Erişilebilirlik

Türkiye’de Suriyeli Mülteci Gazetecilerin Sorunları Sürüyor


(ARŞİV) Türkiye-Suriye sınırındaki Suriyeli mülteciler
(ARŞİV) Türkiye-Suriye sınırındaki Suriyeli mülteciler

İstanbul, çoğu geçici koruma kartına sahip 700’den fazla Suriyeli mülteci gazeteciye ev sahipliği yapıyor. Corona süreci Türkiye’deki yüz binlerce çalışan gibi Suriyeli gazetecileri de olumsuz etkiliyor; iş bulmakta zorluk çekiyorlar.

2016’da yerleştiği Gaziantep’te iki yıl kalan sonrasında Bursa’da yaşayan Muhammed Hasan Al-Ayid de son iki senedir Şam ve Halep’ten sonra dünyada en fazla Suriyeli’nin yaşadığı üçüncü kent olan İstanbul’da ikamet eden gazetecilerden biri.

‘‘Corona İdlib’deki kampları vurursa nasıl bir felaket olur, filmini yapıyoruz’’

Birçok televizyon, radyo ve internet sitesine Suriye’den fotoğraf ve video içerikler üreten Field-lens projesinin sahibi olan Al-Ayid, Corona sürecinde çok zorlanmasına rağmen sahadan haber yapmayı sürdürdüğünü söylüyor.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Suriyeli gazeteci, ‘‘Corona salgını tüm dünya nüfusunu etkiledi. Bu olumsuz durum Türkiye’deki Suriyeli gazetecileri de etkiledi. Bizler de haber üretim süreçlerinde bu virüsün yarattığı korkuyla karşı karşıya kaldık. Bu dönemde ben de kendimi dış dünyadan tecrit ettim. Yemekleri evde kendim hazırladım. İşlerim azalmakla birlikte devam etti. Ben de virüsün Suriye’deki etkileri ile ilgili haberler hazırladım. Suriye topraklarında Field-lens projesinde bizimle çalışan gazeteciler için de zor zamanlardı. Hasta olma riski onlar için epey yüksekti. Ben onlara her zaman koruyucu ekipman giymelerini tavsiye ettim. Bu süreçte çok sayıda haber yaptık. Şimdi de Corona virüsü İdlib’deki kampları vurursa ne tür bir felaketle yüz yüze gelineceğine ilişkin bir film hazırlıyoruz’’ dedi.

‘‘Türkiye’deki Suriyeli gazetecilerin en büyük sorunu basın kartı yokluğu’’

Bölge ülkeleri arasında Suriyeli mültecilere en büyük desteği veren ülkenin Türkiye olduğunu belirten Muhammed Hasan Al-Ayid, geçici koruma kartı ile yaşamanın çok güç olduğuna da dikkat çekiyor.

Suriyeli mülteci gazeteci, ‘‘Türkiye’deki Suriyeli gazetecilerin en büyük sorunu çalışma izni olmadığı için seyahat etmede güçlüğü. Seyahat izniniz olmadan seyahat edemezsiniz, bu da yaşadığınız şehirde çakılı kalmanız sonucunu doğuruyor. Suriyeli serbest gazeteciler, seyahat zorluğu çekiyor. Çünkü geçici koruma kartına sahip Suriyeli gazeteciler, resmi makamlardan resmi basın kartı alamıyor, bu da büyük zorluklar çekilmesine neden oluyor. Türkiye’de yaşayan yüzlerce Suriyeli gazeteci var. Bunlar basın kartı elde etseler Türkiye'yi Arap dünyasına tanıtmaya daha fazla katkıda bulunabilirler ama olmuyor. Ben evden çalıştığım için bu sorunları bire bir yaşamıyorum. Ama seyahat problemi gerçekten büyük bir sorun’’ diyor.

‘‘Muhalif medyanın Suriyeliler’i ekonomik sorunlardan sorumlu göstermesi bize nefreti arttırıyor’’

Muhammed Hasan Al-Ayid, Türkiye’deki muhalif medyadan da şikayetçi. Türk muhalefet medyasının her zaman Suriyeli mültecilerin Türkiye'deki ekonomik sorunların nedeni olduğunu söylediğine dikkat çeken Al-Ayid, ‘’Bu konu, Türkiye'deki yerel halkın Suriyeliler'e bakışını negatif etkiliyor hatta Suriyeliler'e karşı nefret söylemini teşvik ediyor. Umarım konu yakında ele alınır. Türkiye'de 4 milyon Suriyeli var. Bu kadar büyük bir nüfus içinde kötülerin olması da doğaldır ve bunlar cezalandırılabilir ama tüm mültecilerin kötü olduğunun söylenmesi doğru değildir’’ diye konuşuyor.

