GENEVA —
Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak çalışan kurum, ülkeler eyleme geçmediği durumda bu gazlardaki artışın iklim değişimi üzerindeki etkisinin büyük olacağını bildirdi.
Dünya Meteoroloji Örgütü, atmosferin ısıtma etkisinde 1990’dan bu yana üçte bir artış olduğunu ve bunun ana nedeninin karbondioksit, metan ve nitröz oksit gibi ısıyı tutan gazlar olduğunu belirtti.
Kurumun yıllık raporunda fosil yakıtlardan kaynaklı gazların küresel ısınmaya etkisinin yüzde 80 olduğunu bildirildi. Rapora göre atmosferdeki karbondioksit birikimi geçen yıl sonra on yıldaki ortalama artıştan daha hızlı arttı.
Dünya Meteoroloji Örgütü Genel Sekreteri Michel Jarraud karbondioksit artışının temelinde insan faktörü olduğunu ve sanayi üretiminin, enerji üretiminin, toprak kullanımı ve ormanların yok olmasının bu faktörler arasında bulunduğunu söyledi.
Karbondioksitin çok dengeli bir yapıya sahip olduğunu hatırlatan Jarraud bu nedenle atmosferdeki gazın dağılmasının yüzlerce yıl sürdüğünü belirtti. Genel Sekreter bu yüzden insanlığın bugünkü eylemlerinin gelecek nesillerin hayatını etkilediğini söyledi.
Dünya Meteoroloji Örgütü metanın atmosferin ısınmasında ikinci en önemli etken olduğunu belirtiyor. Metanın yüzde 40’ı atmosfere doğal kaynaklar yoluyla ulaşıyor. Geri kalan yüzde 60 ise hayvancılık, pirinç çiftçiliği, fosil yakıt üretimi ve biyolojik atıkların yakılması yoluyla üretiliyor.
Nitröz oksit ise önem sırasında üçüncü. Dünya Meteoroloji Örgütü bu gazın yüzde 60’ının doğal kaynaklardan geldiğini geri kalan yüzde 40’ın kaynağının ise insanlar olduğunu söylüyor. Nitröz Oksit’in ozon tabakasının tahribinde önemli bir rolü var. Ozon tabakası, insanları Güneş’in zararlı morötesi ışınımından koruyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli geçenlerde yayınladığı raporda atmosferde bu üç gazın yoğunluğunun, son 800 bin seneden bu yana ulaştığı en yüksek noktada olduğunu açıkladı.
Jarraud bu durumun kendilerini yalnızca ısıyla ilgili değil, aynı zamanda su döngüsü açısından da endişelendirdiğini söyledi. Dünyada kuraklığın artabileceğini söyleyen Genel Sekreter, ayrıca aşırı meteorolojik olayların daha fazla yaşanabileceğini ve okyanus seviyesinin de yükseleceğini söyledi.
Jarraud ülkelerin önlem almaması durumunda 21. Yüzyıl sonunda atmosfer ısısının sanayi öncesi döneme göre 4,6 derece daha yüksek olacağını belirtti. Genel sekreter ülkelerin bu gazlarla ilgili kontrolleri sıkılaştırmakta beklemesinin daha önceden belirlenen 2 derecelik artış hedefini tutturmalarını zorlaştıracağını da kaydetti.
Dünya Meteoroloji Örgütü, atmosferin ısıtma etkisinde 1990’dan bu yana üçte bir artış olduğunu ve bunun ana nedeninin karbondioksit, metan ve nitröz oksit gibi ısıyı tutan gazlar olduğunu belirtti.
Kurumun yıllık raporunda fosil yakıtlardan kaynaklı gazların küresel ısınmaya etkisinin yüzde 80 olduğunu bildirildi. Rapora göre atmosferdeki karbondioksit birikimi geçen yıl sonra on yıldaki ortalama artıştan daha hızlı arttı.
Dünya Meteoroloji Örgütü Genel Sekreteri Michel Jarraud karbondioksit artışının temelinde insan faktörü olduğunu ve sanayi üretiminin, enerji üretiminin, toprak kullanımı ve ormanların yok olmasının bu faktörler arasında bulunduğunu söyledi.
Karbondioksitin çok dengeli bir yapıya sahip olduğunu hatırlatan Jarraud bu nedenle atmosferdeki gazın dağılmasının yüzlerce yıl sürdüğünü belirtti. Genel Sekreter bu yüzden insanlığın bugünkü eylemlerinin gelecek nesillerin hayatını etkilediğini söyledi.
Dünya Meteoroloji Örgütü metanın atmosferin ısınmasında ikinci en önemli etken olduğunu belirtiyor. Metanın yüzde 40’ı atmosfere doğal kaynaklar yoluyla ulaşıyor. Geri kalan yüzde 60 ise hayvancılık, pirinç çiftçiliği, fosil yakıt üretimi ve biyolojik atıkların yakılması yoluyla üretiliyor.
Nitröz oksit ise önem sırasında üçüncü. Dünya Meteoroloji Örgütü bu gazın yüzde 60’ının doğal kaynaklardan geldiğini geri kalan yüzde 40’ın kaynağının ise insanlar olduğunu söylüyor. Nitröz Oksit’in ozon tabakasının tahribinde önemli bir rolü var. Ozon tabakası, insanları Güneş’in zararlı morötesi ışınımından koruyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli geçenlerde yayınladığı raporda atmosferde bu üç gazın yoğunluğunun, son 800 bin seneden bu yana ulaştığı en yüksek noktada olduğunu açıkladı.
Jarraud bu durumun kendilerini yalnızca ısıyla ilgili değil, aynı zamanda su döngüsü açısından da endişelendirdiğini söyledi. Dünyada kuraklığın artabileceğini söyleyen Genel Sekreter, ayrıca aşırı meteorolojik olayların daha fazla yaşanabileceğini ve okyanus seviyesinin de yükseleceğini söyledi.
Jarraud ülkelerin önlem almaması durumunda 21. Yüzyıl sonunda atmosfer ısısının sanayi öncesi döneme göre 4,6 derece daha yüksek olacağını belirtti. Genel sekreter ülkelerin bu gazlarla ilgili kontrolleri sıkılaştırmakta beklemesinin daha önceden belirlenen 2 derecelik artış hedefini tutturmalarını zorlaştıracağını da kaydetti.