Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anayasa değişikliğiyle birlikte Başkanlık Sistemi’ne geçiş ve rejim değişikliği yönündeki ısrarlı tutumu devam ederken; bugün milletvekillerine “Türk Tipi Başkanlık Sistemi Raporu” dağıtılması dikkat çekti. Rapora göre; Erdoğan’ın da sıkça ifade ettiği üzere “Partili Cumhurbaşkanı” anlayışına dayalı Türk tipi Başkanlık Sistemi’nde Başkan’ın üzerindeki yegane denetim unsuru “seçim” olarak öneriliyor.
Türkiye’de yeni anayasa çalışmalarına TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın çağrısıyla oluşturulan komisyon ile yeniden başlanıyor. TBMM’de oluşturulan yeni uzlaşma komisyonu, 4 Şubat Perşembe günü sabah ilk toplantısını gerçekleştirecek. Ancak CHP, MHP ve HDP cephesinden yapılan açıklamalar itibariyle AKP’nin Başkanlık Sistemi’nde diretmesi durumunda komisyondan uzlaşma çıkması beklenmiyor. Kahraman ise, komisyon için 6 aylık bir süreyi öngörmüştü.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son olarak Şili’deki açıklamasıyla da Türkiye için talep ettiği rejim değişikliğine ilişkin, bir an önce yapılması gerektiği yönündeki görüşlerini yineledi. Meclis’teki çalışmalarda esas noktayı halk oylamasına gidilmesini sağlayacak bir karar alınması olarak gördüğünü ortaya koyan Erdoğan, yeni anayasa ile beklentisini bir ‘sistem değişikliği’ olarak ifade etti. Erdoğan, halk oylamasıyla sistem değişikliği olacağına ilişkin görüşlerini Şili’de şöyle dile getirdi:
“Burada öyle bir sistem değişikliği yapalım ki Türkiye’nin geleceğini şekillendirsin. Yerli ve milli bir anayasamız olsun istiyoruz. Olay sadece başkanlık sistemi değildir, Anayasa değişikliğinin içinde bir başkanlık sistemi diyelim. Olayı sadece başkanlık sistemine indirgemeyelim. Ortada yamalı bohça gibi bir Anayasa var, A’dan Z’ye pırıl pırıl hale getirmemiz lazım. Onun içinde başkanlık sistemini de bir yere oturtacağız. Kim katkı verebilecekse, bu işe tüm kesimleri katalım, ortaya efradını cami ağyarını mani bir eser çıksın. Parlamentodan geçtikten sonra bir arama konferansıyla halkın kanaatlerini de alırız. 330’u sağladıktan sonra da bunu referanduma sunarız. Referanduma götürülmesi halinde de milletten bu işin olurunun çıkacağına inanıyorum. Sistemi sorguluyor şu anda vatandaş, yüzde 55 yüzde 60 aralığında. Henüz işin başında bu noktadaysa, halk bilinçlendikçe oran daha yukarı çıkacaktır.”
Erdoğan’ın anayasa içinde Başkanlık Sistemi olacağı yönündeki kesinlik içeren sözleriyle AKP’nin anayasa teklifinde TBMM 24. Dönemi’nde uzlaşma sağlanmamasına yol açan rejim değişikliğinin yer alacağı da yeniden gözlendi.
Muhalefete Türk tipi Başkanlık raporu
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri bugün gündemde iken TBMM’de ise muhalefet partileri milletvekillerine, “Türk Tipi Başkanlık Sistemi Raporu” dağıtılması dikkat çekti. Geçtiğimiz günlerde iktidar partisi vekillerine gönderildiği belirtilen rapor, bugün ise CHP, MHP ve HDP’den vekillere gönderildi.
Raporda, Dumlupınar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Hüsamettin İnaç, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Cantürk Caner ile araştırma görevlisi Bakko Mehmet Bozaslan’ın imzası bulunuyor.
Kütahya merkezli Küresel Araştırma ve Düşünce Merkezi tarafından yayımlanan raporda, Başkanlık Sistemi hakkında siyaset bilimi çerçevesinde bilgiler veriliyor. Amerikan Başkanlık Sistemi’nin de incelendiği raporda, Erdoğan’ın sıkça ifade ettiği biçimiyle “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” için “Partili Cumhurbaşkanı Sistemi” denilmesi göze çarpıyor.
Ömür boyu Başkan’ın herkesi yargılama yetkisi mi olacak?
Türkiye’de basına “Hükümet’e yakın bir kuruluş” olarak yansıyan Küresel Araştırma ve Düşünce Merkezi’nin hazırladığı raporda; Türk tipi Başkan’ın özellikleri ise oldukça dikkat çekici görünüyor. Rapora göre; lise mezunu olması Başkan’ın seçimi için yeterli. 15 yıldır vatandaş olmasının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yaşaması da şart koşuluyor. Görev süresi 5 yıl olarak öngörülen Başkan için örneğin ABD’de olduğu üzere en fazla iki dönem görev yapmak gibi tekrar seçimi konusunda herhangi bir şart koşulmuyor. Raporda, “Başkan seçilen birisi birden fazla kere Başkan seçilebilir. Başkan seçilen bir kişinin herhangi bir siyasi parti üyeliğiyle ilişkisi devam edebilir” denildi.
