8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle Türkiye’deki siyasette kadın varlığına bakıldığında, sayısal açıdan “eşitlik” seviyesine yaklaşılamadığı gözlemleniyor. Ancak Türkiye’deki kadın hareketine öncülük etmiş isimler Şirin Tekeli, Hülya Gülbahar ve Halime Güner ise, Amerika’nın Sesi’ne, olumsuz gelişmelere rağmen umutlu olduklarını belirtiyor.
Türkiye’de, ömrünü kadın hakları mücadelesine adamış isimlerden birisi Prof. Dr. Şirin Tekeli’ye göre Osmanlı döneminde Tanzimat Fermanı ardından kadınlar kendi hakları için seslerini yükseltmeye başladı. O dönem Avrupa’daki örnekleri gibi öncelikle çalışma hayatındaki hakları için mücadele veren kadınlar, Jön Türk hareketiyle eğitim alanında da haklar elde etti. 1917’de Aile Kararnamesi ile boşanma hakkına kavuştu ve çok eşlilik yasaklandı. 20’nci yüzyıl başından itibaren “oy hakkı” talebiyle siyasette var olma mücadelesindeki kadınlar, dernek olarak Türk Kadınlar Birliği çatısı altında faaliyetlerini sürdürdü.1930’dan itibaren önce yerel yönetimler ve 1934’te genel seçimler ile kadınlar seçme ve seçilme hakkını elde etti. 8 Şubat 1935’teki genel seçimler ile kadınlar ilk kez TBMM’ye girdi.
Resmi istatistiklere göre Türkiye siyasetindeki kadın varlığı, çok partili siyasete geçildiği 1950’li yıllardan sonra gerileme gösterdi.
Kadınlar, 7 Haziran seçimiyle birlikte yüzde 17,6 oranında milletvekili oranıyla ilk kez Türkiye tarihindeki en yüksek oranda temsil hakkını yakaladı. 1 Kasım’da yüzde 14,7 kadın vekil oranıyla yeniden 2011 yılındaki temsil oranına düştü. TBMM’de şu anda 26.Dönem’de 81 kadın milletvekili görev yapıyor.
Meclis yine yeniden erkek egemenliğinde
TBMM’deki 4 siyasi parti itibariyle duruma bakıldığında; 1 Kasım’da AKP’nin milletvekili sayısı 258’den 317’ye çıktı. Ancak 7 Haziran’da 40 AKP’li kadın vekil varken, şimdi 35 kadın vekil görevde. CHP’nin milletvekili sayısı 132’den 134’e yükseldi. CHP, 7 Haziran’daki 21 kadın vekil sayısını son seçimde de korudu. HDP’nin milletvekili sayısı 80’den 59’a düştü. 7 Haziran’da 32 kadın vekil çıkarmış HDP’de şimdi 23 kadın var. MHP’nin milletvekili sayısı 80’den 40’a indi. 7 Haziran’da en düşük sayıda kadın vekil aday göstermiş olan MHP, şimdi 3 vekil ile Meclis’te.
1 Kasım’da Türkiye’nin 81 ilinden 43’ünde hiç kadın milletvekili çıkmadı. Kadın temsili olmayan iller; Adıyaman, Amasya, Ardahan, Artvin, Bartın, Bayburt, Bilecik, Bingöl, Bolu, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Edirne, Erzincan, Giresun, Hatay, Iğdır, Isparta, Karabük, Karaman, Kars, Kastamonu, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kilis, Kütahya, Mersin, Muğla, Nevşehir, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Sakarya, Sinop, Sivas, Tokat, Dersim, Uşak, Yalova, Yozgat ve Zonguldak.
Şirin Tekeli: ‘Biz kadınlar buradayız, mücadeleyi bırakmayız’
Türkiye’de kadın hareketi denildiğinde ilk akla gelenlerden birisi olan Şirin Tekeli, kadın hareketindeki pek çok eyleme ve yasal değişiklikler taleplerine öncülük etti. 1997 yılında Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin (KA-DER) kurucuları ve ilk genel başkanı olan Tekeli, bugün 72 yaşında Bodrum’da hayatını sürdürüyor.
Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtlayan Tekeli, Türkiye’de kısmen yasaklamalara rağmen bugün 8 Mart’ın kutlanabilmesi nedeniyle mutluluk duyduğunu kaydetti. Tekeli, bugün Suriyeli kadınlar için de destek çalışmaları yapıldığını anımsatarak, “Çünkü kadın hareketi sadece kendi hakkını savunmaz. Kadın hareketi, en demokrat ve en enternasyonel harekettir. Kadınlar, diğer bütün ezilmişlerin de hakkını savunur. Bunlar göçmenler, azınlıklar olabilir ya da doğa da olabilir. Kadın hareketi, bütün sorunların peşine düşer. Ve belki bütün sorunların peşinde olduğu için de kendi sorunlarını tam anlamıyla çözemez” diye konuştu.
TBMM’deki sayısal temsil artışından dolayı umutlanmak gerektiğini söyleyen Tekeli, KA-DER kurulduğunda Meclis’te sadece yüzde 2 oranında temsil olduğunu ancak düzenlenen pek çok siyasi kampanya ile bunun azlığına dikkat çektiklerini anlattı. KA-DER’in de Meclis’teki kadın oranının yükselmesine katkı verdiğini kaydeden Tekeli, yüzde 18’e yakın temsil oranıyla Türkiye’nin neredeyse 7 Haziran’da Batı Avrupa ülkelerindeki kadın temsilini yakalama noktasına geldiğini dile getirdi. Ancak bunun 1 Kasım’da düşüş gösterdiğini hatırlatan Tekeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yine de 23 yıl içerisinde yüzde 2’den yüzde 14’e yükselmek ve bunu kadın mücadelesiyle arttırabilmek önemli bir adımdır. Tabii her şey güllük gülistanlık değil. Ama ben kendimi iflah olmaz bir iyimser olarak tanımlarım. Dolayısıyla bu oranın daha da yükseleceğini, kadınların hem Meclis’te hem de başka karar organlarında daha etkili olacağını ve böylece politikayı değiştireceğini düşünüyorum. Dolayısıyla da daha insancıl, daha kadın haklarından yana toplum sorunlarını çözen bir politikanın oluşturulmasına katkıda bulunacaklarına inanıyorum.”
