WASHINGTON —
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçen Eylül’de Birleşmiş Milletler’de gülücükler dağıttı.
Dünya liderleriyle coşkulu el sıkışmalar, İran’ın tüm dünyanın görmesini istediği karelerdi.
Ancak bazı uzmanlara göre bu görüntüler, yüzeysel.
Amerika Maliye Bakanlığı’nın İran’daki terörist Cafer El Özbeki’yi El Kaide destekçisi olarak tanımlaması, bu görüşü kanıtlar nitelikte.
El Özbeki’nin örgütü, İran’dan Afganistan ve Pakistan’a büyük miktarda para aktarmakla suçlanıyor.
Amerikalı yetkililer, El Özbeki’nin örgütünün, El Kaide’nin İran biriminin başındaki Yasin El Suri’yle bağlantısı olduğunu söylüyor.
Örgütün işi, El Kaide militanlarını Suriye’ye sokmak.nİslam’ın iki rakip kolu Şii İran ve Sünni El Kaide’nin işbirliği yapması, kaygı uyandırıyor.
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’ üyesi Adam Schiff de kaygılı:
“İran ve El Kaide arasında zaman zaman anlamakta zorlandığımız bir ilişki görüyoruz. Bu ikilinin doğal olarak birbirlerine düşman olduğu düşünülebilir ancak Ortadoğu’daki terör dünyasında tuhaf ittifaklar da oluşabiliyor.”
El Kaide’ye bağlı örgütler İran’ı hedef almaya devam ediyor. İran’ın Lübnan’daki büyükelçiliğine geçen yılın sonunda düzenlenen saldırıda biri kültür ataşesi, 23 kişi ölmüştü.
Trita Parsi İran uzmanı: “İran ve El Kaide arasındaki düşmanlık, Amerika ve El Kaide arasındaki düşmanlıktan daha derin. Ancak İran, Ortadoğu’da sıkışmış durumda, bu nedenle kendini ve çıkarlarını korumak için bazen küçük ittikaflar oluşturma yoluna gidiyor.”
Ancak İran ve El Kaide’nin tarihçesi onlarca yıl öncesine dayanıyor.
11 Eylül 2001 terör saldırılarını inceleyen uzmanlar, 1990’lı yılların başında El Kaide ve İran ajanlarının Sudan’da yaptığı görüşmelere dikkati çekiyor.
Suudi Arabistan’da Amerikalılar’ın yaşadığı Hobar Kuleleri’ne 1996’da düzenlenen saldırılar ve İran’ın 11 Eylül teröristlerine geçiş verdiğini gösteren veriler de var.
11 Eylül Komisyonu üyesi ve eski CIA görevlisi Mike Hurley, Amerikalı istihbarat yetkililerini daha derin soruşturma yapmaya çağırıyor:
“Bu ilişkilerin derinlemesine incelendiğini sanmıyorum. Hükümetin bu konuda yenilgiye uğradığını düşünüyorum.”
Kanadalı yetkililer, bir süre önce 2013’te bir treni rayından çıkarma planını İran’daki El Kaide’ye bağlamış, İran suçlamaları reddetmişti.
Demokrasileri Savunma Vakfı’ndan Jonathan Schanzer, Amerika ve İran arasında yapılan ve İran’ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerin tehlikeye girmesinden korkuyor:
“İran, adeta üç boyutlu satranç oynuyor. Sadık müttefikleriyle, bazen de karşıtları ya da düşmanlarıyla işbirliği yapıyor. Karşımızda son derece tehlikeli bir rejim var. Bence oyunu eşit şartlarda oynamıyoruz.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı yetkilileri genellikle İran’ın Hizbullah’la olan ilişkisine odaklanıyor. Üst düzey bir yetkili, El Kaide’nin İran’daki bazı destekçilerinin operasyonlarını İranlı yetkililerin bilgisi dahilinde yürüttüğünü söylüyor. Ancak yetkili, bu durumun, İran’ın El Kaide’nin her planını bildiği anlamına gelmeyeceğinin de altını çiziyor.
