AKP kulislerine hakim olmasıyla tanınan gazeteci Abdülkadir Selvi’ye göre, halk ‘kirli ittifak’ ve ‘yeni kurtuluş savaşı’ söylemine ikna olmadı ve siyasete ‘koalisyon’ mesajı verdi. Selvi, eğer birinci parti olan AKP hükümet kuramazsa CHP’nin Cumhurbaşkanlığı’na çağırılacağını da düşünüyor ve ‘Erdoğan adına konuşmam söz konusu değil. Ama demokratik teamülleri uygulayacağını düşünüyorum’ diyor.
AKP çizgisine yakın siyasi yaklaşıma sahip Yeni Şafak Gazetesi’nde olmasına karşın medyada ‘eleştirel bakışı’ olduğu belirtilen isimlerden biri Abdülkadir Selvi. Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Selvi, dün gece sandık sonuçları önemli ölçüde kesinleşmiştiğinde Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtladı.
Türkiye’nin 8 Haziran’a nasıl bir siyasi atmosferde uyandığını ve halkın seçimde verdiği mesajları konuştuğumuz Selvi, erken seçim ihtimali yerine TBMM’de olma hakkını edinmiş 4 siyasi parti arasında ‘koalisyon hükümeti’ uzlaşması sağlanabileceği yönünde iyimser göründü.
‘İktidara yakın gazeteyiz ama mesleki körlüğe düşmedim’
Gazeteci Abdülkadir Selvi’nin Amerika’nın Sesi ile yaptığı söyleşi şöyle:
VOA: Yeni Şafak’ta yazı yazıyorsunuz ve Ankara Temsilcisi’siniz. Gazeteniz, 7 Haziran’a kadar iktidardaki parti AKP’ya yakın olmasıyla biliniyor. Ama son dönemde sizin iktidar partisini uyaran nitelikte diyebileceğimiz yazılarınız oldu. Sonuçlara baktığınızda, uyarılarım haklı çıktı diyor musunuz?
Selvi: Bunu söylemek istemem. Biz gazeteciler olarak görevimiz kamuoyu nabzını doğru tutmaya çalışmaktır. Ben sadece görevimi yapmaya çalıştım. Demek ki biraz da nabız tutabiliyorum. Evet biz iktidara yakın bir gazeteyiz. İktidara yakın olmanın verdiği mesleki körlük, sık başımıza gelen bir durumdur. Ama mesleki körlüğe düşmeden halkımızın nabzını, meydanların nabzını tutabildiğimi düşünüyorum. Keşke o zaman daha fazla kulak verilseydi daha yararlı olurdu Ama önemli olan milli irade böyle tecelli etti.
VOA: Seçim sürecini Türkiye gergin geçirdi. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘kirli ittifak’ tezini ortaya attı. Bu ‘kirli ittifak’ tezinde terör örgütleri yanı sıra T.C. yasaları uyarınca kurulmuş CHP, MHP ve HDP’yi de dahil etti. Şimdi bu partiler kısmen oy oranları artışıyla Meclis’e girdi. Erdoğan’ın ileri sürdüğü ‘kirli ittifak’ tezini ve seçim sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Selvi: Seçim ortamlarının kendilerine has havası oluyor. Meslek hayatımda 31 yıl boyunca yasaklı olduğu dönemde, sonraki seçim süreçlerinde de Süleyman Demirel’i, Turgut Özal’ı, Tansu Çiller’i, Mesut Yılmaz’ı ve Erdoğan’ı da izledim. Her zaman seçim sürecinde söylenenler realist olmaz. Biraz seçim ortamına göre, konuşulabilir. Ama seçimlerde, halkımız AK Parti’ye olan güvenini, onu birinci parti yapmakla gösterdi. Ama AK Parti’ye güçlü bir iktidarı, hele anayasayı tek başına değiştirip bir başkanlık sistemi getirecek yetkiyi vermedi. Ana muhalefet partisini ise, muhalefette kalmakla kısmen cezalandırdı. Hem HDP hem MHP’ye ise destek verdi. Özellikle HDP’ye barajı aştırmak suretiyle ‘Sen Türkiye’yi yönetebilirsin yeter ki sen silahlı mücadeleyi bırak, silahsız ve siyasi mücadele yaptığın konusunda samimi ol. Ben sana karşı peşin hükümlü değilim’ cevabını verdi. Bu kirli ittifak, kurtuluş savaşı gibi nitelendirmeleri de seçimlerin havasından olduğunu düşünüyorum, belli ki halkımız da ikna olmamış, olsaydı farklı cevap verirdi.
Başkanlık Sistemi mesajı Erdoğan’a mı?
VOA: Cumhurbaşkanı, tarafsız olmadığı noktasından eleştiriliyor. Sizce halk sandıkta Erdoğan’a nasıl bir mesaj verdi?
