Cumhuriyet Gazetesi Davası: Kadri Gürsel’e Tahliye Kararı

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Cumhuriyet Davası’nın üçüncü duruşmasında Kadri Gürsel tahliye edildi.

Abdurrahman Orkun Dağ’ın başkanlığındaki mahkeme, Cumhuriyet gazetesi çalışanları Murat Sabuncu, Akın Atalay, Ahmet Şık, Emre İper ile Kemal Aydoğdu’nun tutukluluklarının devamına karar verdi.

Bir sonraki duruşma ise 31 Ekim tarihinde yapılacak.

Saat 15.30’da başlayan duruşmada önce tanıklar Alev Coşkun ve Rıza Zelyut dinlendi.

Cumhuriyet Vakfı eski yönetim kurulu üyesi Coşkun, aynı zamanda Cumhuriyet Vakfı hakkında devam eden hukuk davasının da taraflarından.

Tanık Alev Coşkun: “Bu arkadaşlardan FETÖ’cü olmaz”

Kendi itirazlarıyla ile bu ceza davasının ilgisi olmadığını söyleyen Alev Coşkun, 2 Nisan 2013’teki vakıf toplantısına yönelik itirazlarını korumakla birlikte yargılanan kişilerin FETÖ’cü olamayacağını ifade etti.

Coşkun, “Vakfın üyesi Prof. Aydın Aybay'ın vefatı üzerine bir üyenin seçimi yapıldı. Bu tarihli seçimde hukuka aykırılık olduğuna inandık biz. Bu 2 Nisan 2013 tarihli seçim Cumhuriyet Vakfı ve gazete için bir kırılma noktasıdır.

Ben ve arkadaşlarım 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtık. Dava 1,5 yıl sürdü. 2 Haziran 2017'de bizim iddiamızın doğru olduğu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından tespit edildi ve gerekçeli karara bağlandı. Bizim açtığımız dava ile bu dava arasında ilişki yok. Ekim ayında bu dava açılıp arkadaşlarımız tutuklandığı zaman buna ilk itiraz eden ben ve arkadaşlarım oldu. Biz bu tutukluluğa karşı olduğumuzu söyledik, bildiri yayınladık. Bu arkadaşlardan FETÖ'cü olmaz" dedi.

Rıza Zelyut: “Cumhuriyet’in FETÖ ve PKK’yı destekleyen çizgiye gelmesi bana rahatsızlık vermiştir”

Bir diğer tanık Rıza Zelyut ise uzun yıllar Güneş ve Akşam gazetelerinde köşe yazarlığı yaptıktan sonra 2014’ten beri Aydınlık gazetesinden köşe yazarlığı yapan bir gazeteciydi.

“Ben Mustafa Kemal'in yazarıyım. Mustafa Kemal'i dedesi sayan bir yazarım. Ben Türkiye'nin en iyi yazarıyım çünkü iktidara baş eğmedim” diyen Zelyut, Cumhuriyet gazetesinin FETÖ operasyonuna uğradığını söyledi.

Aydınlık gazetesi yazarı, “Arkadaşlar, 21 Mart 2008'de kim gözaltına alındı? İlhan Selçuk... FETÖ'nü en güçlü olduğu dönemler. Sonra da vakıf üzerinden birileri Cumhuriyet gazetesine el koydu. Kim yaptı? Nuray Mert'i, Can Dündar'ı Aydın Engin'i kim getirdiyse o yapmıştır. 12 haberin 8'i HDP ve Selahattin Demirtaş'tı. Bir gazetenin internet sayfasında HDP ve Demirtaş'ın 8 haberi olamaz. FETÖ ve PKK’yı destekleyen bir çizgiye itilmesi bana rahatsızlık vermiştir” dedi.

Aydın Engin: “Beni Cumhuriyet’e İlhan Selçuk aldı”

Savcı Hacı Hasan Bölükbaşı’nın “Tespitlerinizden soruyorum FETÖ ile PKK’yı biraraya getiren CIA midir?” sorusuna evet yanıtını veren Zelyut, “Cumhuriyet’e de operasyonu onlar mı yapmıştır” sorusuna da aynı cevabı verdi.

Bu arada Aydın Engin söz alarak “Beni 1992'de Cumhuriyet'e İlhan Selçuk aldı, sonra yazı işleri müdürü oldum” diye konuştu.

