İç Güvenlik Yasası polisin arama, el koyma, gözaltına alma ve tutuklama yetkilerini genişletirken sanıkların ve avukatlarının hukuki süreçle ilgili bilgi alma haklarına kısıtlama getiriyor. Yasa aynı zamanda Anayasa’ya tehdit oluşturan ya da hükümeti devirmeye çalışan kişi ya da grupların mülklerine el koymaya da olanak sağlıyor.
Global Source Partners’dan siyasi danışman Atilla Yeşilada ülke içinde ve dışındaki yatırımcılar arasında tasarıyla ilgili kaygılar bulunduğunu söylüyor. Yeşilada, yasayla suçu kanıtlama zorunluluğunun savcıdan alınıp sanığa yüklendiğine dikkat çekiyor. Uzman, mahkemenin yalnızca makul şüphe durumunda sanığın mülklerine belki de senelerce el koydurabileceğini belirtiyor. Yeşilada, bu tür davaların ne kadar uzun sürebileceği dikkate alındığında, el konulan mülklerin değer kaybedebileceğini hatta ticari değerlerinin tamamen ortadan kalkabileceğini söylüyor. Yeşilada’ya göre durum tamamen yasanın ne kadar seçici biçimde ve nasıl uygulanacağına bağlı.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yasanın yalnızca polisin elini güçlendireceğini söylüyor.
Ancak İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Emma Sinclair Webb, yasanın suiistimal edileceği konusunda endişelenmek için haklı nedenler olduğunu söylüyor. Darbe planlamanın ciddi bir suç olduğunu, ancak Türkiye’de bu suçlamanın çok geniş biçimde yorumlandığını belirten Webb, bunun siyasi gösterilere katılan futbol taraftarlarına karşı hazırlanan iddianamede kullanıldığını hatırlatıyor. Sinclair-Webb’e göre bu nedenle mülke el koyma hakkı yalnızca hükümetin muhalifleri sindirme çabasının bir devamı.
2009 yılında Türkiye’nin en büyük medya holdingi olan Doğan Grubu, gazetelerinde yayınlanan hükümet yolsuzluğu iddiaları nedeniyle milyarlarca dolarlık vergi cezasına çarptırılmıştı.
Aynı yıl, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Gülen cemaatiyle bağlantısı olduğu öne sahiplerinin hükümet karşıtı bir komplonun parçası olduğunu iddia ettiği Bank Asya, defalarca soruşturmalara hedef oldu ve bankacılık işlemleri askıya alındı.
AKP içinde de yeni yasayla ilgili endişeler var.
Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır yasanın Türkiye’nin AB üyeliği sürecine zarar verebileceğini söyledi ve kuralların AB standartlarıyla uyumlu olması gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin AB üyelik sürecinde uzun süredir ilerleme sağlanamadı. Uzmanlar, Brüksel’de Türkiye’de demokrasinin ilerlemek yerine gerilediğine yönelik düşüncenin egemen olduğunu ve bu nedenle süreci ileri taşıma konusunda isteksiz davranıldığını belirtiyor.
Atilla Yeşilada, bu endişelerin ve de IŞİD’in Türkiye sınırına dayanmış olmasının yatırımcı güveni açısından risk yarattığına dikkati çekiyor.
Birbirinden bağımsız birçok haberin yatırımcıların dikkatini çektiğini belirten Yeşilada, yıllar önce Rusya ya da Venezüella’da olduğu gibi Türkiye hakkında henüz genel bir olumsuz söylem oluşmadığını, ancak endişelerin arttığını söyledi. Yeşilada’ya göre yeni yasanın şirketlere etkisi olduğu anda yatırımcı güveni çok hızlı biçimde değişebilir.
Hükümetten çıkan birkaç muhalif ses dışında yasanın gelecek ay içinde parlamentodan geçmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanması bekleniyor. Uzmanlar, HSYK seçimlerinde de hükümete yakın isimlerin seçilmesiyle birlikte, hükümetin yetkileri üzerindeki kontrol mekanizmasının çok zayıfladığına dikkati çekiyor.