Selvi: Bu tabii Cumhurbaşkanlığı Seçimi değildi. Recep Tayyip Erdoğan ile rakipleri arasındaki bir seçim değildi. Ama her seçimden herkes için partiler için kamuoyu için bir mesaj vardır. (Halk) En azından 400 milletvekili vermek suretiyle AK Parti’ye Başkanlık Sistemi’ni getirebilecek yetkiyi vermedi. Ama ‘Cumhurbaşkanı seçimi kaybetti’ gibi bir yaklaşım, doğru olmaz. Çünkü bu seçim, Cumhurbaşkanlığı Seçimi değil. Bu seçimden belediye başkanı da seçimi kaybetti desek doğru olur mu, olmaz. Ama her seçimin millete verdiği, sorusuna cevap aramak isteyenlere verdiği bir mesaj da vardır.
‘Halk Türkiyelileşme elini karşılıksız bırakmadı’
VOA: HDP’nin barajı geçecek oy oranı yakaladı. HDP’nin barajı geçmesi ve 8 Haziran’dan itibaren Kürt Sorunu’nun geleceği konusunda ne düşünüyorsunuz?
Selvi: Ben umutluyum. HDP, barajı kılpayı da aşmadı, rahat bir oranla aştı. Türk halkı, Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde uzatılan Türkiyelileşme elini karşılıksız bırakmamıştı. Bu kez de ‘Türkiyelileşme konusunda samimi davranırsan, silahsız demokratik bir mücadeleyi ve Türkiye’yi yönetmeyi talip olma siyasetini sürdürürsen ben sana karşı peşin hükümlü değilim’ dedi ve güçlü bir destek verdi. HDP bu mesajı iyi değerlendirir ve artık biz Kandil’i değil HDP’yi muhatap olarak görebilirsek, Türkiye açısından Kürt Sorunu’nun çözümü açısından da önemli bir ivme yakalayabiliriz. Ama HDP kendisine verilen bu rolü yeniden Kandil’e kaptırırsa, hiç bir seçim başarısı kalıcı değildir. Halkımız ilk seçimde bunun da hemen hesabını görür.
‘Koalisyon hükümeti sinyali alıyorum’
VOA: Erken seçim veya azınlık hükümeti senaryoları gündemde. Sizin görüşünüz nedir?
Selvi: Zor bir tablo ortaya çıktı. Hem her parti anahtar konumunda hem de her parti birbirine muhtaç. Seçimlerde müthiş bir kavga verildi. Ama halkımız dedi ki ‘Siz bu Türkiye’nin partilerisiniz. Biriniz diğerine muhtaç olmadan ne seçime gidebilirsiniz ne de hükümet kurabilirsiniz. Bunu görmek gerekiyor. Hiçbirisinin işi kolay değil. Evet, eğer bir hükümet kurulamazsa Cumhurbaşkanı’nın 45 gün içerisinde Türkiye’yi seçimlere götürme yetkisi var. O nedenle ben Türkiye’nin geçmişte olduğu gibi kaosa sürükleneceğini zannetmiyorum. Ama bu zor tablodan çıkarılacak olan hükümet formülünün kendisine göre artıları, eksileri ve zorlukları olacak. Artık Türkiye’de zor bir dönem başlıyor. Türkiye rahat yönetilen bir ülke olmaktan çıkıyor. Ben bir koalisyon hükümeti modelinin bir üst akıl tarafından deneneceğini düşünüyorum. O yönde sinyaller alıyorum.
‘Erdoğan’ın demokratik teamülleri uygulayacağını düşünüyorum’
VOA: Tabii kritik bir makam var, Cumhurbaşkanlığı. Erdoğan, Cumhurbaşkanı olduğundan bu yana Cumhurbaşkanlığı’na gitmediler dahi. Abdullah Gül ise, onları bir masada toplayabilmişti geçmişte. Erdoğan’ın rolü ne olur sizce?
Selvi: Burada önce Sayın Başbakan’ın istifasını sunması gerekiyor Cumhurbaşkanı’na. Ardından Cumhurbaşkanı, birinci parti lideri olması nedeniyle Davutoğlu’nu hükümeti kurmasıyla görevlendirecek. O kuramadığı takdirde ikinci parti, teamüller gereği ikinci parti liderini görevlendirecek. Ama biz geçmişte Yalım Erez formülünde görmüştür ama bizim geleneğimiz böyle. Yine geçmişte çok sert eleştiriler yapmıştı Çankaya’ya Süleyman Demirel’e sormuştuk, Turgut Özal’dan hükümeti kurma görevini aldığı zaman, demişti ki ‘Devletin tepesinde küslük olmaz’ demişti. Zannediyorum, hükümet olma görevini alacak siyasi parti lideri, devletin tepesinde küslük olmaz, milletin verdiği görevi yerine getirecek, o olgunluğu gösterecek diye bekliyorum.
VOA: Erdoğan, geleneğe uyar mı? Çünkü hep yıkan bir lider profili çizdi?
Selvi: Erdoğan adına konuşmam söz konusu değil. Ama şimdiye değin demokratik teamülleri uygulayacağını düşünüyorum, ben kendi adıma.