Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yapılanmasında gençlik kolları olarak değerlendirilen Ülkü Ocakları Derneği, parti geleceği açısından dikkat çekici bir noktaya gelmiş görünüyor.
Geçmişte sol gruplarla silahlı çatışmalarıyla gündemde olan Ülkü Ocakları Derneği, Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla “sokaktan çekilme” eğilimindeydi. Ancak son dönemde, Kürt sorunu çerçevesinde, kendilerini “ülkücü” olarak tanımlayan gruplarla farklı görüşteki üniversite öğrencileri arasında çıkan çatışmalarla “Ülkü Ocakları” yeniden gündeme taşınmaya başladı.
Son olarak da Ülkü Ocakları Derneği’nin mevcut yönetimi MHP içerisindeki genel başkanlık yarışında Bahçeli’den yana tavır alınca grup daha öne çıktı. Parti içindeki muhaliflerin olağanüstü kurultay için başlattığı hukuki süreçte, MHP Genel Merkezi önünde kalkan görevi üstlenerek tebligat yapılmasını engelleme gibi tartışmalar içerisinde de “ülkücüler” ön plandaydı.
Bugün “ülkücüler” açısından parti yönetimi aleyhine önemli bir gelişme ise eski ülkü ocakları başkanları ile birlikte parti içi muhalefetten yana Suat Başaran’ın adaylığını açıklamasıyla yaşandı. MHP Genel Sekreteri iken 2000 yılında parti yönetiminden Bahçeli ile görüş ayrılığı nedeniyle dışlanan isimlerden biri olan Başaran, genel başkanlık adaylığının yanı sıra partide mutlaka tüzük değişikliği için kurultay yapılması gerektiğini de söyleyenlere katıldı. Başaran, basın açıklamasını yaptığı sırada Ülkü Ocakları Derneği’nin eski başkanları Aziz Karamahmutoğlu, Hakan Ünver, Servet Avcı ve Harun Öztürk de yanında yer aldı.
MHP’de yarış nasıl başladı?
MHP, 7 Haziran genel seçimleri sonucunda TBMM’deki sandalye sayısını 53’ten 80’e, oy oranını da yüzde 13.01’den yüzde 16.29’a yükseltmişti. Devlet Bahçeli liderliğindeki MHP’nin 7 Haziran’dan sonraki süreçte koalisyon ortaklığına yönelik ‘hayır’ tavrını benimsemesi ve ayrıca muhalefet cephesi olarak CHP ve HDP ile birlikte TBMM Başkanlığı seçimini kaybetmesi kamuoyunda tepki yaratmıştı.
Bunun ardından yapılan 1 Kasım genel seçimleri sonucunda MHP’nin, sandalye sayısı 40’a düşmüş, oy oranı ise yüzde 11,90’a inmişti.
MHP Merkez Yönetim Kurulu’nda (MYK) Genel Başkan Yardımcısı görevindeki Tuğrul Türkeş’in Başbakan Yardımcılığı görevini kabul etmesi ve sonrasında AKP’ye geçişi de dikkat çekmişti. MHP’nin 1 Kasım’da kan kaybetmesiyle birlikte parti yönetiminde değişim tartışması da hız kazandı.
MHP lideri Bahçeli ise, 10 Kasım 2015’te Başkanlık Divanı toplantısıyla “MHP 12. Olağan Kurultayı” için 18 Mart 2018 tarihini belirledi. Ancak parti içi muhalefet, bu tarihi olası ara seçim veya 2019’daki olağan genel seçim takvimi nedenleriyle “geç” olarak nitelendirdi. Böylece MHP yönetimi ve milletvekilliğinden uzaklaştırılmış Koray Aydın, Sinan Oğan ve Meral Akşener parti içi muhalefet sürecini başlattı.
İlk olarak Sinan Oğan, 21 Kasım 2015’te genel başkanlık adaylığını adaylığını açıkladı. Oğan, medyada özellikle dış politika alanında ön plandaki MHP’li isimlerden birisiydi ve bunun genel merkez yönetimi açısından sıkıntı yarattığı iddiası gündemdeydi. Oğan, 7 Haziran seçimlerinde milletvekili aday listesi dışında bırakıldı ve ardından MHP’ye yönelik eleştirileri gerekçesiyle 27 Ağustos 2015’te partiden ihraç edildi ancak 2 Kasım 2015’te mahkeme kararıyla üyelik hakkına yeniden kavuştu.
Geçmişte de Bahçeli karşısında adaylık yarışına girmiş ancak kaybetmiş Eski Trabzon Milletvekili Koray Aydın ise, 28 Kasım 2015’te adaylığını ilan etti.
MHP’de 1 Kasım’da aday gösterilmemesi parti tabanında hayal kırıklığı yarattığı savunulan Meral Akşener ise, 30 Kasım 2015’te olağanüstü kurultay çağrısıyla adaylık yarışındaki yerini aldı.
Başkanlık yarışında Oğan, Aydın ve Akşener, ortaklaşa hareket etme kararı aldı ve öncelikle MHP’de tüzük değişikliği yapılması gerekliliğinden yola çıkarak, olağanüstü kurultay çağrısı için 547 delegeden imza topladı. Parti içi muhalefet, kurultay çağrısıyla ilgili imzaları MHP Genel Merkezi’ne 15 Ocak 2016’da sunarken, Ülkü Ocakları Derneği ise Bahçeli lehine sloganlar atarak sürece tepki gösterdi.
