Şırnak’ın Uludere ilçesinin Irak sınırındaki Ortasu köyünde Türk savaş uçaklarının bombardımanında 34 köylünün öldüğü olayın 11’inci yıldönümünde yakınlarını kaybedenler hala adalet arıyor.
Olayla ilgili soruşturma, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde de, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle reddedilince yargı yolu kapandı. Peki soruşturma yeniden açılabilir mi?
Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Ortasu ve Gülyazı köylerinde yaşayan yüzlerce kişi son 11 yılda olduğu gibi, bu 28 Aralık’ta da mezarlığa akın etti. Ölenlerin yasını temsilen, 11 yıldır siyah elbiseler giyen kadınların çoğunlukta olduğu köylüler, erken saatlerde, hava bombardımanında kaybettiklerinin mezarlarını ziyaret etti.
Olayın yıldönümünde köyde bir anma etkinliği düzenlendi. Etkinliğe HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, HDP ve CHP milletvekilleri ile baro başkanları katıldı. Köylüler, anmaya katılanları, ellerinde kaybettikleri yakınlarının fotoğraflarıyla mezarlık girişinde karşıladı.
Anma töreninde aileler adına konuşan Zeki Tosun, adalet taleplerini dile getirdi. Tosun, hükümete ve dünya kamuoyuna seslenerek, “Biz yıllardır bu devletten bu hükümetten sadece adalet istedik. Roboski için adalet. Maalesef 11 yıl üzerinden geçti, adalet gelmedi. Roboski'ye adalet ve barış getiremiyorsanız, dünyaya adalet ve barış getireceğinize kimse inanmaz” dedi.
Olayda 27 yakınını kaybeden HDP İstanbul İl Eş Başkanı Ferhat Encü, olayla ilgili kimsenin yargılanmamasını eleştirdi. Olayın sorumlularının yargılanması çağrısı yapan Encü, “Bizim aileler olarak talebimiz, bu katliamı yapanların yargılanması. Bu katliamı yapanlar güçlerini Kürt sorununun çözülmemesinden aldılar. Bunun için Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Yargı ve siyaset soruşturmayı karanlık dehlizlerde bıraktı”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak” sözlerini hatırlattı. Yargı ve siyasetin soruşturmayı karanlık dehlizlerde bıraktığını savunan Sağkan, yakınlarını kaybedenlerin yüzlerine bakmaya utandığını söyledi.
Adaletin sağlanamamasında herkesin payı olduğunu vurgulayan Sağkan, şunları söyledi: “34 insanımızın öldüğü olaya ilişkin olarak siyaset de yargı da ailelerin acılarının sarılmasına ilişkin somut bir adım atmadığı gibi yargı ve siyaset işbirliği maalesef bugüne kadar bu olayı karanlık dehlizlerde bıraktı. Siyaset kurumu, Meclis çatısı altındaki komisyonundan ‘kasıt yoktur’ raporu çıkardı. Savcılık ise ‘kaçınılmaz hata’ dedi ve takipsizlik kararı verdi. Kaçınılmaz olanın adaleti tesis etmek olması gerekirdi. Kasıt mı, ihmal mi, hata varsa kaçınılmaz mıdır değil midir, bunların hepsinin bağımsız yargı makamları tarafından ortaya konulması gerekirdi.”
“Roboski’nin üzerinin kapatılması Türkiye’de büyük bir ayıptır”
Olayın faillerinin bulunmamasına bir tepki de HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’dan geldi. Buldan, konuşmasında, aradan 11 yıl geçmesine rağmen etkin bir soruşturmanın yapılmadığını ve faillerin ortaya çıkarılmadığını vurgulayarak, “Roboski’nin üzerinin kapatılması Türkiye’de büyük bir ayıptır. Derin bir yaradır aynı zamanda. 11 yıldır bu ailelerin ellerinde sadece resimleri bıraktılar, bu ailelerin gözlerinde yaşlar bıraktılar. Etkin bir soruşturma yapılmadı, failler ortaya çıkarılmadı. Talimatı veren ortada, failler ortada, suçu işleyenler ortada. Ortada olmayan tek şey adalet, hukuk. Hesap vermesi gerekenlerin hesap sorması gerekenlere saldırdığı bir zihniyetle karşı karşıyayız” diye konuştu.
Soruşturma yeniden açılabilir mi?
‘Adalet’ talebi, olayın meydana geldiği yıldan beri dile getiriliyor. Sadece aileler değil, siyasetçiler ve hukukçuların da ortak talebi bu yönde. Olayın ardından başlatılan soruşturmalarda yerel mahkemeler görevsizlik ve yetkisizlik kararı verince dosya, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderildi. Askeri Savcılık ise kamu görevlilerinin hatayla bu eylemi gerçekleştirdikleri gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdi.
