Erişilebilirlik

Özçelik: ‘ABD İle İlişkiler At Pazarlığına Döndü’


Türkiye – ABD ilişkilerinde IŞİD’e karşı İncirlik Üssü’nün kullanıma açılması tartışmasında, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik’ten AKP’ye, "hangi konuyu ele aldıysa hepsinde yanlış politika izledi. ABD ile ilişkileri neredeyse tek tek konularda at pazarlığı seviyesine indirdi” yorumu geldi.

Türkiye dış politikasında IŞİD ile mücadele konusunda ‘uluslararası koalisyon’ çerçevesinde nasıl rol alınacağı uzun süredir tartışılıyor. Süreç, aslında Suriye iç savaşında AKP’nin Beşar Esat karşıtı sert tutumundan bugüne tartışmalı. AKP hükümetine yönelik IŞİD’e lojistik destek verildiği iddiasıyla Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Suriye’ye silah gönderilmesi de tartışmayı derinleştirmişti. Başbakan Ahmet Davutoğlu gibi isimler MİT tırlarıyla Suriye’deki Bayırbucak Türkmenleri’ne yardım hedeflendiği iddia edilmişti. Ancak sadece silah taşınması meselesi değil, sınırlardan IŞİD mensuplarınca rahatlık geçiş yapıldığı ise hep gündemdeydi. Benzer şekilde Türkiye’nin kendi topraklarındaki sığınmacılar için açılan kamplarda IŞİD mensuplarının kaldığı ve istedikleri zaman Suriye’ye geçtikleri de iddialar arasındaydı.

Türkiye’de Suriye kaynaklı terör olayları ise, Hatay-Cilvegözü Sınır Kapısı’nda 11 Şubat 2013’te saat 15.00’de bombalı araç ile düzenlenen ve 4’ü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı 18 kişinin ölümüyle başladı. Hatay-Reyhanlı ilçe merkezinde 11 Mayıs iki bombalı aracın patlatılmasıyla 46’sı Türk vatandaşı 52 kişi yaşamını yitirmişti. Cilvegözü ile Reyhanlı’da IŞİD bağlantısı olmadığı yönünde hükümetten açıklamalar geldi ancak Niğde-Ulukışla’da IŞİD üyelerince 20 Mart 2014’te 1 astsubay, 1 polis ve 1 sivilin öldürüldüğü olayda fail olarak IŞİD’in varlığı reddedilemedi. Irak’ta Musul Başkonsolosluğu’nu 11 Haziran 2014’te ele geçirdiğini duyuran IŞİD, Başkonsolos Öztürk Yılmaz dahil elçilik personeli ve ailesi 49 kişi rehin almıştı. Rehineler, 20 Eylül 2014’te MİT’e teslim edilmiş ve IŞİD’in artık Türkiye için açık tehlikeye dönüştüğü AKP açıklamasıyla da kabul edildi.

Türkiye içerisinde yaşanan olaylar zincirine karşın IŞİD’e karşı önlem alınmadığı ve sınır geçişlerine göz yumulduğu iddiası ise, Ekim 2014’te Kobani çerçevesinde yine gündeme taşındı. AKP Hükümeti, iddiaları reddetmekle birlikte Türkiye içerisinde de örgütlendiği kamuoyunda konuşulan IŞİD’e karşı doğrudan eyleme geçmedi. ABD’nin talebine rağmen ‘uluslararası koalisyon’ çerçevesinde IŞİD’e karşı İncirlik üssünü açmayı kabul etmedi ve bu konuda terör örgütü olduğu gerekçesiyle Kobani’deki PYD-YPG’ye destek verilmeyeceği açıklandı.

Kobani kaynaklı geriliminde sonra IŞİD örgütlenmesine karşı önlem alınmadığı tartışması devam etti ve ardından 6 Ocak 2015’te Sultanahmet’teki canlı bomba saldırısında IŞİD üyesi fail ile birlikte 1 polis öldü.

IŞİD kaynaklı genel seçim arifesinde HDP’ye yönelik saldırı girişimleri ardından Diyarbakır’da 5 Haziran’daki HDP mitinginde 4 kişinin ölümüne neden olan bombalı saldırı düzenlenmesi, bu terör örgütünü Türkiye içerisinde de tehdit olarak algılamak gerektiğini gündeme taşındı. Ancak 7 Temmuz’da ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD ile Mücadele Özel Temcilsi John Allen’in Ankara ziyareti sonrasında IŞİD mensuplarıyla ilgili gözaltı süreci başladı.

IŞİD’e karşı Türkiye içerisinde operasyon gündemde iken 20 Temmuz’da canlı bomba intihar saldırıyla örgüt üyesi de dahil olmak üzere 32 kişi öldü. Bu olayla birlikte IŞİD ile mücadele, Türkiye’nin en tartışmalı konusu iken ardından PKK kaynaklı terör saldırıları yaşanmaya başladı. Bu durum, Türkiye’nin IŞİD’in yanı sıra PKK’yı da hedef aldığı ve alacağını belirttiği askeri-polis operasyon zincirini başlattı.

