Wall Street’i İşgal hareketi bitecek gibi görünmüyor. Avrupa ve Uzakdoğu’daki protestolarla küresel bir boyut kazanan protestolar haftalardır devam ediyor. Peki hareket nasıl başladı? Protestocular başarılarını sürdürmek için ne yapıyor?
Eylül ortasında başlayan protestolar sırasında bin kişi New York’un finans bölgesine yürüdü, şirketlerin açgözlülüğünü ve Amerika’da giderek artan gelir adaletsizliğini kınadı. Kimileri parkta konaklamaya başladı.
Haftalar sonra gösteriler büyümeye devam ediyor. New York’taki göstericilerin bulundukları park, protestoları ve sivil itaatsizlik hareketini yönettikleri üs halini aldı. Hareketi ilk düzenleyenlerden eylemci Alexa O’Brien: “Kendi tepkimle başlayan harekete bir hafta içinde bin kişinin katılabileceğini düşünmedim. O anda hükümetle ilgili sıkıntılarını dile getirmek isteyen Amerikalılara yer açma sorumluluğunu taşıdığımızı anladım.”
Sosyal medya ağlarının da desteğiyle hareket iyice büyüdü. Wall Street’in en güçlü bankerlerinin bulunduğu bölgede simgesel olarak başlayan hareket şimdi Amerika’da yüzden fazla kente, Avrupa ve Uzakdoğu’ya yayıldı. O’Brien’a göre bu başarının sırrı İnternet’te kurulan iletişim.
Protestocu Alexa O'Brian, “İşgal hareketi İnternet’te oluştu. Bir grup eylemcinin başlattığı hareket kısa sürede yayıldı. İnternet harekete adeta adrenalin aşıladı. Burada bu kadar çok kişinin sesinin duyulmasının nedeni hareketin İnternet’in fiziksel halini almasındandır,” diyor.
İnternet aracılığıyla mesajını yayan İşgal hareketi aynı zamanda sosyal medyanın yardımıyla polisten gördükleri kötü muameleyi de gözler önüne seriyor. O,Brian, “Sosyal medya çağında insanlara kötü davranamazsınız. Yaptıklarınız Twitter’da anında yayınlanır,” diyor.
Jesse LaGreca sosyal medyanın gücünü yansıtan en iyi örnek. LaGreca’nın Fox News kanalından bir yapımcıyı azarlarken çekilen görüntüleri YouTube’da 100 bin kişi tarafından izlendi: “Yaygın medyanın konuyu anlamamasının nedeni de bu.”
LaGreca sosyal medya sayesinde hareketin geleneksel medyayı atlattığını söylüyor: “Geleneksel medya geri kaldığını, eskidiğini kanıtladı. Artık herkesin YouTube’u, Twitter’ı, Facebook’u var.”
Protestolar Arap dünyasında gösterilerin patlak verdiği ‘Arap Baharı’ hareketiyle de karşılaştırılıyor. Ancak benzerlikler sınırlı.
Brooklyn mahalle sakini Sarah Quinn, “Arap Baharı bizden çok daha büyük bir amaç için savaş veriyor. Ancak bu, bizim mücadelemizin önemsiz olduğu anlamına gelmez,” diyor.
Öğrenci Narges Bajoghli, “İşgal hareketindeki protestolara katılmak diğer ülkelerdekilere pek benzemiyor. Evet, tutuklanma riskimiz var ancak biz polisin bizi döveceği, başımıza copla vuracağı, üzerimize ateş açacağı korkusuyla yürümüyoruz. Ancak özellikle Ortadoğu’da insanlar bu korkularla gösteri düzenliyor,” şeklinde konuşuyor.
İki hareket arasında benzerlikler az olsa da kimi ortak temalar gözden kaçmıyor.
Protestocu Jesse Lagreca, “Mısır’daki göstericilerin mesajlarını aktarmak için Mısır medyasına ihtiyacı yoktu. Kendi başlarının çaresine baktılar. Biz de aynı modeli uyguluyoruz,” diyor.
İşgal hareketi büyümesine rağmen amacı hala belirsiz. Hareket kasten bir lider belirlemekten de kaçınıyor.
Alexa O'Brian, “İşgal hareketinin başarısı kimseye ait olmamasından kaynaklanıyor. Harekete ne kadar farklı kişi katılırsa o kadar daha az sahiplenilir, bağımsız olur,” diyor.
Başka ülkelere de yayılan İşgal hareketi, insanların mevcut durumla ilgili memnuniyetsizliğinin gözardı edilemeyeceğini gösteriyor.