Obada Safar: ‘‘Fotoğrafçıyım şimdi yatak imalathanesinde çalışıyorum’’

25 yaşındaki Suriyeli mülteci Obada Safar da üç buçuk yıldır Türkiye’de. Safar, uzun uğraşlarına rağmen gazeteci olarak çalışma imkanı yakalayamamış.

VOA Türkçe’nin ulaştığı Safar, ‘‘Suriye’de fotoğrafçıydım. İdlib’de mülteciler kampında, Kızılay kampında fotoğraflar ve videolar çektim. Orada mültecilerin ne tür sıkıntılar çektiğine dair, ne tür yardımlar geliyor bunların videosunu çektim. Montajladım. Al Jazeera, Al Arabiya, Orient gibi kanallarda benim hazırladığım haberler ve fotoğraflar yer aldı. Ancak 3,5 yıl önce İdlib iyiden iyiye tehlikeli bir yer oldu. Can güvenliğim nedeniyle çekim yapmakta zorlanıyordum ama para kazanmam gerekiyordu. O yüzden Türkiye’ye geldim. Ancak Türkiye’de bir türlü fotoğrafçı ya da kameraman olarak çalışacak iş bulamadım. Biz Suriyeli gazeteciler için burada iş sahası kısıtlıydı. Ben İngilizce biliyordum ama Türkiye’de İngilizce çok önemli değildi. Türkçem çok az olduğu için bir türlü iş bulamadım’’ diyor.

İlk zamanlar hayata tutunmak hiç de kolay olmamış Obada Safar için. Bir yanda en büyük aşkı gazetecilik diğer yanda beşi erkek ikisi kız yedi kardeşinin kaldığı Suriye’de ailesine para yollamak zorunluluğu. Çaresiz başka işlerde çalışmak zorunda kalmış.

Safar zor günlerini, ‘‘Gerçekten ilk zamanlarım çok sıkıntılı oldu. Gazeteci olmaya çalıştım olmadı. Üniversiteye girmeye çalıştım. O da olmadı. Çünkü hem okumak hem çalışmak çok zordu. Bu yüzden çeşitli işlerde çalıştım. Aldığım parayı aileme yolluyordum. Türkiye, Yunanistan sınırını açınca sınıra gittim. Dört gün bekledim. Hatta bir ara Yunanistan’a geçmeyi başardım ama Yunan güçleri bizi geri gönderdi. O sırada bazı fotoğraflar çektim. Tüm paramı orada harcadım. Sonra geri döndüm İstanbul’a. O sırada Corona’nın etkisi artmaya başladı. Aylarca evde oturdum. Şimdi yatak imalatı yapıyorum. Amacım bir yolunu bulup Avrupa’ya gitmek’’ sözleriyle anlatıyor.

Önderoğlu: ‘‘Suriyeli mülteci tasavvur edilmesi zor güçlüklerle karşı karşıya’’

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye temsilcisi ve Bianet medya özgürlüğü raportörü Erol Önderoğlu, Suriyeli mülteci gazetecilerin sorunlarını yakından takip ediyor.

VOA Türkçe’ye değerlendirmelerde bulunan Önderoğlu da Corona salgınının Suriyeli gazetecileri olumsuz etkilediğini söyledi.

RSF Türkiye Temsilcisi, ‘‘Savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen Suriyeli gazeteciler, birçoğu için İstanbul’da çalışmaları yetkililerce sorun olmaktan çıkarıldıysa bile, son 4 aydır da Corona virüsünün çalıştıkları medya kuruluşlarına ekonomik olarak zarar vermesi nedeniyle aileleriyle oldukça güç durumda kaldılar. Suriye TV gibi 200’ü aşkın çalışanı olan gruplar daha kolay önlem geliştirirken daha küçük çaplı kurumların işten çıkarmak zorunda kaldıkları ifade ediliyor. Son dönemde, özellikle serbest çalışan veya türlü nedenle oturum kaydını İstanbul’a aldıramayan gazeteciler (Covid 19 nedeniyle idari işlemler aksadı), yakalanıp, üstelik virüs tehlikesi altında sınır dışı edilme korkusuyla şehir içi seyahatlerini askıya almak zorunda kaldı; ki bu geçimlerini kötü şekilde etkiledi. Hayatın son 4 ayda virüs nedeniyle büsbütün durduğu Türkiye’de sığınmacıların sorunları, savaş, göç ve geçimden sonra şimdi de virüs nedeniyle tasavvur edilmesi zor güçlükleri beraberinde getirdi. Ekonomik kriz altındaki Türkiye, gazeteci olsun olmasın, artık bir sığınmacının gözünde belki de daha az toleranslı bir ülke görüntüsü verebilir’’ dedi.

STÜDYO VOA

Adams soruşturmasında sorgulanacak yeni Türk işadamları var mı? – 30 Eylül
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG