ANKARA - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Maden Yönetmeliği’nde yaptığı değişiklik, meslek örgütleri ve uzmanlarca Türkiye’nin zeytinlik arazileri açısından “ölüm fermanı” olarak yorumlandı.
Resmi Gazete’nin dünkü (1 Mart) sayısında yayımlanan değişiklik, hali hazırda tarım arazileri için tehdit olarak görülen maden sahalarına şimdi de zeytinlik arazilerine genişleme olanağı tanıyor. CHP ve TMMOB yönetmeliği yargıya taşıyacaklarını açıkladı.
Maden Yönetmeliği’nin “tarım arazilerinde madencilik faaliyetlerini” düzenleyen maddesinde de “Türkiye’nin elektrik ihtiyacını karşılamak” gerekçesiyle değişiklik yapıldı.
Buna göre, “yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması” durumunda zeytinlik arazilerinde madenciliğe Bakanlıkça izin verilecek.
Bu izin sürecinde, madencilik şirketince “faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski hale getireceğini taahhüt etmesi” yeterli olacak. Ancak bu, yetişip meyve vermesi onlarca yıl alan zeytinlikleri yok edecek.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca sadece “kamu yararı” olduğu iddiasıyla verilecek zeytinliklerde maden işletilmesine ilişkin süreç, “Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen çalışma takvimi içerisinde zeytin sahası madencilik faaliyeti yürütülecek kısma taşınacak ve sahada yürütülecek madencilik faaliyetleri için geçici tesisler inşa edilebilecek.
Bakanlıkça yapılan yönetmelik değişikliği, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde 1925 yılında yürürlüğe konulmuş tarım kanunu kapsamında 1939 tarihli 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’a aykırı olarak değerlendirildi.
CHP: “Özel şirketlerin talebiyle değiştirildi”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, zeytinlik arazilerini hedef alan yönetmelik değişikliğiyle ilgili açıklamasında, “Bu Meclis, milli iradenin tecelli ettiği yer. Meclis zeytinlik alanlara maden yapılmamasına ilişkin bir irade koydu. Evveli gece bir imzayla, yayınlanan yönetmelikle o geri çekilen maddeyi yönetmelik olarak getirdiler ve zeytinliklerde maden faaliyetlerini olanaklı hale getirmeye çalışıyorlar. Elbette tez elden Danıştay'a gidiyoruz. Elbette yürütmenin durdurulmasını talep edeceğiz. Elbette buna izin vermeyeceğiz. Bu konuda hem Meclis'te, hem yargıda, hem zeytinliklerde mücadelemizi sürdüreceğiz. Biz köylümüzün, çiftçimizin, ülkemizin zeytinine, zeytinliğine sahip çıkacağız, beşli çete için yapılan düzenlemeye ama bu millet, bu milletin vekilleri en az 3 kez, 4 kez o maddeyi kanunlardan geri çektirmişken, beşli çetenin talebiyle bakanlıklar getiriyor” sözleriyle tepkisini gösterdi.
CHP Muğla Milletvekili Mürsel Alban da yönetmelik değişikliğinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın IC İÇTAŞ Enerji ve LİMAK Enerji’nin ortak sahibi olduğu Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’nin kullandığı linyit madeni sahasını genişletmek amacıyla yapıldığını iddia etti.
“Elektrik ihtiyacının karşılanması gerekçesiyle zeytinliklerin maden sahasına çevrilmesini özellikle ‘beşli çete’ istedi” iddiasında bulundu.
CHP, iktidara yakın oldukları için kamu ihaleleri verildiği iddiasıyla Cengiz Holding, Limak Holding, Kalyon Holding, Kolin Holding ve Makyol Holding için “beşli çete” ifadesini kullanıyor.