Tekeli’ye göre siyasette halen yeterince kadın etkisi yok
“Kadınlar artık daha etkili olacaklar. Kaçınılmaz bir şey çünkü arkalarında koskoca bir kadın hareketi duruyor” diyen Tekeli, ancak olumsuz gelişmeler olduğunu görmek gerektiğini vurguladı. Örneğin ABD’de bu seçim kampanyasıyla birlikte kürtaj hakkına dahi sınırlama getirilmek istendiğini gördüklerini belirten Tekeli, “Kadın hareketi diğer sosyal hareketlerden ayrılan bir özelliğe sahiptir ve aslında döngüseldir. Ananeler bir takım hakları kazanır, kızları gelir ve mücadeleyi bırakırlar ama sonra torunlar kuşağı gelir. Torunlar bakarlar ki o kazanımlar rafta, kağıt üzerinde kalmıştır. Bu nedenle de kadın mücadelesi bitmeyen mücadeledir çünkü peşini bırakırsanız kazanılmış haklar gider. Ama Türkiye’de kadın mücadelesi çok önemli kazanımlar elde etti. Medeni Kanun değiştirildi. Ceza Kanunu’nda da önemli reformlar yapıldı. Bazı siyasetçiler bunları geri çevirmeye çalışsa da biz kadınlar buradayız. Şimdi 80’li yıllardan bugüne 6’ncı kuşak kadınlar geliyor ve mücadeleyi bırakmayacağız. Yine mücadele edeceğiz ve yeni haklar da talep edeceğiz” dedi.
Hülya Gülbahar: ‘Eşit temsil yok, kadın siyasetçiye sus deniyor’
KA-DER’in kurucularından ve Türkiye’de kadın hareketindeki önemli aktivistlerden birisi Hülya Gülbahar da, Amerika’nın Sesi’ne bugünü değerlendirdi. HDP ve BDP’nin yürüttüğü eş başkanlık uygulaması dışında yerel yönetimlerde sayısal artış olmadığını anımsatan Gülbahar, 1 Kasım’daki TBMM’deki temsilde düşüşten dolayı da üzüntü duyduklarını vurguladı.
Türkiye’de son dönemdeki savaş ortamı nedeniyle özellikle Kürt hareketindeki kadınlara dönük olarak da sistematik saldırılar yürütüldüğünü söyleyen Gülbahar, ağır bir baskı ortamında ciddi sayıda gözaltılar bulunduğunu dile getirdi.
TBMM’deki kadın siyasetçilere yönelik olarak çok ciddi şekilde karalama kampanyaları yapıldığını kaydeden Gülbahar, “Bir süredir çeşitli kesimler kadın siyasetçilere saldırarak, ‘sus’ diyen söylemlerini sürdürüyor. CHP’den Selina Doğan, Selin Sayek Böke bunun örnekleri olarak karşımıza çıkıyor. Ya da Elif Doğan Türkmen gibi fiziki saldırıya uğrayan isimler de var” diye konuştu.
Aylin Nazlıaka son örnek mi?
CHP’de en son Aylin Nazlıaka hakkında ihraç kararı verilmesine yol açan süreci de rastlantı olarak görmediğini belirten Gülbahar, kadın hakları bakımından aktif bir vekil olan Nazlıaka’nın, TBMM içerisinde tanıklık ettiği bir konuyu siyasi partisinden isimlerle konuşması nedeniyle suçlandığını söyledi.
Halime Güner: 8 Mart’ta bu yıl çok ciddi engellemeler var
Kadın hareketinde uzun yıllardır görev alan ve Ankara merkezli Uçan Süpürge’nin kurucu başkanı Halime Güner de, Amerika’nın Sesi’ne, “Türkiye çok önemli bir fırsatı kaçırdı. Kadın haklarıyla ilgili yasal açıdan çok önemli adımlar atmış iken; bu yıl özellikle kadınların kendilerini ifade etme biçimleriyle ilgili çok ciddi engellemeler görüldü. Son eylemlerde polis şiddetiyle karşı karşıya kaldılar” dedi.
12 Eylül askeri darbesi ardından siyasi atmosferde ciddi baskı olmasına rağmen kadınlarca “Özel alan politiktir” sloganının ortaya çıktığını anımsatan Güner, bugün Türkiye’de gittikçe artan baskı karşısında kadın örgütleri arasında dayanışmanın büyümeye devam edeceğini düşündüğünü söyledi.
Türkiye’deki kadın milletvekili sayısında 1 Kasım’da düşüşe rağmen kadın hareketi sayesince birikmiş bir kültürün ortaya çıktığını söyleyen Güner, “Meclis’te sayısı yeterli olmasa da kadın milletvekilleri kendilerini doğru ifade ediyorlar. Kendilerini yetiştirmiş, alanına hakim vekilleri kürsüde dinlemekten inanılmaz zevk alıyorum. İşte bunu yaygınlaştırmamız gerekiyor” dedi.