Dünya liderleriyle coşkulu el sıkışmalar, İran’ın tüm dünyanın görmesini istediği karelerdi.
Ancak bazı uzmanlara göre bu görüntüler, yüzeysel.
Amerika Maliye Bakanlığı’nın İran’daki terörist Cafer El Özbeki’yi El Kaide destekçisi olarak tanımlaması, bu görüşü kanıtlar nitelikte.
El Özbeki’nin örgütü, İran’dan Afganistan ve Pakistan’a büyük miktarda para aktarmakla suçlanıyor.
Amerikalı yetkililer, El Özbeki’nin örgütünün, El Kaide’nin İran biriminin başındaki Yasin El Suri’yle bağlantısı olduğunu söylüyor.
Örgütün işi, El Kaide militanlarını Suriye’ye sokmak.nİslam’ın iki rakip kolu Şii İran ve Sünni El Kaide’nin işbirliği yapması, kaygı uyandırıyor.
Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu’ üyesi Adam Schiff de kaygılı:
“İran ve El Kaide arasında zaman zaman anlamakta zorlandığımız bir ilişki görüyoruz. Bu ikilinin doğal olarak birbirlerine düşman olduğu düşünülebilir ancak Ortadoğu’daki terör dünyasında tuhaf ittifaklar da oluşabiliyor.”
El Kaide’ye bağlı örgütler İran’ı hedef almaya devam ediyor. İran’ın Lübnan’daki büyükelçiliğine geçen yılın sonunda düzenlenen saldırıda biri kültür ataşesi, 23 kişi ölmüştü.
Trita Parsi İran uzmanı: “İran ve El Kaide arasındaki düşmanlık, Amerika ve El Kaide arasındaki düşmanlıktan daha derin. Ancak İran, Ortadoğu’da sıkışmış durumda, bu nedenle kendini ve çıkarlarını korumak için bazen küçük ittikaflar oluşturma yoluna gidiyor.”
Ancak İran ve El Kaide’nin tarihçesi onlarca yıl öncesine dayanıyor.
11 Eylül 2001 terör saldırılarını inceleyen uzmanlar, 1990’lı yılların başında El Kaide ve İran ajanlarının Sudan’da yaptığı görüşmelere dikkati çekiyor.
Suudi Arabistan’da Amerikalılar’ın yaşadığı Hobar Kuleleri’ne 1996’da düzenlenen saldırılar ve İran’ın 11 Eylül teröristlerine geçiş verdiğini gösteren veriler de var.
11 Eylül Komisyonu üyesi ve eski CIA görevlisi Mike Hurley, Amerikalı istihbarat yetkililerini daha derin soruşturma yapmaya çağırıyor:
“Bu ilişkilerin derinlemesine incelendiğini sanmıyorum. Hükümetin bu konuda yenilgiye uğradığını düşünüyorum.”
Kanadalı yetkililer, bir süre önce 2013’te bir treni rayından çıkarma planını İran’daki El Kaide’ye bağlamış, İran suçlamaları reddetmişti.
Demokrasileri Savunma Vakfı’ndan Jonathan Schanzer, Amerika ve İran arasında yapılan ve İran’ın nükleer programıyla ilgili görüşmelerin tehlikeye girmesinden korkuyor:
“İran, adeta üç boyutlu satranç oynuyor. Sadık müttefikleriyle, bazen de karşıtları ya da düşmanlarıyla işbirliği yapıyor. Karşımızda son derece tehlikeli bir rejim var. Bence oyunu eşit şartlarda oynamıyoruz.”
Amerika Dışişleri Bakanlığı yetkilileri genellikle İran’ın Hizbullah’la olan ilişkisine odaklanıyor. Üst düzey bir yetkili, El Kaide’nin İran’daki bazı destekçilerinin operasyonlarını İranlı yetkililerin bilgisi dahilinde yürüttüğünü söylüyor. Ancak yetkili, bu durumun, İran’ın El Kaide’nin her planını bildiği anlamına gelmeyeceğinin de altını çiziyor.