Amerikalı uluslararası ilişkiler uzmanı Macar asıllı George Friedman 2009 yılında yayınlanan ‘Gelecek 100 Yıl- 21. Yüzyıl İçin Öngörüler’ adlı kitabında Türkiye’nin bir dünya gücü olacağı varsayımında bulunmuştu. Küresel mali kriz sonrasında yeni bir dünya düzeni kurulacağını öngören jeo-strateji uzmanı, geçtiğimiz günlerde bir kitap daha yayınladı. ‘Gelecek 10 Yıl- Nereden Nereye Gidiyoruz’ adlı kitabın yazarı ve STRATFOR araştırma kuruluşunun kurucu ve yöneticisi George Friedman Amerika’nın Sesi stüdyolarında Melek Çağlar’ın sorularını yanıtladı.
Melek Çağlar – Yaklaşık iki yıl önce yayınlanan ‘Gelecek 100 Yıl- 21. Yüzyıl İçin Öngürüler’ adlı kitabınızda Türkiye’yi ‘karışık bir coğrafyanın istikrar adası’ olarak tanımlıyordunuz. Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler bu tezinizi doğrular nitelikte. Uzun vadede çevresindeki çalkantılar Türkiye üzerinde nasıl bir etki yaratır?
George Friedman – Bölgenin istikrarı Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu tüm komşularla sıfır sorunlu dış politika stratejisi açıkladı. Türkiye’nin Irak’ta, Kafkaslar’da, İran’da, Suriye’de ve Balkanlar’da çıkarları var. Ama düşman edinmeden bu çıkarları gütmek imkansızdır, çünkü eninde sonunda birilerini üzmek zorunda kalırsınız. Elbette Türkiye’nin düşmanları var. Örneğin Ermenistan. Türkiye artık Irak politikası konusunda ve İsrail’le, Amerika ile, Azerbaycan’la ilişkilerde zorlu kararlar almak durumunda. Bir dizi konuda ciddi kararlar almalı. Çok haklı olarak Türk hükümeti zaman kazanmak istiyor. Çünkü bunlar cevabı kolay olmayan sorular, atacağınız ilk adım bütün rotanızda belirleyici olur.
‘Dindarlar denklem dışı bırakılamaz’
Bir de Türkiye’de siyasette taşlar hala yerine oturmadı. AKP egemen konumunu muhafaza ederken, CHP’nin yapısal zayıflığı sürüyor. CHP dindar kesime ulaşamıyor. Türkiye’de büyük bir değişiklikten bahsetmiyoruz, ama artık geçmişte olduğu gibi dindar kesimin sandıktaki seçimi denklem dışı bırakılamaz. Bu durumda CHP sadece laik bir parti iken, AKP dindar, ama laiklere de ulaşan parti konumunda. Bu da AKP’ye büyük bir güç veriyor.
‘Seçimlerden sonra daha iddialı bir Türkiye göreceğiz’
Anayasa değişti, yakında seçimler var, seçimlerden sonra çok daha farklı bir Türkiye göreceğiz, az önce bahsettiğim kararların alındığını göreceğiz. Kişisel değişiklikler göreceğiz, Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olmasından, yönetimin yapısında değişik yapılmasından bahsediliyor. Seçimler sona erdiğinde daha iddialı bir Türkiye göreceğiz. Çünkü Türkiye bölgede ne görmek istiyorsa o yönde karar almak zorunda ve açıkçası bunu da yapabilecek tek güç.
‘Türkiye’nin ellerini kirletmesi gerekiyor’
Melek Çağlar – Nedir Türkiye’nin alması gereken kararlar, ne yapması gerekiyor çevresindeki karmaşadan kendisini uzak tutması için?
George Friedman – Türkiye’nin karmaşadan uzak durması değil, karmaşanın parçası olması gerekiyor. Türkiye enerji konusunda Rusya’ya bağımlı. Rusya da tarihi olarak Türkiye’nin rakibi. Şu anda böyle görünmeyebilir, ama tarihsel gerçek bu. Rusya Ermenistan’ı destekliyor. Azerbaycan ve Gürcistan’a baskı yapıyor. Bu nedenle Türkiye’nin diğer enerji kaynaklarına ihtiyacı var, bu kaynaklardan biri Azerbaycan ve Gürcistan’dan geçen boru hattı. Ama bu da yeterli değil. Burada ‘Türkiye’nin dünyanın en büyük petrol üreten ülkelerinden bir olan Irak’la ilgili politikası nedir’ sorusu öne çıkıyor. Elbette bu sorunun cevabı Kürt özerk bölgesi ve Türkiye’nin bu konudaki politikasıyla, Türk-İran ilişkileri ve Türk-Amerikan ilişkileriyle de kesişiyor. Mesele burada daha da karmaşık bir hal alıyor. Çünkü Irak’ın sunduğu her fırsat bir karmaşa içeriyor. Bu da Türkiye’ye sorunu çözmesi için bir fırsat sunuyor. Ama Türkiye’nin bu denklemi çözmesi için ellerini kirletmesi gerekiyor.
Irak’ın geleceği denklemi zorlaştırıyor
Melek Çağlar – Türkiye’nin ellerini kirletmesi gerekiyor dediniz, bunu biraz açar mısınız?