Şimdi Türkiye’nin IŞİD ile mücadele ABD ile birlikte nasıl hareket edeceği tartışılıyor.

CHP’li Özçelik VOA’ya konuştu

Dışişleri Bakanlığı eski mensubu, Emekli Büyükelçi ve CHP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, Türkiye-ABD ilişkileri ve terör konusunda Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtladı.

Mevcut tabloda iki ülke ilişkileri için “üzücü bir durum” diyen Özçelik, 2003 yılındaki Irak Tezkeresi krizi öncesinde Türkiye’nin ABD ile ilişkileri için ‘stratejik ortaklık’ diye adlandırılan modele belirli ölçüde uyabilecek iyi işbirliği olarak yorumladı. 2003 öncesine değin ABD’nin bölgeye ilişkin Türkiye ile birlikte genellikle ortaklaşa değerlendirmeler yaptığını belirten Özçelik, Irak Tezkeresi ile kamuoyuna da yansıyan sorunlu dönemin başladığını anımsattı. Sonraki yıllarda yeniden Türkiye-ABD ilişkilerini düzeltme noktasına gidildiğini kaydeden Özçelik, AKP’ye bakış ile birlikte yeniden sıkıntılar başladığını ise şöyle anlattı:

“Ama son dönemde stratejik tahlil ve çözümlemeler bakımından ABD ile Türkiye’nin farklı kulvarlarda olduğuna ilişkin kuşkular var. Bu kuşkular AKP’nin bölgede uyguladığı politikalardan kaynaklanıyor. Hegemonya oluşturma yaklaşımıyla başka fırsatları elde etmeye çalışan AKP, bölge ülkelerindeki devlet aktörleri yerine Müslüman Kardeşler’i kendine partner seçmiş görünüyor. Özellikle Arap Baharı ile birlikte halkın demokrasi arayışları Müslüman Kardeşler’in radikal elemanlarınca adeta çalınmıştı, kaçırılmıştı. Arap ülkelerinde insanlar bu süreci olumlu yönde bitirememiş olma ezikliğini bugün de içlerinde hissediyorlar. Müslüman Kardeşler örgütlenmesine bakış ise uluslararası kamuoyunda değişti. Biz CHP olarak hiçbir zaman darbeleri kabullenmiyoruz. Mısır’daki darbeyi de tasvip etmedik. Ancak uluslararası kamuoyu, ülkeler daha az kötüyü aramak gerektiğini hissetti. AKP’nin politik yaklaşımı ise Müslüman Kardeşler çizgisiyle bağlantılı görüldü.”

ABD ile şunu al-bunu ver pazarlığı mı?

AKP hükümetinin en başından itibaren IŞİD’e karşı ABD ile uluslararası camia ile birebir mücadele siyasi iradesini göstermesi gerektiğini belirten Özçelik, Amerika’nın Sesi’ne bugünkü durumu şöyle özetledi:

“IŞİD’i kollayıcı ve doğrudan destekleyici olmasa da El – Kaide bağlantılı El-Nusra gibi örgütlenmeleri kollayıcı görüntü verdiğinden Türk Hükümeti’ne kuşkulu bakışlar doğdu. Sünni mezhebi merkezli politika uyguladığından dolayı Türkiye ciddi itibar kaybetti. Ne düzeltti bu itibarı güya.. Bu güyayı bilerek ifade ettim. O güya, ABD’ye İncirlik Üssü dahil Türkiye’deki üsleri IŞİD’e karşı kullanımına izin vermek suretiyle gerçekleşecek gibi görünüyor. Bu da bir pazarlık gerektirmiş öyle anlaşılıyor. Siz bir koalisyon ortağıysanız, siz müttefikseniz birlikte aynı stratejik hedefler için zaten çalışacaksınız. O halükarda böyle ben sana şunu açtım, sen de bana buradan şunu vurmama izin ver gibi şeylere lüzum yoktur. Adeta Türkiye – ABD ilişkileri ele alınan her konu bazında çıkarlar açısından teke tek müzakere noktasına indirildi. ABD gelip İncirlik üssü karşılığında sana şunu veriyorum noktasına düştü ise ABD- Türkiye ilişkileri bundan artık stratejik ortaklık olarak bahsetmek bile mümkün değildir.”