Mağdur yakınlarının itirazı üzerine dosya, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından incelendi ve reddedildi. Bunun üzerine aileler, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaptı. Yaşam hakkının ihlali ve kötü muamele yasağının ihlali gerekçesiyle yapılan başvuruyu Anayasa Mahkemesi usülden reddetti. Kararın gerekçesi ise dosyadaki eksiklerin zamanında giderilmemesiydi. Bir avukatın dosyaya sunulması gereken bir belgeyi iki gün geç sunması, davanın reddedilmesine neden oldu. Bu gerekçe, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvurunun da reddedilmesine, hukuki sürecin sona ermesine neden oldu.
Peki soruşturma yeniden açılabilir mi? Dava avukatlarından Batman Baro Başkanı Erkan Şenses’e göre açılabilir. Yeni deliller ışığında 2019 yılında savcılığa yeniden başvurduklarını söyleyen Erkan, Adalet Bakanlığı’nın da yetkilerini kullanmasını istedi.
Dosyanın bir kez daha Anayasa Mahkemesi'ne götürüldüğünü belirten Erkan, “Uludere Cumhuriyet Başsavcılığı bu delilleri görmezden geldi ve takipsizlik kararı verdi. Dosya şu anda Anayasa Mahkemesi'nde. Öte yandan biz Adalet Bakanlığı'na başvuru yapmıştık. 3 yıldır başvurumuza yanıt verilmedi. Adalet Bakanlığı'nın Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nin takipsizlik kararına itirazın reddi kararını, Yargıtay'a götürme yetkisi var. Zaman aşımı da yok, istediği zaman götürebilir. Ancak maalesef 8 yıldır Adalet Bakanlığı Yargıtay'a götürmüyor. İktidar askeri yargının verdiği karara inanmamızı istiyor. Bu tam çelişki ve paradokstur. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Siyasi iktidarın kendi inanmadığı askeri yargının verdiği karara bizim inanmamızı beklemek mümkün değil. Adalet Bakanlığı'na da seslenmek istiyorum; Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nin verdiği karar ve dilekçemiz de ortada, Yargıtay'a götürün dosyayı” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ise, soruşturmanın yeniden açılabilmesinin hukuken mümkün olduğunu söyledi. VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Eren, açılacak olası bir soruşturmadan sonuç alınacağı konusunda umutlu olmadığını söyledi.
Eren, “Daha önceki soruşturma sürecini yürüten askeri savcılıktı. O dönemin etkin bir soruşturma makamıydı. Sonradan askeri mahkemeler kapatıldı. Avukatlar 2019’da yeniden bir başvuru yaptılar. Bugünün Türkiye’sinde hukuken soruşturmanın açılması mümkün. Ama bugünkü Türkiye’nin içerisinde bulunduğu koşullarda böyle bir soruşturmanın sonuç vereceğine dair çok da umutlu değilim”dedi.
“AYM ve AİHM olayın cezasızlıkla sonuçlanmasının parçası haline geldi”
Bu arada Doğu ve Güneydoğu’daki 13 barodan yapılan ortak açıklamada da, ‘adalet’ çağrısı yinelendi. Anayasa Mahkemesi ve AİHM’in olayın cezasızlıkla sonuçlanmasının parçası haline geldikleri belirtilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Roboski Katliamı, Türkiye’de işleyen bir adalet mekanizmasının olmadığının en somut örneğidir. Oysa, yaşanan olay sonrasında yürütülen soruşturmalar ile faillerin tespiti ve hakettikleri cezalara çarptırılarak adaleti tesis etmek görevi yargı makamlarındadır. Karanlıkta bırakılmak istenilen Roboski Katliamı’nın devletin ve iktidarın en önemli sınavlarından biri olduğunu ve Türkiye’de adaletin yolunun Roboski’den geçtiğini hatırlatmak isteriz.”
DEVA Partisi’nden de ‘yeni soruşturma’ çağrısı
DEVA Partisi Diyarbakır İl Örgütü de, Dağkapı Meydanı'nda anma etkinliği düzenledi. Ellerinde olayda ölenlerin adlarının yazılı olduğu dövizler taşıyan partililer adına konuşan İl Başkanı Cihan Ülsen, soruşturmanın yeniden açılması çağrısı yaptı.
Ülsen, “Yetkili makamları derhal adaleti sağlamaya yönelik hukuki işlemleri yeniden başlatmaya ve etkin bir soruşturma yürütmeye davet ediyoruz. Roboski katliamı mutlak suretle tüm yönleriyle aydınlatılmalıdır” diye konuştu.