WASHINGTON, DC —
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz başkanlığındaki TÜSİAD heyeti 28 – 30 Nisan Washington’da temaslarda bulundu. Temasların ana gündem maddesi Türkiye ile ABD arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerdi.
TÜSİAD heyeti Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi, ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD Ticaret Temsilciliği, ABD Temsilciler Meclisi nezdinde görüşmeler yapmak üzere geldiği Washington’da Amerikan iş dünyasının önde gelen kuruluşlarından Business Roundtable ve ABD Ticaret Odası yetkilileriyle biraraya geldi.
TÜSİAD heyetinin Washington ziyaretinde Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Başkanı Dr. Adam Posen’la görüşme ve Dış İlişkiler Konseyi tarafından düzenlenen yuvarlak masa toplantısı da vardı. Heyet, ayrıca ABD Merkez Bankası eski başkanı Dr. Ben Bernanke ve Washington Post gazetesi yazarı David Ignatius ile görüşmeyi de Washington ziyaret programına aldı.
Muharrem Yılmaz, Amerika’da görüştükleri düşünce kuruluşlarında kendilerine yansıtılan Türkiye algısı konusunda şunları söyledi: “Düşünce kuruluşlarında, Türkiye’ye ilişkin beklentinin değerler temelinde büyük bir kafa karışıklığı içinde olmadığını tespit ediyorum. ‘Türkiye acaba uzaklaşıyor mu demokrasiden? Batı değerlerinden?’ gibi soru işaretlerine rağmen çok büyük bir kaygı tespit etmiyorum. Ama tabii bu, bize düşen bir şey. Bu bizim kendi meselemiz. Biz Türkiye’nin ihtiyacı olan reformları hem siyasal alanda hem ekonomik alanda paralel götürmek zorundayız.”
Muharrem Yılmaz, “Türkiye’nin, finans kaynaklarının daha sıkılaştığı ve geçmişteki hızlı büyüme oranlarının gerisinde kalması beklenen yeni dünya konjonktüründe çok daha dikkatli adımlar atması ve reformlarında çok daha hızlı çok daha kararlı olması lazım” görüşünü de savundu.
Muharrem Yılmaz, Melek Çağlar’ın sorularını yanıtlarken, küresel, bölgesel ve iç gelişmeler ışığında Türkiye’nin hala yabancı yatırımlar açısından cazip bir ülke olarak görülüp-görülmediği sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Dünyanın finansal kaynaklarının bol olduğu dönemi geride bıraktık ve bu iyi yönetmemiz gereken bir süreç. Herkesin kaynağa ihtiyacı var. Herkesin büyüme için kaynak aradığı bu ortamda bizim daha cazip olmamız lazım. Bunun için de kurum ve kurallarıyla piyasa ekonomisini iyi çalıştırıyor olmamız lazım. Sağlıklı bir piyasa ekonomisinin çalışacağı ortam; hukuk güvenliğinin olduğu, hukukun üstünlüğünün olduğu bir ortamdır. Dolayısıyla bu alandaki eksikliklerimizi gidermemiz lazım, Türkiye’nin rating’ini artıran bir konu da AB yolunda attığı adımların hızlanmasıdır, dolayısıyla Avrupa Birliği çıpasına daha güçlü sarılmaya ihtiyaç var.”
Muharrem Yılmaz, küresel olarak daha yavaş bir büyümenin beklendiği bir dönemde Türkiye’nin gerekli adımları atması halinde hala şansı olduğu görüşünde: “Dünya konjonktüründeki büyümenin daha mütevazi olmasını beklediğimiz bu dönemde, Türkiye’nin büyümesini güçlendirebilecek yine farklı şansları var. Türkiye bir yandan piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarını ve onların güvenilirliğinin temini için atacağı adımların yanı sıra eğer biraz ihmal ettiğimiz mikro reformlar alanında hızlı adımlar atarsa Türkiye’nin buradan %1’lik ilave bir büyüme imkanı olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca çözüm sürecini sonuçlandırabilirsek, oradan da Türkiye’nin ilave büyümesini sağlayacak kaynak var. Bunun yanı sıra etrafımızdaki dış sorunlar hızlı şekilde çözüm bulursa, bunlar da Türkiye’nin büyümesine ilave edeceğimiz fırsatlar.”
Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı konusundaki hedefine nasıl yaklaşabileceği ve TÜSİAD’ın bu konudaki yaklaşımını ise şöyle değerlendirdi: “Transatlantik Ticaret ve Yatırım ortaklığı konusu çok önemsediğimiz bir konu. Bunu sadece AB ile Amerika arasında yapılacak bir anlaşma olarak görmüyoruz. Burada iki ekonomi arasında standartların uyumlaştırılması sözkonusu, demek ki Transatlantik dünyasının yeni bir ekonomi düzeni kurmasından bahsediyoruz, dolayısıyla Türkiye’nin bunun dışında kalmaması lazım. Türkiye, Amerika ile stratejik ortak. Batı ittifakının dışında stratejik ortak olur mu? Diğer taraftan AB ile ekonomimizi entegre etmişiz, eğer AB ile ABD bir ekonomik entegrasyon konuşuyorsa 17 yıldır ekonomisini AB’ye entegre etmiş olan Türkiye bunun dışında bırakılabilir mi? Dolayısıyla ben Türkiye’nin mutlaka TTİP içerisine yer almasını sağlayan bir çözümün bulunması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye bunun dışında kalamaz, TÜSİAD da Türkiye’nin bunun dışında kalmasını kabullenemez.”
TÜSİAD Başkanı Yılmaz, TTİP görüşmelerine Türkiye’ye en azından gözlemci olarak katılma ve görüşmeler sonrasında gözlemci olarak katılan ülkelere anlaşmaya taraf olma hakkının verilmesi gerektiğini söyledi.
