Birçok Ferguson sakini gibi Meldon Moffitt, susturulamayacağını söylüyor: “Her gün, gün boyunca burada olacağız.”
Polis gözetimi altında da olsa, Meldon ve diğer göstericiler Michael Brown için adalet arıyor.
Silahsız olan Brown’un, beyaz bir polis memuru tarafından öldürülmesi şiddetli protestolara ve yağmacılığa neden oldu.
Halk, şiddet olaylarına sona erip, adaletin yerini bulmasını istiyor:
“Hep birlikte ayaklanıyoruz. Burası benim mahallem ve ben de protestocuları destekliyorum.”
Brown’un vurulduğu sokak, Amerika’daki ırk, sınıf ve adalet tartışmasının merkezi haline gelmiş durumda.
Yaşanan gerginlik nedeniyle çevreye verilen zarar ortada. Bölge destekçi ve sempatizanların akınına uğramış durumda.
Polis ve yerel halk birbirlerine olan güveni tazeleyip, kızgınlığı gidermeye çalışıyor.
Craig Bass: “Hiçbir nedeni yokken trafikte durduruldum ve kötü muamele gördüm. Bir siyah Amerikalı olarak söylüyorum, her şeyin bir yolu yordamı vardır. Sorun, etrafı yakıp yıkmakla çözülmez.”
Polis, protestonun provokatörler nedeniyle şiddete dönüştüğünü söylüyor; protestocu Weston Suber bunu doğruluyor:
“Arkamdaki biri mikrofonla ‘devrim’ diye bağırıp, ‘hadi yürüyün’ diyordu. Sanki bizim polisle çatışmamızı istiyordu.”
Uluslararası Af Örgütü gözlemcileri, polisi orantısız güç kullanmakla ve olay çıkarmayan göstericilerin protesto hakkını ihlal etmekle suçluyor.
Jamine Heiss: “Polisin kendisini koruma hakkı olduğunu biliyoruz ancak bunun orantılı olması gerektiği görüşündeyiz. Birkaç kişinin yaptıkları, halkın haklarının ihlal edilmesine neden olmamalı.”
Meldon Moffitt, olay çıkarmadığı halde polisler tarafından hedef alındığını söylüyor:
“Bizi kızdıran polisler, buraya şok tabancalarıyla, tüfekleriyle gelip, bizi hedef alıyorlar. Zarar vermeden protesto etmemize rağmen bizi dağıtmaya çalışıyorlar.”
Polis, halkı ve işyerlerini koruduğunu savunurken, Meldon Moffitt de sadece adaletin yerini bulmasını istediğini söylüyor.