Rapordaki; Türk tipi Başkanlık Sistemi’nde yürütme gücünün tek başına bütün yetkilerine sahip olacak Başkan, kendisiyle aynı dönemde yine 5 yıllığına göreve gelecek TBMM’nin dolayısıyla yasama gücünün de üzerinde yetkileri kullanabilecek görünüyor. Başkan’ın en ilgi çekici yetkileri ise yargı gücüne ilişkin ortaya çıkıyor. Başkan, Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay üzerinde atama yetkisi yanı sıra askeri yargı üzerinde de atama yetkisine haiz olacak. TBMM’nin bu konuda Türkiye’deki mevcut sistem itibariyle ne kadar söz hakkı kalacağı ise raporda belirtilmiyor.
Bugünkü sistemde Cumhurbaşkanı’na bağlı ve sadece tavsiye niteliğinde araştırma-inceleme raporlarına imza atan Devlet Denetleme Kurulu’nun yetkileri ise dikkat çekici şekilde değişiyor. Başkan’a bağlı olacak Devlet Denetleme Kurulu, “idari veya adli dava açmak ile yükümlü” bir anayasal kuruluşa dönüşecek. Raporda; sadece Başkan’ın kontrolü altındaki Devlet Denetleme Kurulu’nun yargı makamına dönüşümü şöyle anlatılıyor:
“Devlet Denetleme Kurulu denetim yapmak ve idari ya da adli dava açmakla yükümlü anayasal bir kuruluştur. Kurul’un üyeleri hakimlerden ve kanunda belirtilen görevlilerden meydana gelir. Kurul’un görevi, Başkan’ın isteği üzerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ve yargı organları dışında tüm kamu kuruluş ve kurumlarında, kamu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek teşekküllerinde ve kamuya yararlı derneklerde her türlü inceleme, araştırma ve denetlemelerde bulunmaktır.”
Bu tanımlama itibariyle Kurul, neredeyse Türkiye’deki her türlü kamu kurum ve kuruluşu, çalışanları ve her türlü sivil örgütlenme aleyhine dava açabilecek. Bugünkü sistemde dava açılması için kamu adına savcılık makamı görev yapıyor.
İnaç: ‘Başkan’ın hesap vereceği yer, yeniden seçim’
Raporu hazırlayanlardan Prof.Dr. Hüsamettin İnaç ise, rapordaki “Türk tipi Başkanlık Sistemi”nin tam olarak ne olduğunu ise Amerika’nın Sesi’ne anlattı.
ABD’deki sistemde “denetleme ve denge” yaklaşımıyla yasama organı ABD Kongresi’nin çok güçlü yetkileri olduğunu anımsattığımız İnaç, Türk tipi Başkan’ın nasıl denetleneceği yönündeki sorumuzu yanıtladı. İnaç, “Amerika’da Meclis’in çok büyük yetkileri var. Başkan’ın hesap vereceği yer aslında yeniden seçilme durumu. Mesela parlamentoyu feshedebiliyor. Ama feshetmesi durumunda kendisi de 1 sene içerisinde seçime gitmesi gerekiyor. Meclis’in de bütçeyi denetleme noktasında yetkisi var. Meclis’in de bir de atamalarda yetkisi var. Dolayısıyla da ‘check and balance’ sağlanmış olunuyor” dedi.
Yüzyıllardır Türkiye’nin idare sistemlerine bakıldığında bir “önder sistemi”ne ihtiyaç olduğunun görüldüğünü de söyleyen İnaç, Başkanlık Sistemi ile ülkedeki kutuplaşmanın azalacağını ve marjinalliğin ortadan kalkacağını ifade etti. Bunun üzerine “Kime ve neye göre marjinal tartışması olmaz mı? Demokrasi ile bu sistem nasıl uyumlu olacak? Bu dediğiniz çoğulcu değil çoğunlukçu yaklaşım olmayacak mı?” diye sorduğumuz İnaç, şunları dile getirdi:
“Çoğunlukçuluktan kastınız siyaset bilimindeki anlamıyla ise böyle değil ama tabii ki çoğunluk hakimiyeti olacak. Bir kere Başkan’ın yüzde 50 artı 1 oyu yani yüzde 51 en az alması gerekiyor. Dolayısıyla da bu oyu alabilmesi için sosyal kesimleri kucaklayabilecek, temsil gücüne sahip birisi olması gerekiyor. Zaten yüzde 51 alamıyorsa toplumun farklı kesimleri kapsayamadığı anlamına gelir. Başkan olacaksa partili bir Cumhurbaşkanı olacak ama yine de partiler üstü bir kimliğe sahip olması gerekecek. Dolayısıyla da kendi partisinin üzerinde bir temsiliyeti yakalamış olması gerekiyor. Mutlaka bünyesinde farklı siyasal eğilimleri de temsil edecektir. Veber’in meşruluk anlayışında da Karizmatik Otorite vardır.”
Rapordaki ifadelerde dava açma yetkisi verilmesiyle Devlet Denetleme Kurulu’nun yargı kurumuna dönüştürülmüş olmayacağını savunan İnaç, “Sadece daha aktif hale getiriliyor” yorumunda bulundu. Başkan’ın süresi konusunda ise rapordaki Türk tipi bölümünde yer almamakla birlikte İnaç, aslında görev süresi olarak 5+5 toplam 10 yıl olmak üzere iki kez seçilmesini öngördüklerini de açıkladı. İnaç, birden fazla seçilmesinden iki kez seçilmesini kast ettiklerini söyledi.
İnaç, Türkiye’nin ciddi bir değişim yaşarken dünya haritası da yeniden şekillenirken hak ettiği yeri alabilmesi için güçlü bir yapıya ihtiyacı olduğunu da sözlerine ekledi.