TÜSİAD heyeti Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi, ABD Dışişleri Bakanlığı, ABD Ticaret Temsilciliği, ABD Temsilciler Meclisi nezdinde görüşmeler yapmak üzere geldiği Washington’da Amerikan iş dünyasının önde gelen kuruluşlarından Business Roundtable ve ABD Ticaret Odası yetkilileriyle biraraya geldi.
TÜSİAD heyetinin Washington ziyaretinde Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Başkanı Dr. Adam Posen’la görüşme ve Dış İlişkiler Konseyi tarafından düzenlenen yuvarlak masa toplantısı da vardı. Heyet, ayrıca ABD Merkez Bankası eski başkanı Dr. Ben Bernanke ve Washington Post gazetesi yazarı David Ignatius ile görüşmeyi de Washington ziyaret programına aldı.
Muharrem Yılmaz, Amerika’da görüştükleri düşünce kuruluşlarında kendilerine yansıtılan Türkiye algısı konusunda şunları söyledi: “Düşünce kuruluşlarında, Türkiye’ye ilişkin beklentinin değerler temelinde büyük bir kafa karışıklığı içinde olmadığını tespit ediyorum. ‘Türkiye acaba uzaklaşıyor mu demokrasiden? Batı değerlerinden?’ gibi soru işaretlerine rağmen çok büyük bir kaygı tespit etmiyorum. Ama tabii bu, bize düşen bir şey. Bu bizim kendi meselemiz. Biz Türkiye’nin ihtiyacı olan reformları hem siyasal alanda hem ekonomik alanda paralel götürmek zorundayız.”
Muharrem Yılmaz, “Türkiye’nin, finans kaynaklarının daha sıkılaştığı ve geçmişteki hızlı büyüme oranlarının gerisinde kalması beklenen yeni dünya konjonktüründe çok daha dikkatli adımlar atması ve reformlarında çok daha hızlı çok daha kararlı olması lazım” görüşünü de savundu.
Muharrem Yılmaz, Melek Çağlar’ın sorularını yanıtlarken, küresel, bölgesel ve iç gelişmeler ışığında Türkiye’nin hala yabancı yatırımlar açısından cazip bir ülke olarak görülüp-görülmediği sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Dünyanın finansal kaynaklarının bol olduğu dönemi geride bıraktık ve bu iyi yönetmemiz gereken bir süreç. Herkesin kaynağa ihtiyacı var. Herkesin büyüme için kaynak aradığı bu ortamda bizim daha cazip olmamız lazım. Bunun için de kurum ve kurallarıyla piyasa ekonomisini iyi çalıştırıyor olmamız lazım. Sağlıklı bir piyasa ekonomisinin çalışacağı ortam; hukuk güvenliğinin olduğu, hukukun üstünlüğünün olduğu bir ortamdır. Dolayısıyla bu alandaki eksikliklerimizi gidermemiz lazım, Türkiye’nin rating’ini artıran bir konu da AB yolunda attığı adımların hızlanmasıdır, dolayısıyla Avrupa Birliği çıpasına daha güçlü sarılmaya ihtiyaç var.”
Muharrem Yılmaz, küresel olarak daha yavaş bir büyümenin beklendiği bir dönemde Türkiye’nin gerekli adımları atması halinde hala şansı olduğu görüşünde: “Dünya konjonktüründeki büyümenin daha mütevazi olmasını beklediğimiz bu dönemde, Türkiye’nin büyümesini güçlendirebilecek yine farklı şansları var. Türkiye bir yandan piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarını ve onların güvenilirliğinin temini için atacağı adımların yanı sıra eğer biraz ihmal ettiğimiz mikro reformlar alanında hızlı adımlar atarsa Türkiye’nin buradan %1’lik ilave bir büyüme imkanı olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca çözüm sürecini sonuçlandırabilirsek, oradan da Türkiye’nin ilave büyümesini sağlayacak kaynak var. Bunun yanı sıra etrafımızdaki dış sorunlar hızlı şekilde çözüm bulursa, bunlar da Türkiye’nin büyümesine ilave edeceğimiz fırsatlar.”
Muharrem Yılmaz, Türkiye’nin Transatlantik Yatırım ve Ticaret Ortaklığı konusundaki hedefine nasıl yaklaşabileceği ve TÜSİAD’ın bu konudaki yaklaşımını ise şöyle değerlendirdi: “Transatlantik Ticaret ve Yatırım ortaklığı konusu çok önemsediğimiz bir konu. Bunu sadece AB ile Amerika arasında yapılacak bir anlaşma olarak görmüyoruz. Burada iki ekonomi arasında standartların uyumlaştırılması sözkonusu, demek ki Transatlantik dünyasının yeni bir ekonomi düzeni kurmasından bahsediyoruz, dolayısıyla Türkiye’nin bunun dışında kalmaması lazım. Türkiye, Amerika ile stratejik ortak. Batı ittifakının dışında stratejik ortak olur mu? Diğer taraftan AB ile ekonomimizi entegre etmişiz, eğer AB ile ABD bir ekonomik entegrasyon konuşuyorsa 17 yıldır ekonomisini AB’ye entegre etmiş olan Türkiye bunun dışında bırakılabilir mi? Dolayısıyla ben Türkiye’nin mutlaka TTİP içerisine yer almasını sağlayan bir çözümün bulunması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye bunun dışında kalamaz, TÜSİAD da Türkiye’nin bunun dışında kalmasını kabullenemez.”
TÜSİAD Başkanı Yılmaz, TTİP görüşmelerine Türkiye’ye en azından gözlemci olarak katılma ve görüşmeler sonrasında gözlemci olarak katılan ülkelere anlaşmaya taraf olma hakkının verilmesi gerektiğini söyledi.