Zelyut: “Patron baskısıyla Gülen’i öven yazı yazdım”

Bu arada Avukat Tora Pekin’in “1997 yılında Gülen cemaatinin medya organı Gazeteciler Yazarlar Vakfı’ndan ödül aldınız mı?” sorusuna, “Aldım, ama 1998 yılında o ödülü Cumhuriyet gazetesine FETÖ operasyonu yapıldığı 2009 yılından iki yıl sonra iade ettim” diyen Zelyut, aynı avukatın “O halde 2011 yılında ‘Gülen en büyük Türk milliyetçidir’ yazısını neden yazdınız sorusuna ise “Patronaja FETÖ baskısı vardı, o yüzden yukarıdan gelen baskıya boyun eğdim ve o yazıyı yazdım” yanıtını verdi.

Tanıkların ifadesinin ardından verilen bir saatlik aranın ardından Savcı Hacı Hasan Bölükbaşı, mütalaasında, tüm tutuklu sanıklar için “Tutukluluklarının devamını” istedi.

Bunun üzerine söz alan Kadri Gürsel, “Dinlenmiş olan tanıkların benimle ilgili herhangi bir hüküm vermeleri mümkün değildi. Çünkü onlardan yıllar sonra görev aldım” diyerek tahliyesini talep etti. Ahmet Şık, Murat Sabuncu ve Emre İper ise hiçbir talepleri olmadığını belirttiler.

Köksal Bayraktar: “330 gündür dört duvar arasındalar, zulüm bu”

Tutuklu sanıklardan sonra son sözler için mikrofonu alan Köksal Bayraktar’ın savunması Mahkeme Heyeti Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ’ın tepkisini çekti.

Bayraktar, “Akın Atalay'ın doğrudan ifade ettiği gerçekler var ama gözler nasıl kapanabilir, deliller nasıl toplanmayabilir. 330 gündür tutukluluğun devam ettiği davada bu delilleri kim toplayacak. Ben huzurunuzda bir şeyi müdafaa etmek için sorumluluk altındayım. İddia makamı delilleri getirmek için sorumluluk altında. Müvekkillerimiz Cumhuriyet çalışanları, müvekkilim Kadri Gürsel bilerek ve isteyerek örgüte nasıl yardım etmiştir? Örgüte yardım için örgüt fiili lazım, örgüt bütünlüğü lazım, ve bilerek ve isteyerek yardım lazım. Şövalyeler gibiyiz, kimin mücadele ediyoruz. Ben hukuk için mücadele etmek istiyorum. Siz 330 gün dört duvar arasında kaldınız mı? Zindana atmak istiyorsanız. Ayaklarına ellerine pranga vurun. Bu zülüm bu. Tahliye istiyoruz” dedi.

Mahkeme başkanı ise bu sözler üzerine “Bize hukuk dersi veremezsiniz” yanıtını verince avukatlarla mahkeme başkanı arasında yaşanan gerilimi avukat Bahri Belen yatıştırdı.

Ahmet Şık: “Daha önce belge sızdıranlar hakkında suç duyurusunda bulundunuz mu?”

Bu sırada aralarında Star ve Akşam’ın yer aldığı bazı gazetelerin internet sitelerinde “Mahkeme tutuklulukların devamına karar verildi” haberi yayınlanınca avukatlar ve izleyiciler buna yönelik tepkilerini dile getirdi. Mahkeme başkanı birkaç dakika sonra haberi görmek istedi. Haber silinmişti acncak haberin fotoğraf olarak görüntüsü mahkemeye sunuldu.

Bu arada söz alan Ahmet Şık ise “Ya sizin heyetinizden birisi, ya kalemden birisi bazı medya organlarına belge sunuyor. Ben gazeteciyim. Bana belge getirirlerse yazarım. Ben bu suç duyurusunu gazetelere yönelik değil, bu belge sızdıranlara yapılması gerektiğini söylüyor dikkate almanızı istiyorum. Ben bu filmi daha önce OdaTV davasında gördüm. Bu arada geçtiğimiz duruşma öncesi de Sabah gazetesi benzer bir haber yapmıştı. Sayın savcı hiç soruşturma açıldı mı? Ben bunu merak ediyorum. Başka bir talebim yok” dedi.

Mahkeme Akşam ve Star’a suç duyurusunda bulundu

Heyet Başkanı Dağ bunun üzerine, “Akşam ve Star gazetelerine suç duyurusunda bulunacağız. Sorumlu buradan kimden aldığını söylemezse adamlıkla ilgisi olmadığını düşünürüm” dedi.Başkan Dağ karar arası verdikten sonra bu gazeteler hakkında basın bürosuna suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı.