Askere gönderilen kişilerin sokaklarda kutlamalarla uğurlanması, fazlasıyla alışılageldik manzaralardan biri.
Çok sayıda kişi için de askere gitmek bir onur meselesi.
Ama Türkiye’deki bu genel tavra meydan okuyup askere gitmeyi reddeden bir avuç kişi her zaman devletin gazabını üzerinde hissetmeye mahkum. Türkiye’nin her yerinde görülmese de İstanbul’un orta yerinde vicdani retçilerin hapsedilmesini protesto eden birkaç yüz kişilik bir gruba rastlamak da mümkün.
Bir gösterici de silah altına alınmayı reddeden kişilerin hayatları boyunca zulme uğradığını savunuyor. Gösterici, askere gitmeyi reddedenlerin önce hapis cezası çektiğini, cezası bitince serbest kaldığını, serbest kaldıktan sonra asker kaçağı olarak inzibatlar tarafından askere götürüldüğünü, burada silah altına alınmayı reddettiklerinde yeniden yargılandıklarını ve hapse mahkum edildiklerini söylüyor. Vicdani retçi için tam anlamıyla kısır döngüye dönen bu süreç, adı konmasa da ömür boyu hapis cezasından farksız.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, vicdani retçileri arka arkaya hapseden Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiği kararına vardı.
Türkiye’nin en tanınmış vicdani retçilerinden Mehmet Tarhan, bu yüzden birkaç kez hapis yatıp çıkmış biri. Hala hapis cezası alma ihtimali bulunan Tarhan, hükümetin vicdani retçilere izin verebileceği yolundaki haberlerden umutlandığını söylemekle birlikte yine de temkinli davranmayı tercih ediyor. Siyasetçilerin vicdani retçiler lehine alınacak kararları önlemesi de mümkün. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, vicdani retçilerin durumunu ele alacağı bildirilen hükümeti sert dille eleştirdi ve bunun PKK’ya karşı mücadele veren orduya ihanet olacağını savundu.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bir askerlik reformuna karşı olduğunu açıkça ifade etti. Vicdani reddin kabul gördüğü ve geleneksel askerlik hizmetinin neredeyse geçmişte bırakıldığı Avrupa’nın durumu göz önüne alındığında, gözlemciler Türkiye’nin akıntıya kürek çektiği görüşünde.
Yorumcu Murat Belge, Türk toplumunun modernleşmesi açısından askerlik reformunu gerekli görenlerden. Ama kendisi de bunun Türkiye’nin en kutsal değerlerinden birine kafa tutmak anlamına geldiğinin farkında. “Türk devleti askerler tarafından kuruldu, bundan dolayı hepimiz asker olmak zorundayız,” diyen Murat Belge, Türklerin zaten “asker doğduğu” sözünü hatırlatarak bunun halkın kafasına kazındığını, bir ideolojiye dönüştüğünü söylüyor.
Türkiye’de vicdani ret tartışmaları uzun süreceğe benziyor. Bu tartışmalarsa ulusunu modernleştirmeyi vadeden devlet açısından önemli bir sınav olacak.