Devlet Bahçeli, mevcut tüzük uyarınca 275 delege imzasıyla olağanüstü kurultay toplanması mümkün olmasına rağmen muhalifleri “ihanetle” suçlayarak, MHP’nin 18 Mart 2018’te kurultaya gideceğinde ısrar etti.
MHP’de yarış yargıya taşındı
MHP yönetimindeki tutum üzerine muhalifler, tüzük kurultayı için Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Bahçeli yönetimi ise, muhalifler lehine tutum sergileyen parti teşkilatlarına karşı savaş açarak, il-ilçe teşkilat yönetimlerini feshetti.
Ankara 12. Sulh Mahkemesi, 8 Nisan’da “Kurultay Çağrı Heyeti” nedeniyle siyasi parti için “kayyum” yapısı oluşturulmasına ve olağanüstü tüzük kurultayı yapılmasına karar verdi. MHP Genel Merkezi adına Avukat Yücel Bulut, yaptığı açıklamada, “Kurultay Çağrı Heyeti’nin yetkisi ancak Ankara 12’inci Sulh Hukuk Mahkemesi kararının Yargıtay denetiminden geçmesi ve bu kararın onaylanması halinde geçerlilik kazanacaktır” diyerek, yapılacak diğer tüm işlemleri hukuksuz olarak niteledi.
MHP yönetimi, ayrıca partideki muhalif isimler için Fethullah Gülen Cemaati ile birlikte hareket etme suçlamasını da gündeme taşıdı. MHP’de Bahçeli yönetiminin devamından yana olan haber ve yazılar da özellikle hükümete yakın medya kuruluşlarında son dönemde ağırlık kazandı.
Bahçeli ise, 15 Nisan’da MYK toplantısı ile üç genel başkan adayıyla ilgili suç duyurusu kararı da aldı.
Son olarak gözler MHP’nin talebi çerçevesinde Yargıtay’ın hangi yönde karar vereceğine çevrildi.
Ülkücü başkanlar Başaran’la birlikte
Bugün ise açıkça adaylığını ilan eden isim Suat Başaran oldu. Başaran, kendisi gibi beraberinde Ülkü Ocakları Derneği’nin geçmişte başkanlığını yapmış Aziz Karamahmutoğlu, Hakan Ünver, Servet Avcı ve Harun Öztürk ile birlikte MHP için öncelikle tüzük kurultayı talep ettiklerini açıkladı.
“İradeye Saygı” sloganıyla basın ile sohbet toplantısı düzenleyen Başaran, ülkücü irade eğer kendisine genel başkanlık adaylığını verirse kurultayda da aday olacağını belirtti, ancak öncelikle partide tüzük değişikliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Geçmişte Bahçeli ile yakın çalışma arkadaşı olduğunun anımsatılması üzerine Başaran, “2009’dan itibaren belirli platformlarda görüşlerimi seslendirme çalışıyorum. 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki süreç ülkücü camiada travma yaratmıştır. Partimize karşı duygusal soğuma söz konusu olmuştur. Bundan dolayı endişe ediyoruz. 1997 kurultayında genel başkanımız ile yola çıkmıştım. Ancak sonrasında kuruluş ilkelerimizden uzaklaştığımızı gördüm,” dedi.
MHP için hedefini ve Türkiye kamuoyuna yönelik vaadini de “demokrasi” olarak vurgulayan Başaran, “Bir insan kendi partisini nasıl idare ederse Türkiye’yi de o şekilde idare eder. Ülkücü harekette demokrasiyi oturtacağımız inancındayım. MHP’nin büyük bir değer olduğuna inanıyorum. Seçildiğimiz takdirde sonrasında toplum bize bakacaktır, partimizce koyacağımız tavra bakılacaktır,” diye konuştu.
MHP’deki yönetim kadrosunca ülkücü harekete kötülük yapılmayacağına inandığını da kaydeden Başaran, mevcut durumda Bahçeli’nin kesinlikle kurultay yapılmaması yönündeki tavrı içinse özetle şu değerlendirmeyi yaptı:
“Seçtiğimiz insanları incitmeden ve incinmeden göndermeyi de bilmeliyiz. Biz orada delege bazında o tüzüğü psikolojik eşiği aşacak şekilde değiştirebildiğimizde, genel merkezde de sağduyu hakim olacaktır.”
Başaran, diğer muhalif adaylarca bugüne değin genel başkanlık seçiminden sonra da MYK’da birlikte çalışılacağı yönündeki sözlerini, “İnşallah o arkadaşlar, verdikleri sözün arkasında olurlar,” diye yorumladı.
Özdağ: Hayırlı olsun
Bu arada MHP Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ ise, bugünkü basın toplantısında, Başaran’ın adaylığıyla ilgili sorumuz üzerine, “Suat Bey, ülkücü hareket içerisinde önemli roller ifa etmiş(tir) ve benim de dostumdur. Hayırlı olsun,” değerlendirmesinde bulundu.