Bugün 1963’de Soğuk Savaş devam ederken dönemin ABD Başkanı John F. Kennedy’nin Batı Berlin’deki Schöneberg Belediyesi’nin balkonundan yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının 60. yıldönümü.
Almanya’nın başkentinde törenlerle anılan konuşma siyaset literatüründe "balkon konuşmaları" olarak bilinen konuşmaların da en önemlilerinden biri olarak biliniyor.
1961 yılında o zamanki komünist Doğu Alman yönetiminin 13 Ağustos’ta Berlin’i ortasından bölerek yaptığı 46 km uzunluğundaki "Utanç Duvarı" ve Küba’daki devrim sonrasında ABD ile Sovyetler arasında yaşanan uluslararası krizin doruk noktasında Berlin’i ziyaret eden Kennedy, konuşmasında "Ben bir Berlinli’yim" diyerek Sovyetler’e gözdağı verdi ve birçok tarihçiye göre Soğuk Savaş’ın sıcak bir çatışmaya dönüşmesini engelledi.
John F. Kennedy’in Batı Berlin’i ziyareti, siyasal ve askeri anlamda dünyanın en büyük ve en tehdit edici gerginliği olarak tanımlanabilecek Soğuk Savaş günlerinde Avrupa’daki müttefikleri ile dayanışma göstermek, gerektiğinde onlara askeri olarak da destek vereceklerini vurgulamak için 1963 Haziran ayının son haftasında toplam beş Batı Avrupa ülkesine yaptığı ziyaretlerin ilk durağıydı.
Kennedy 2. Dünya Savaşı’nda ABD’nin savaştığı ve yenilgisine büyük katkıda bulunduğu Almanya’nın doğusunda ve Sovyetler’in ablukası altında bulunan Batı Berlin’de uluslararası camiaya Washington’un tavrı konusunda çok kararlı bir mesaj vermeyi hedefliyordu.
Berlin Duvarı İkinci Dünya Savaşı sonrasında Doğu-Batı ihtilafının ve Avrupa’nın bölünmüşlüğün en belirgin simgesi olmuştu. Sovyetler Birliği güçlü ordusu ile Batı Berlin'i tehdit ediyor ve Amerikalı askerlerin terkettiği bir şehir olması gerektiğini dile getiriyordu. Sovyet lideri Nikita Kruşçev Berlin üzerindeki haklarını Doğu Almanya'ya devredeceğini söylüyordu. Kennedy Berlin’de yapacağı konuşmayla bu tehditlere bir nokta koymayı, Sovyetler’in herhangi bir askeri girişimini kendi ülkesine yapılmış olarak göreceğini söylemeyi hedefliyordu.
Berlin’e gelmeden Washington’da kurmaylarıyla konuşmasını hazırlayan Başkan Kennedy, belgelere göre hazırlanan konuşmaya kendi el yazısı ile tarihe geçen "Ben Berlinli’yim" cümlesini de ekledi ve metinde bu cümlenin altını kırmızı kalemle çizdi.
26 Haziran Çarşamba günü uçakla o zamanki Tempelhof Havalimanı’na inen Başkan Kennedy, buradan yanındaki Berlin Belediye Başkanı Willy Brandt’la üstü açık arabaya binerek Batı Berlin’de onu görmek için kaldırımlarda bekleyen onbinlerin önünden geçerek hükümet binası olarak kullanılan Schöneberg ilçesinin belediye binasına ulaştı. Binanın önündeki devasa meydanda 400 bin kişi onun neler diyeceğini, hangi mesajı vereceğini merakla bekliyordu. Kennedy daha sonra Almanya başbakanı da olan Brandt’la odasına çekildi ve Washington’da kırmızı kalemle altını çizdiği Almanca cümleyi onunla birlikte tekrarlayarak bir kez daha doğru şekilde okumayı çalıştı.
Belediye Binası’nın balkonuna çıktığında yüzbinler Kennedy’i çılgınca alkışladı, sonra meydan sessizliğe büründü. Kennedy siyasi kariyerinin en duygusal ama bir o kadar da cesaret verici konuşmasının uzun bir bölümünü, özgürlük ve demokrasinin önemine ayırmıştı. Berlin Duvarı’nı Komünist sistemin yanlışlığının simgesi olarak tanımladıktan sonra, tarihe mal olan bölüme geldi: "Dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun bütün özgür insanlar Berlinli’dir. Ve o yüzden özgür bir insan olarak ifade ediyorum, ben bir Berlinliyim, Ich bin ein Berliner".
Kennedy "Ich bin ein Berliner"i mükemmele yakın telaffuz ederken, meydanda ve radyoları başında onu dinleyenlere moral ve umut oldu. Cümlesi Batı Berlin’deki yaşamın simgesine dönüşürken, ABD’nin 35. başkanı olan John F. Kennedy tarih yazan bu konuşmasından birkaç ay sonra 22 Kasım 1963’de Dallas’da bir suikasta kurban gitti.
1987 yılında ise dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan Berlin’i ziyaret etti. Batı ve Doğu Berlin’i ayıran duvar hattı üzerinde Brandenburg Kapısı önünde yaptığı konuşmasında, Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov’a "Mister Gorbaçov tear down this wall!" (Bay Gorbaçov, bu duvarı yıkın) çağrısında bulundu. Berlin Duvarı, 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşların Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından yıkılarak, tarih sahnesinden silindi.