Son yıllarda Amerikalı Türkler, hem siyasi hem de ekonomi alanlarında daha fazla liderlik rolüne soyunuyor, daha fazla başarılı girişimcilik örneklerine imza atıyor. 2 Kasım ara seçimleri için beş aday çıkaran Amerikalı Türkler, iş dünyasında da artık sadece yönetici kademelerinde değil, yatırımcı olarak da öne çıkıyor. Bu Amerikalı Türkler’den biri de New York eyaletinde peynir ve yoğurt üreten işadamı Hamdi Ulukaya. Amerika’da yoğurt piyasasında ‘Chobani’ marka ürünü doğu kıyılarında raflarda geniş bir yer tutan Hamdi Ulukaya, artık Batı yakasına da açılmayı düşünüyor.
Albany'nin albenisi
Hamdi Ulukaya’nın Amerika serüveni, bu ülkede yaşayan birçok Türk gibi “1994 sonlarında, İngilizce öğrenme ve akademik çalışmalara devam etme” hedefiyle başlamış. İlk plan da iki-üç yıl sonunda Türkiye’ye dönüş. Ancak New York eyaletinde Baruch College’a devam ettiği dönemde Albany’de bir çiftliğe yaptığı ziyaret, Hamdi Ulukaya’nın hayatını farklı bir mecraya çekecek kararın mayası olmuş.
Ulukaya, “New York eyaletinin Albany bölgesi tarım ve hayvancılığın tam ortasındadır, dolayısıyla da doğa bakımından doğup-büyüdüğüm Erzincan’a çok yakındı. O yüzden burası çok tanıdık geldi, alıştım, Türkiye’ye dönmememin sebeplerinden biri de bu oldu,” diyor.
Hamdi Ulukaya, Albany’de, aile mesleğine yakın olduğu için çiftliklerde çalışmaya başlamış ve yaklaşık iki yıl Amerika’daki tarım ve hayvancılığın püf noktalarını öğrenmiş.
Ulukaya’ya göre, yüksek öğrenim için geldiği Amerika’da çiftçilikte karar kılmasındaki en büyük etken ailesinin uzun yıllar peynir üreticiliği yapmış olması. Zaten New York Albany sınırları içinde yer alan Johnstown’da ilk fabrikasını almasında da babasının 1997 yılındaki Albany ziyareti sırasında “Neden sen burada bir fabrika alıp, peynir üretmiyorsun?” tavsiyesi etkili olmuş.
Hamdi Ulukaya başlangıçta bu fikre karşı çıksa da 1998 yılında gazetede gördüğü ‘satılık peynir fabrikası’ ilanının peşine düşmüş. Biraz da aileden gelen yardımla fabrikayı satın alan Hamdi Ulukaya, dört yıllık bir süreçten sonra üretime başlamış.
Ulukaya o dönemde karşılaştığı sorunları şöyle anlatıyor: “İlk zamanlar çok sıkıntılı geçti, çünkü yenisiniz burada, çoğu şeyi bilmiyorsunuz. Dil de çok iyi değil. Ayrıca girdiğimiz sektör yabancıların pek girmediği bir sektördü. O da zorluklar çıkardı, ama bütün bunları aştık ve 2004 yılında sipariş aldığımız müşterilerin sayısı gözle görülür şekilde arttı,” diyor.
Yoğurt ustası Türkiye’den getirildi
2004 sonlarında ise dünyaca ünlü Kraft’ın bir fabrikasını elden çıkarma planı Hamdi Ulukaya’ya ikinci bir fabrikanın kapılarını açmış. Ulukaya’nın “delilik tuttu aldım” dediği ikinci fabrikada nasıl bir yoğurt üreteceğine karar vermesi ise kendi ifadesine göre, yaklaşık bir buçuk yıl alan bir süreç. Bu süreç sonrasında karar kesinleşince Türkiye’den yoğurt ustası Mustafa Doğan getirtilmiş.
Mustafa Doğan yoğurdun mayasını tutturmaya çalışırken Hamdi Ulukaya da markette yer edinebilmek için markasını ve stratejisini geliştirmeye koyulmuş.
2007 yılının sonlarına doğru, Mustafa’nın çaldığı maya tuttuğunda Hamdi Ulukaya’nın marka çalışması da kıvama gelmiş ve ortaya “Chobani” yoğurdu çıkmış.
Çoban nasıl Chobani oldu?
Marka stratejisi kapsamında “Chobani” yoğurdu Amerika’da “Yunan yoğurdu” olarak satılıyor.
Hamdi Ulukaya Chobani’yi neden Türk yoğurdu adı altında satmadığı sorulduğunda şu yanıtı veriyor: “Aslında Chobani yoğurdu, Türkiye, Yunanistan, bazı Avrupa ve hatta Arap ülkelerinden bildiğimiz süzme yoğurt türünde. Bu yoğurt da Amerika’ya sekiz-on yıl önce Yunan yoğurdu olarak sokuldu, bu şekilde tanıtıldı. Biz de Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek olmasın diyerek, yeni bir ürün imajı yaratmak yerine var olan pazarı kullanma yolunu seçtik,” diyor.
Ulukaya pazarlama stratejisi çerçevesinde etnik topluluklar yerine doğrudan genel nüfusu hedef aldığını söylüyor : “Biz Amerika’daki etnik pazar yerine, yani Ortadoğu ya da Türk, Yunan marketleri yerine bütün pazarı hedef alan süpermarketlerden başladık. Amacımız araya aracı sokmadan ve pahalı olmayan sağlıklı bir ürünü yaygınlaştırmaktı.”
Sosyal medyadan gelen destek
Ulukaya, kalitesine güvendiği Chobani yoğurdunun piyasadaki başarısını etkileyen koşullar arasında sağlıklı gıdaya duyulan ilginin artmasını da sayıyor.
Başarıya giden bir diğer yol da sosyal medya ve bloglar olmuş: “Blog yazarlarına ürünümüzü gönderdik ve olumlu, olumsuz tüm eleştirilerini yazmalarını istedik, onlar da ürün hakkındaki samimi görüşlerini yazmaya başlayınca ürün tanıtımı tahmin ettiğimizden çok daha hızlı oldu, bu bir ‘fenomen’ haline gelince bize sadece üretimi hızlandırmak kaldı.”
Hamdi Ulukaya bundan sonra Chobani’yi Amerika’nın Batı yakasına taşımayı düşünüyor. Bu çerçevede California’da bir fabrika açmayı planlıyor. Bu adımda da istenen mesafe kaydedilirse uluslararası pazarlara açılmak da bir seçenek olarak Ulukaya ve ekibinin uzun dönemli planları arasında yer alıyor.
Ulukaya işadamı olarak Amerika pazarında edindiği deneyimi şöyle özetliyor: “Bu pazarı birebir tanımak gerekiyor, çünkü homojen bir yapı yok, yani her yer farklı özellikte. Ama Amerikan pazarı dışarıdan gelen markalara ve ürünlere çok açık, ülkenin göçmen kültürü bu alanda her ürüne fırsat veriyor,” diyor.