Bir süre öncesine kadar Irak ve Suriye topraklarının büyük bir bölümünü kontrolü altında tutan IŞİD terör örgütü, yakaladığı muhaliflerin kafalarını kesmesiyle, boğarak veya canlı canlı yakarak öldürmesiyle ve azınlık gruplara bağlı kadınlara tecavüz edip onları köle olarak pazarlamasıyla tanındı.
Büyük çoğunluğunu Sünni Arapların oluşturduğu terör grubu, Ürdünlü Ebu Musap El Zarkavi’nin lideri olduğu El Kaide’nin Irak biriminden ortaya çıktı. El Kaide-Irak, Amerika’nın, Irak’ı işgal ederek Irak ordusunu ve Saddam Hüseyin’in Baas partisini dağıttıktan sonra Sünni Araplar’ın duyduğu memnuniyetsizlikten beslendi.
El Kaide-Irak, kendilerine katılmayı reddeden Sünniler’in yanısıra Şiiler’e de uyguladığı terör nedeniyle Irak’ı, 2006-7 yılları arasında iç savaşın eşiğine sürükledi. Ülkede yaşanan şiddetten yorgun düşen Sünni Arap aşiret liderleri, 2007 yılında ABD destekli “Uyanış” adlı harekete katılarak örgüte sırtlarını çevirmeye başladı.
Zarkavi’nin Amerikan uçaklarının hava saldırısında öldürülmesiyle Irak’ta yaşanan şiddet bir süreliğine durdu. Ancak bu süre zarfında faaliyetlerine gizli devam eden El Kaide-Irak, Ebu Bekir El Bağdadi liderliğinde yeniden toparlandı.
Bir dönem ABD tarafından tutuklanan Bağdadi, gücünü yitiren El Kaide’yi tasfiye etti ve aşırılık yanlısı ideolojisini IŞİD’i kurmaya odakladı.
Irak Şii hükümetinin yanlış politikaları sayesinde gelişen grup, Suriye’de de El Nusra adı altında, savaş ortamından doğan güç boşluğu sayesinde de hızlı şekilde güç ve toprak kazanmaya başladı.
Grup içinde yaşanan görüş farklılıkları nedeniyle El Nusra, IŞİD’ten Nisan 2013’te resmen ayrılma kararı aldı ve El Kaide’ye biat ettiğini duyurdu. Ancak yine de IŞİD, benzeri görülmemiş bir şekilde farklı ülkelerden saflarına çektiği onbinlerce yabancı savaşçı sayesinde Suriye’deki varlığını koruyabildi.
2014 yılında Suriye’nin Rakka vilayetini “hilafetinin başkenti” ilan eden IŞİD, Irak’a büyük bir askeri operasyon başlatarak Musul, Ramadi ve Felluce gibi kilit kentlerin kontrolünü eline geçirmeyi başardı.
Dünya genelindeki Müslümanlar’a otoritesini tanıması için çağrıda bulunan Bağdadi, Irak ve Suriye’de yaydığı şiddeti ve kendi ilan ettiği halifeliği sosyal medyaya taşıyarak yeni savaşçıları saflarına katmaya başladı. Bağdadi ayrıca, Ortadoğu, kuzey Afrika ve güney Asya’daki en az 9 ülkede bulunan vilayetlerin de halifeliğine katıldığını iddia etti.
Batılı istihbarat yetkilileri, IŞİD’in uyuyan hücreleri sayesinde Avrupa’da da dış operasyonlar kanadı oluşturduğunu söylüyor. Yetkililer, IŞİD’in bu sayede, Paris ve Brüksel gibi önemli kentlerde büyük ses getiren saldırılar düzenleyebildiğini belirtiyor.
Hem El Kaide hem de IŞİD’e karşı operasyonlar yürüten ABD, IŞİD’in 2014 yılında bir Amerikan vatandaşının kafasını kesmesi, çok sayıda Iraklı asker ve sivili toplu infaz etmesi ve binlerce Ezidi kadınları köleleştirmesi nedeniyle askeri operasyonlarını sertleştirdi.
Son iki yılda yaklaşık 45 bin IŞİD militanının öldürüldüğünü söyleyen ABD’li askeri yetkililer, terör örgütünün Irak ve Suriye’de giderek daha fazla toprak kaybettiğini de belirtiyor. Ancak ABD istihbaratı, IŞİD’in çatışma bölgesinde halen 18 ile 22 bin arasında savaşçısının bulunduğunu tahmin ediyor.
Ancak IŞİD ve El Kaide gibi terör örgütlerinin beslendiği siyasi ve mezhep farklılıklarının, Irak ve Suriye’de henüz giderilememiş olması endişe yaratmaya devam ediyor. Her ne kadar IŞİD kendi ilan ettiği hilafeti kaybetse de, terör örgütünün küresel anlamda tehdit oluşturmaya devam edeceği düşünülüyor.