Kayseri’de terör saldırısıyla ilgili hedef, 1. Komando Tugayı olarak işaret edildi ve saldırıyı PKK veya çatısı altındaki TAK örgütünce gerçekleştirildiği görüşü hükümet kaynaklarınca ifade edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli ve Bolu’daki 2. Komando Tugayı’nda komutanlık görevinde bulunmuş olan Abdullah Ağar, Kayseri’deki saldırıyı askeri boyutlarıyla yorumladı.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Ağar, Kayseri Hava İndirme Tugayı olarak da kamuoyunda tanınan askeri birlik tarafından 1984 yılından beri PKK ile sahada ciddi mücadele verildiğini söyledi. Bu nedenle PKK’nın Kayseri’deki birliği hedef aldığını kaydeden Ağar, “Cumhuriyet tarihi en büyük isyan girişimini içinde barındıran, bizim meskun mahal çatışmaları olarak bildiğimiz mücadeleye fiilen dahil olmuş ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Türkiye’nin başlattığı ‘taarruz ruhu’ girişimi ile özellikle Hakkari’nin Çukurca bölgesinde imha edilerek 600 dağ kadrosu teröristin etkisiz hale getirilmesinde birebir görev almış birliğimiz. Sınırı aşan alanlarda da görev almaları da söz konusu” görüşünü aktardı. Dolayısıyla saldırıdan doğrudan PKK’nın sorumlu olduğunu söyleyen Ağar, “Yakın zamanda nefes almak maksadıyla o birlik mensupları, askerleri, Kayseri’ye dönmüşlerdi. Terör örgütü asimetrik eylemleri ve çaresizlik içerisinde kalleşse saldırı üretti. Onlar açısından çok risksiz ama etkileri anlamında önemli sonuçlar üreten bir saldırı” dedi.
Türkiye’de "doğrusal olmayan savaş" mı yaşanıyor?
Ağar, PKK örgütü yönetici kadrosundaki Murat Karayılan’ın 11 Temmuz 2015 tarihinde yaptığı açıklamayı anımsatarak, o günden sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Türkiye’nin meskun mahal terörüyle karşı karşıya kaldığını ifade etti. Türkiye’nin o çatışmalarda 726 can kaybı ve 3 binden fazla yaralısı bulunduğunu kaydeden Ağar, bu çatışmalarda başarı sağlayamayan PKK’nın artık farklı bir süreç yürüttüğünü işaret etti.
PKK’nın meskun mahalleri ele geçirme ve özerklik ilan etme stratejisi başarılı olmayınca Türkiye’nin parçalanması yönünde girişimlere başlandığını savunan Ağar, 15 Temmuz’daki darbe girişimiyle “Batı’nın parçalanması” amacı güdüldüğünü dile getirdi. Ağar, “IŞİD’in yapmış olduğu eylemler PKK’ya, PKK’nın yapmış olduğu eylemler IŞİD’e, FETÖ’cü cuntanın yapmış olduğu manipülasyonlar başta IŞİD ve PKK olmak üzere terör örgütlerine yarıyor. Türkiye sınır ötesine yaptığı operasyonlarda da doğrusal olmayan, asimetrik operasyonlar ile karşı karşıya kaldı. Uçağımıza menşei belli olmayan hava saldırısı sonrasında kimyasal emareler içeren bir saldırı, Suriyelilere de bombalı araç saldırısı oldu. Ve ekonomik anlamdaki manipülasyonlar, geçtiğimiz hafta İstanbul Beşiktaş’taki polis güçlerine saldırı ve bugün Kayseri. Doğrusal olmayan savaş yani terminolojideki ifadesiyle non-linear war söz konusu. Irak ve Suriye’de ortaya çıkan fotoğrafın Türkiye’de çıkması için uğraşıldığını görüyoruz. Şer odaklarınca bununla ilgili strateji devreye konulmuş durumda” diye konuştu.
İddia olduğu boyutuyla terör örgütleri arkasındaki iradeler konusunda isim veremeyeceğini söyleyen Ağar, ancak Türkiye’nin üniter yapısını hedef alan gayretleri açıkça gördüklerini savundu.
PKK yapısı ne durumda?
PKK, 1978’de kurulduğunu ve ilk terör saldırılarına 1984’te başlayan silahlı bir yapı olduğunu anımsatan Ağar, Türkiye’nin ise 32 yıldır bu yapıyla mücadele ettiğini kaydetti. PKK yanı sıra Türkiye’nin radikal dinci terör örgütleriyle mücadele ettiğini ve edeceğini savunan Ağar, “Türkiye’nin birlik ve beraberliğini hedef alanlara karşı mücadele” görüşünü dile getirdi. Bu noktada, “PKK varlığını, iddiasını, gücünü dağ kadrosuna yaslıyordu Hakkari’de yaşamış olduğu moral bozukluğu var. Toplumsal tabanını da büyük oranda kaybetmiş durumda. Bu tamamiyle çaresizlik gibi görünüyor. Darbe girişimiyle ortaya çıkan hassasiyetleri derinleştirmeye çalıştığını da öngörmek mümkün “ diyen Ağar, zayıfladığı için PKK’nın özellikle etkisi büyük olabilecek bombalı saldırılara yöneldiğini söyledi.
PKK’nın Kuzey Irak’ta Zab, Habur ile Kandil kamp bölgelerinde 3 bin civarında bir varlığa sahip olduğunu kaydeden Ağar, Türkiye’de ise 3 bin civarında olan bir silahlı yapı olduğunu belirtti. PKK’nın silahlı güç ağırlığını Suriye’ye verdiğini belirten Ağar, Suriye’de 70-80 bin civarında silahlı bir yapı oluştuğunu ifade etti. Ağar, PKK’nın vekaletler savaşında IŞİD gerekçesiyle bir etki yaratmaya çalıştığını ancak terör örgütü olduğunu söyledi.
ABD’de Trump değişimi olur mu?
PKK’nın Suriye’deki etkisi nedeniyle Batı ülkeleri tutumunu eleştirmek gerektiğini söyleyen Abdullah Ağar, “Bu nedenle Batı dünyası ile Türkiye arasında çok büyük bir kırılma var. Biz oradaki YPG-PYD ya da en son ambalajlanmış haliyle Suriye Demokratik Güçleri’nin PKK varlığı olduğunu biliyoruz. Buna zaten biz söylemiyoruz, PKK söylüyor.
PKK, KCK olarak adlandırdıkları çatı yapının Türkiye türevi. Bunun Suriye ayağı YPG ve PYD, Irak HPG, İran ayağı PJAK ve YRK. Bunu PKK kendisi açıklıyor. Ama Batı dünyası, IŞİD’le mücadele ediliyor gerekçesiyle PKK’ya karşı bir meşruiyet üretme gibi temel bir strateji benimsemiş durumda. Bu strateji, bu vekaletler savaşı üzerinden yapılan bu dizayn sadece Ortadoğu’yu bir kan gölüne çevirmedi, insanlığı da öldürdü. Batı dünyası, artık temel bir gerçeği görmek zorunda” dedi.
ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın dış politikada artık ulus-devletler ile çalışacağı yönünde açıklamaları olduğunu kaydeden Ağar, keza Trump’ın kadrosunda eski CIA direktörü Michael Flynn gibi isimlere dikkat çekti. Ağar, “ABD’nin bölgeyle ilgili stratejisinde değişim öngörüyorum ama bunun Trump’un iş başına gelmesiyle göreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.