George Friedman – Türkiye halen Kürt özerk bölgesinde petrol arama-çıkarma faaliyetleri sürdürüyor, başkalarıyla ortaklıklara giriyor. Türkiye Kuzey Irak’ta önemli bir güç noktası. Amerikan kuvvetleri bu yıl Irak’tan ayrılıyor, bu nedenle Irak’ın geleceği, İran’ın Irak’ta egemen güç olma iddiaları Türkiye’nin ulusal çıkarlarını doğrudan ilgilendiriyor. Türkiye, “İran’la bir sorunum yok” diyor, evet bunu söyleyebilir, ama yeni bir sorun baş gösteriyor, bu da Irak’ın geleceği. Türkiye’nin Irak’ın geleceği konusunda İran’la asgari ölçüde uzlaşmaya gitmesi gerekecek. Bu da Türkiye’yi Amerika’yla karşı karşıya getirebilir, işte bu karmaşık sorun yüzünden Türkiye’nin eli kirlenebilir.
Melek Çağlar – İki yıl önce Indexuniverse.com adlı sitede yayınlanan söyleşinizde ‘Türkiye 270 kiloluk bir goril, hiç kimse onu bir kenarda bırakmak istemez’ diyorsunuz. Aradan geçen iki yıllık süre içinde sizce Türkiye daha da büyüdü mü?
George Friedman – Türkiye şimdi 360 kilo. Türkiye’nin ekonomisi müthiş bir şekilde büyüyor. Avrupa’nın en güçlü ordusuna sahip. Bu arada en yakınındaki güç odağı AB ciddi ölçüde zayıfladı. Buna karşın Türkiye’nin gücü artıyor. Türkiye’nin bölgesel gücü, İran’ınkini fazlasıyla geride bırakıyor. Güce sahip olmakla, bu gücü nerede kullanmak istediğiniz ayrı şeyler ve bu henüz açıklık kazanmış değil. Ama bugün Suriye, Lübnan konu olduğunda konuşan taraf Türkiye. Türkler, Orta Asya’da, Balkanlar’da, her yerde. Açıkçası bence Türkiye Avrupa ülkelerinin çoğundan daha güçlü.
‘Batı’nın ittifak sistemi Türkiye’ye küçük geliyor’
Melek Çağlar – Türkiye’nin dış politika hedeflerine dönersek, Washington’da ve diğer başkentlerde, Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya çevirdiği iddiaları var. İddialar doğru mu sizce ve bu politika Türkiye’ye ne getirir?
George Friedman – Bence Türkiye böyle bir politika izlemiyor. Türkiye son 50 yılını Amerikan ittifak sisteminin bir parçası olarak geçirdi. Şimdi bu ittifak sistemi Türkiye’ye küçük geliyor. Türkiye Washington’la ilişkileri elbette koruyacaktır, ama Türkiye’nin başka ilgi alanları, başka çıkarları var. Bu ilgi alanları bazen İran gibi Amerika düşmanları olabiliyor. Ama İran, Türkiye’nin komşusu ve Türkiye İran’la çalışmak zorunda. Türkiye daha dengeli bir politika arayışında ve bu da İslam dünyasına daha fazla ilgi göstermesini gerektiriyor. Durum böyle olunca da koşullar Türkiye’nin Amerika ile İsrail’le ilişkilerini değiştiriyor. Ama bunu Batı’dan Doğu’ya doğru yönelmek olarak algılamak basit bir yaklaşım olur. Türkiye İslami bir bölgede bulunuyor, tarihsel olarak da İslam dünyasının lideri olma geleneğine sahip. Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden 100 yıl sonra Türkiye yeni bir realite ile karşı karşıya. Bu belki birçok Türk’ü tedirgin ediyor. Belki birçoğu da Türkiye’nin daha iddialı olmasını istiyor. Ama şu anda Türkiye çevresindeki sorunlarla baş etmek için yapması gerekenleri yapıyor.
'Türkiye artık ABD ile aynı safta olmayacak'
Melek Çağlar – Peki bu dış politika Türkiye’yi doğu ile batı arasında bir yol ayrımına getirirse, örneğin Türkiye İran’la Amerika arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsa ne olabilir?
George Friedman – Osmanlı İmparatorluğu’nun bu tür iki-uçlu zor kararları sofistike bir şekilde cevaplama geleneği var. Böyle bir ikilem karşısında Türkiye’nin yapması gereken de orta yolu bulmak, hem İran hem de Amerika’ya yarar sağlayacak bir süreç sunmak. Ama her durumda Türkiye’nin izleyeceği strateji iki taraf arasında bir tercih yapmamak, kendini bu tür bir tercihe zorlayacak bir konuma getirmemek olmalı. Amerika’nın da İran’ın da kendisini bu konuma itmesini engellemesi gerekir. Bu elbette zor, çünkü Washington’da hala ‘ya bizdensin, ya da bize karşısın’ anlayışı var.
Melek Çağlar – Yeni kitabınızda gelecek 10 yılla ilgili tahminler yapıyorsunuz, bu sürede Amerika başkanını bekleyen fırsat ve zorlukları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce gelecek 10 yılda Türkiye Amerika’ya, Amerika başkanına ne tür fırsat ve zorluklar sunuyor?
George Friedman – Türkiye’nin sunduğu yararlar, getirdiği zorlukların çok üzerinde. Buradaki zorluk şu: Türkiye bundan sonra artık eskisi gibi Amerika’yla hep aynı safta olmayacak. Oysa Amerika yıllarca bunu görmeye alışıktı. Türkiye’nin gelecek 10 yılda sunacağı yarar ise Amerika’nın konuşamadığı taraflarla diyalog yeteneği. Türkiye Ortadoğu’nun en büyük arabulucusu olacak. Bu da elbette Türkler için son derece rahat bir konum. Çünkü bunu yapacak kapasitedeler. Türkler’in yüzyıllar süren bir müzakerecilik, arabuluculuk yapma geleneği var. Bu rol de bence Türkiye’ye büyük yarar getirecektir.
Melek Çağlar – Teşekkür ederim.
George Friedman – Ben teşekkür ederim.