlık sistemi bir kişiye veya bir defaya mahsus bir uygulama olmayacaktır. Nasıl parlamenter sistem tek partili olarak çeyrek asır, çok partili olarak da 70 yıl boyunca ülkeye damgasını vurmuşsa, başkanlık sistemi de milletimiz yeni bir sisteme ihtiyaç duyana kadar aynı işlevi görecektir. Başkanlık sistemi bizim için yeni değil, gelenekseldir,” dedi.
Başkanlık sistemi için referandum kapıda mı?
Ayrıca, “Başkanlık sistemine geçtikten sonra milletimizin teveccühüyle bu göreve gelecek kişi Türkiye’nin birinci başkanı olarak görevine başlayacak. Bu değişimden korkmaya gerek yok,” diyen Erdoğan, rejim değişikliğini en kısa zamanda hayata geçirmek istediğini de açıkça ortaya koydu. Erdoğan, “Güçlü olmak için de sürekli krizlere yol açan mevcut sistem yerine istikrarın ve güvenin garantisi olan başkanlık sistemini bir an önce milletimizin onayına sunmamız gerekiyor. Daha iyi bir önerisi, teklifi, görüşü olan varsa buyursun ortaya koysun, hep birlikte tartışalım, hepsinden de istifade ederiz. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil üzümü yemektir. Böyle bir hazırlığı olmayanlara da diyoruz ki, gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz,” diye konuştu.
AB ne demişti?
Bu arada Erdoğan’ın, AB’ye restine gerekçe gösterdiği konu, vize serbestliği için Türkiye’den yerine getirmesi talep edilen 72 kriter. Türkiye, Davutoğlu’nun vize muafiyetinin Haziran ayında uygulamaya geçmesi yönündeki hedefi çerçevesinde 72 kriterden 67’sini kısa sürede tamamlamıştı. AB Komisyonu da, Pazartesi günü açıkladığı tavsiye kararıyla Türkiye’nin yerine getirmesi gerekli 5 kriter kaldığını duyurmuştu. O kriterlerden birisi de Türkiye’deki yasal mevzuatta “terör” tanımında değişiklik yapılmasını öngörüyor.