WASHINGTON —
Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti başkan adaylarının katıldığı ve televizyonda canlı yayınlanan tartışma programları Amerika’da seçim sürecinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Tartışma programları Kasım seçimlerini nasıl etkileyecek?
Kasım’daki başkanlık seçimlerine kısa süre kala adaylar birçok seçmenden destek topladı. Ancak seçimin sonucunu kararsızlar belirleyecek. Bu nedenle başkan adayları arasında yapılacak üç, yardımcılarının katılacağı bir tartışma programı, kararsız seçmenlerin fikrini değiştirmesinde büyük rol oynayacak.
Adaylar televizyonlarda yayınlanan kısa reklam filmlerinde görüşlerini sık sık dile getirdi. Ancak seçmenler sandık başına gitmeden önce adaylardan ana konulardaki düşünceleri hakkında daha fazla ayrıntı bekliyor. Georgetown Üniversitesi profesörü Mark Rom, tartışma programlarının bu beklentiyi karşılayacağını söylüyor: “Tartışma programları adayların dünya görüşlerini, hedeflerini, hayallerini, umutlarını dile getirmeleri için iyi bir fırsat. Programda Amerikan halkı için neler yapacaklarını anlatacaklar.”
Adayların karşılaşmalarına tartışma dense de aslında bu programlar daha çok söyleşiye benziyor. American Üniversitesi’nden Candice Nelson, programların nasıl işlediğini şöyle anlatıyor: “Başkan adaylarının üç tartışmasının ikisinde ve başkan yardımcısı adayları açık oturumunda tartışmayı yöneten kişi her iki adaya da sorular yöneltir. Adaylardan biri soruyu yanıtladıktan sonra rakibine de söz hakkı tanınır. Tartışmayı yöneten kişinin amacı, soruların adil şekilde her iki aday tarafından da yanıtlanmasını sağlamaktır.”
Bu iki tartışma programı iç ve dış siyaset olarak ikiye ayrılıyor. Üçüncü programsa vatandaşların adaylara iştedikleri konuda soru yönelttiği bir açık oturum havasında geçiyor.
Tartışma programları 1976 seçimlerinden beri bir gelenek. Ancak 1960 seçimleri öncesinde Demokrat Senatör John Kennedy ve Cumhuriyetçi Başkan Yardımcısı Richard Nixon da bir programda kozlarını paylaşmıştı.
Cumhuriyetçi Ronald Reagan tartışmaları lehine çevirmeyi çok iyi bilirdi. Reagan, 1980’de zamanın başkanı Demokrat Jimmy Carter’ı mağlup etmesinde rol oynadığı söylenen şu soruyu sormuştu.
Reagan, “Kime oy vereceğinize karar vermeden önce kendinize şu soruyu sorsanız iyi olur: ‘Bugün dört yıl öncesine göre daha iyi durumda mıyım?’”
Tartışma programları bazen de adayların sonunu getirebiliyor. Cumhuriyetçi Başkan Gerald Ford, 1976’da, Soğuk Savaş sırasında Demokrat Jimmy Carter’la karşılaştığı tartışma programında çok büyük bir hata yapmıştı: “Doğu Avrupa’da Sovyet hakimiyeti yoktur, Ford Yönetimi zamanında da hiç olmayacaktır.”
Uzmanlar, Ford’un alay konusu olan bu sözlerinin Jimmy Carter’a yenilmesinde büyük rol oynadığını düşünüyor.
Kasım’daki başkanlık seçimlerine kısa süre kala adaylar birçok seçmenden destek topladı. Ancak seçimin sonucunu kararsızlar belirleyecek. Bu nedenle başkan adayları arasında yapılacak üç, yardımcılarının katılacağı bir tartışma programı, kararsız seçmenlerin fikrini değiştirmesinde büyük rol oynayacak.
Adaylar televizyonlarda yayınlanan kısa reklam filmlerinde görüşlerini sık sık dile getirdi. Ancak seçmenler sandık başına gitmeden önce adaylardan ana konulardaki düşünceleri hakkında daha fazla ayrıntı bekliyor. Georgetown Üniversitesi profesörü Mark Rom, tartışma programlarının bu beklentiyi karşılayacağını söylüyor: “Tartışma programları adayların dünya görüşlerini, hedeflerini, hayallerini, umutlarını dile getirmeleri için iyi bir fırsat. Programda Amerikan halkı için neler yapacaklarını anlatacaklar.”
Adayların karşılaşmalarına tartışma dense de aslında bu programlar daha çok söyleşiye benziyor. American Üniversitesi’nden Candice Nelson, programların nasıl işlediğini şöyle anlatıyor: “Başkan adaylarının üç tartışmasının ikisinde ve başkan yardımcısı adayları açık oturumunda tartışmayı yöneten kişi her iki adaya da sorular yöneltir. Adaylardan biri soruyu yanıtladıktan sonra rakibine de söz hakkı tanınır. Tartışmayı yöneten kişinin amacı, soruların adil şekilde her iki aday tarafından da yanıtlanmasını sağlamaktır.”
Bu iki tartışma programı iç ve dış siyaset olarak ikiye ayrılıyor. Üçüncü programsa vatandaşların adaylara iştedikleri konuda soru yönelttiği bir açık oturum havasında geçiyor.
Tartışma programları 1976 seçimlerinden beri bir gelenek. Ancak 1960 seçimleri öncesinde Demokrat Senatör John Kennedy ve Cumhuriyetçi Başkan Yardımcısı Richard Nixon da bir programda kozlarını paylaşmıştı.
Cumhuriyetçi Ronald Reagan tartışmaları lehine çevirmeyi çok iyi bilirdi. Reagan, 1980’de zamanın başkanı Demokrat Jimmy Carter’ı mağlup etmesinde rol oynadığı söylenen şu soruyu sormuştu.
Reagan, “Kime oy vereceğinize karar vermeden önce kendinize şu soruyu sorsanız iyi olur: ‘Bugün dört yıl öncesine göre daha iyi durumda mıyım?’”
Tartışma programları bazen de adayların sonunu getirebiliyor. Cumhuriyetçi Başkan Gerald Ford, 1976’da, Soğuk Savaş sırasında Demokrat Jimmy Carter’la karşılaştığı tartışma programında çok büyük bir hata yapmıştı: “Doğu Avrupa’da Sovyet hakimiyeti yoktur, Ford Yönetimi zamanında da hiç olmayacaktır.”
Uzmanlar, Ford’un alay konusu olan bu sözlerinin Jimmy Carter’a yenilmesinde büyük rol oynadığını düşünüyor.
