Amerika’da terörle mücadele uzmanları terör saldırılarının başarılı olmasını engellemede büyük başarı sağlandığını iddia ediyor. Ancak yetkililer 2001 yılından bu yana terör tehditlerinin niteliğinin değiştiğini söylüyor. Bazı uzmanlar Amerika’nın 2001 yılından beri büyük bir terör saldırısı yaşamamasının büyük şans olduğunu belirtiyor.
Geçen yıl 25 Aralık’ta Amsterdam-Detroit uçağına binen Ömer Faruk Abdülmuttalip iç çamaşırlarının altına sakladığı bombayı patlatmak istemiş ancak başaramamıştı. 21 Haziran’da New York’taki Times meydanında içi bomba dolu bir araç da son anda patlamamıştı. Ekim ayında ise yazıcı kartuşlarına gizlenen bombalar kargo uçaklarına yüklenmeden ele geçirildi.
Ulusal Terörle Mücadele Merkezi direktörü Michael Leiter sıkı güvenlik önlemlerinin terrör tehdidini zayıflattığını ancak yok etmediğini söylüyor: "Karşılaştığımız zorluklara rağmen önemli gelişmeler kaydettik. Bunun sonucu olarak en büyük saldırı tehditleri bugün 2001 yılına kıyasla daha az. Ancak tehdit ortadan kalkmış değil. Ancak kabul etmek gerekir ki teröristler bir gün başarılı bir saldırı yapabilir. Bütün zamanımızı bu tür bir olayın yaşanmasını önlemek için harcıyoruz. Ama dürüst olmak lazım, bazı şeyler gözden kaçabilir. Tehditlerin daha karmaşık, daha çeşitli olduğu, teröristlerin yurt içinde yetiştiği bir dönemde bütün saldırıları engellemek çok zor."
Yetkililer ve uzmanlar daha yeni ve merkezi olmayan el Kaide hücreleri bulunduğunu ve bu hücrelerin el Kaide liderlerinden doğrudan talimat almadan da faaliyet gösterdiklerini söylüyor. Yurt içinde yetişmiş teröristleri de ayırdetmek kolay değil.
El Kaide liderlerinin Pakistan’ın aşiret bölgelerinde saklandıkları tahmin ediliyor. Leiter bazı grupların El Kaide’den ilham aldıkları, ancak talimat almadıkları görüşünde ve şunları söylüyor: "Bu gruplar sadece el Kaide liderliğine bağlı çalışmıyor. Kendi kendilerine yetiyorlar, daha bağımsızlar. El Kaide liderlerine bağlılıkları da devam ediyor tabii. Bunu küçümsemek istemem ancak özellikle Arap yarımadasındaki bir çok yan örgüt bağımsız hareket ediyor."
El Kaide’nin ana vatanı olarak bilinen Yemen teröristler için en popüler ülke olmaya başladı. İstihbarat yetkilileri de bu ülkeye önem veriyor. CIA eski başkan yardımcısı John McLaughlin havaalanı ve göçmen kontrolları sıkılaştırıldıkça el Kaide ve benzer grupların Amerikan vatandaşlarını örgüte almaya çalıştıklarını söylüyor: "Zayıf noktalarımızı araştırıyorlar. Kendi zayıflıklarını da biliyorlar. Seyahat ettiklerinde ya da iletişim kurmaya çalıştıklarında yakalandıklarını biliyorlar. Kargo uçaklarına bomba koymak için seyahat etmeleri gerekmiyor. Pasaportlarıyla seyahat ettiklerinde de kimliklerini ele verdiklerinin farkındalar. Dolayısıyla Amerikan vatandaşlarının kullanılması olayına daha sık rastlıyoruz."
McLaughlin terör tehdidinin dini boyutunu da kaybetmeye başladığını söylüyor: "Terörizmle bağlantılı kişilerin derin dini duygulardan ilham aldıklarından emin değilim. Bu kişilerin çoğu, yaşadıkları yere yabancı olma duygusundan ilham alıyor. Bir gruba bağlı olmak kendilerine bir amaç veriyor. Kulağa hoş gelen iddialarda bulunan terör grupları bu kişilerin ilgisini çekiyor."
McLaughlin ve Leiter Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın potansiyel terör saldırılarını ortaya çıkarmakta iyiye gittiğini belirtiyor. Ancak FBI’ın Amerikan vatandaşları hakkında bilgi toplarken dikkatli olması gerekiyor. Bu süreçte bireysel özgürlüklerin ihlal edilmemesine ve Amerikalı Müslümanlar’ın hassasiyetlerine özen gösterilmesine dikkat etmek gerekiyor.