‘Tezkere Esat değil IŞİD karşıtı olmalıydı’

CHP olarak Suriye Tezkeresi’ne ‘hayır’ oyu verdiklerini anımsatan Murat Özçelik, Kobani meselesinde ise Türkiye’nin yaşananlara müdahale etmesi gerektiğini savunduklarını ifade etti. CHP’nin Suriye Tezkeresi’ne ‘hayır’ derken AKP’nin IŞİD’e karşı değil de Beşar Esat’ı indirmeyi amaçlamasından dolayı bu yönde oy kullandıklarını belirten Özçelik, sözlerini özetle şöyle sürdürdü:

“Suriye Tezkeresi ile bize ana tehdit teşkil eden IŞİD’e karşı değil, amaç Beşar Esad idi. Siz çizmenizin boyunu halen anlayamadınız bütün koalisyon ülkeleri IŞİD’e karşı bir arada çalışma çabasında geliniz tezkere amacını sadece IŞİD karşıtı hale getirelim. Kobani olduğunda kendi Kürt vatandaşlarımızın orada akrabaları ölüyor kendi vatandaşlarımız da infial içerisinde buna karşı başkalarına yani Peşmerge geçişine PKK veya PYD’ye destek vererek bunun yapılmasına lüzum yok. Türk askeri olarak Kürtlere yardım edelim sonra da geri çekilelim önerimiz de kabul görmedi. Böylece kendi vatandaşlarımızı ister Türk ister Kürt kollamış olmak ile Türkiye içerisinde de sorunlara ahenkle bakıldığı görülür. Bunun içeride çözüm sürecine katkısı olur dışarıda da entegre bir dış politikamız olduğunu gösterir. Tüm çağrılarımıza karşın (AKP) buna da karşı çıktılar.”

İncirlik, at pazarlığı mı?

AKP’nin Suriye başta olmak üzere dış politikada hangi konuyu ele aldıysa yanlış politikalar izlediğini söyleyen Murat Özçelik, “ABD ile ilişkileri neredeyse tek tek konularda at pazarlığı seviyesine indirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin büyükelçisi olarak, CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak, Türkiye’nin kendi çıkarlarını herkese karşı savunabilecek bir parti mensubu olarak şunu söyleyebilirim ki; AKP’nin tüm oyunlarla ülkede tek başına iktidar çabasını bitirdiğimizde, bu memlekette uzlaşı hükümeti kurduğumuzda laik bir dış politikayı hem dünyada hem de Türkiye’de barış için yeniden hayata geçireceğiz” dedi.

ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye bakışı da yorumlayan Özçelik, “Obama sadece bölgedeki çıkarlarını koruma noktasından bakıyor. Müttefik ülke bakışı pek yok. İlişkilerde iyi olma çabası var ama ittifak seviyesinde hele de stratejik ortaklık seviyesinde bir ilişki yok. Suriye ve Irak’ta siyasi çözümler, istikrar arayışı tüm bunları ittifak halindeki ülkeler birlikte düşünür ve birlikte bunu gerçekleştirir. Demokrasi, özgürlükleri ilerletme, sürekli savaşta insan ölümünü engelleme amaçları için Türkiye’nin, ABD’nin kültürel farklılığı daha iyi anlamasını da sağlaması mümkün” diye konuştu.

‘ABD ılımlı İslam ile gidilemeyeceğini gördü’

CHP’nin dış politika bakışını da anlatan Özçelik, Türkiye’nin dış politikasında ‘mezhep uğruna yabancı savaşçıları ülkesinden geçiren üstü kapalı IŞİD gibi örgütleri kollayıcı, bölgede rol kapmak için İran ile rekabet edermiş gibi görünümüne son verilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin evrensel değerler üzerinden demokrasi, özgürlükler ve halklar için çalışır hale gelmesi gerektiğini kaydeden Özçelik, “ABD de Batı da ılımlı İslam ile gidilemeyeceğini gördü laik sistem üzerinden yapılması gerektiğini gördü” yorumuyla sözlerini tamamladı.

lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:25:09 0:00


  • 16x9 Image

    Yıldız Yazıcıoğlu

    Yıldız Yazıcıoğlu, 1994-1998 döneminde Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde lisans eğitimini tamamladı. Mesleğe 1997 yılında Cumhuriyet’te stajyer olarak başladı. 1998-2000 döneminde yüksek lisans eğitimine devam etti. 2000 – Mayıs 2009 döneminde Milliyet’te mesleki kariyerini cumhurbaşkanlığı ve parlamento muhabirliği noktasına taşıdı. 2009 - 2011 yıllarında ABD’nin başkenti Washington DC’de kariyerini sürdürdü ve farklı medya kuruluşları için temsilcilik – yorumculuk görevlerini yürüttü. Bu dönemde VOA Türkçe’de eğitim aldı ve görev yaptı. Ardından Ankara’ya dönüşünde Habertürk TV’de, ArtıBir TV’de görevler üstlendi. Şu anda VOA Türkçe ekibinde görev almayı sürdürüyor.

XS
SM
MD
LG