Your browser doesn’t support HTML5
Gündüz: “Zeytinliklerin idam fermanı”
“Altın Girdap” ve “Altın Ölüm” kitaplarıyla Türkiye’nin tarım arazilerinde maden ocakları açılmasını irdeleyen araştırmalara imza atan gazeteci-yazar İbrahim Gündüz, yapılan değişikliği, “Türkiye’deki zeytin alanları için idam fermanı gibi. Aslında olması mümkün olmayan bir yönetmelik. Anayasa’nın 44, 45 ve 166 maddelerine aykırı. 1939 tarihli kanuna aykırı. Yaklaşık on beş yıldır Türkiye’nin tüm alanları, dağları, yaylaları, köyleri, meraları madencilik denilen bir sistemle yağma ve talana açılmış durumda. Bu bir abartı değil, bu çok acıtan bir gerçek” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yönetmelik değişikliği için “akıl almaz” görüşünü paylaşan Gündüz, “Bu yönetmelik ister istemez büyük bir tepki doğurdu. İnsanlar ayağa kalktı. Bununla ilgili dava açılacak ama ne yazık ki bu yönetmeliği çıkaranlar o dava sürecine sonuçlanıncaya kadar yapacaklarını yapmak istiyorlar” yorumunda bulundu.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Gündüz, Karadeniz’de fındık ve çay bahçeleriyle ormanlara saldırı yapıldığını kaydetti. Gündüz, maden ocakları için “açık hava kimyasal fabrikaları” nitelendirmesiyle birlikte, Türkiye’de madencilik sektöründe adeta kuralsızlık hakimiyeti olduğunu ifade etti.
“Son 15 yıldır yapılan düzenlemelerle madencilik değil tam bir yağmacılık yapılıyor. Milli ormanlar, özel koruma alanları dahil hiç birisi bunlardan muaf değil hepsinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından verilmiş ruhsatlar ile madenciliğe açılmış durumda. Özellikle altın, nikel, gümüş madenciliği gibi ağır doğa tahribatına neden olan işletmeler yaygınlaşmış durumda. Çevrede köyler varmış, tarım alanları varmış, ormanlar varmış hiç birisi önemsenmiyor” diye anlattı.
Son yönetmelik değişikliğiyle Muğla’nın hedef alındığını söyleyen Gündüz, “Orada üç termik santral var. Yatağan Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri bunlar kömürle çalışıyor ve çevreye ağır tahribat vermiş durumda. Ormanlar, zeytin bahçeleri yok ediliyor, zehirleniyor. Bu bölgede kalmış, yangınlarla tahribata uğramış, hayatta kalabilmiş ormanları ve zeytinliklerimiz yok etmeye hayatı yok etmeye çalışıyoruz. Akıl alır bir uygulama değil” diye konuştu.
AKP iktidarınca madencilik ile Türkiye’nin kazanç elde edeceği görüşünü sorduğumuz Gündüz, “Türkiye’de altın madenciliği çok yaygınlaştı. Ne denildi? 100 milyar, 300 milyar dolar gelirimiz olacak. Yalan üzerine yalan söylendi: ‘Türkiye uçacak, sanki onları çıkardığımızda çil çil altınlar var Türkiye ihya olacak.’ Bir yalan, düzmece üzerine bir sistem kurulmuş durumda. Ne oldu? Türkiye bugün ihya mı oldu, çok zengin bir ülke mi oldu? Bir ton dore altın için yani ham altın için tam 5 milyon ton taş, toprak, kaya tam anlamıyla zehirleniyor” ifadesini kullandı.
Yıldırım: “2003’ten beri yapılmaya çalışıldı”
Dünya Gazetesi tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Zeytin çok sınırlı ülkelerde yetişen bir ürün ve anavatanı Anadolu’dan, Filistin’den çıkıp dünyaya yayılan bir ağaç. Bütün kutsal kitaplarda yer alıyor. Sadece ekonomik değerini demiyorum, ‘ölmez ağaç’ olarak nitelendirilen zeytin ağacından binlerce yıldır geçimini sağlayan insanlar var. Maden, kömür dediğiniz içinse Paris İklim Anlaşması ile fosil yakıtlardan vazgeçildiği böyle bir dönemde bunu yapmak yani her şeye aykırı. Kabul edilebilir bir tarafı yok” dedi.
VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Yıldırım, AKP’nin 2003 yılında zeytincilik yasasında değişiklik yaparak, imara, madenciliğe ve sanayi tesislerine açma girişimlerine başladığını belirterek, 9 kez de yönetmelik değişikliği yapılmaya çalışıldığını ve her seferinde yargı veya TBMM’den geri döndüğünü dile getirdi.
Yıldırım, 1939 tarihli yasayla “Zeytinliğe 3 kilometre yakın sahaya zeytin tesisi hariç hiçbir tesis kuramazsın diyor. Yasayı yönetmelikle düzeltmek mümkün değil zaten. Bu hukuka aykırı dolayısıyla bu mutlaka yargıdan geri dönecektir. Ama bu arada yargı süreci devam ederken neler olacağına bakmak lazım” diye konuştu.
Kamu yararı gerekçesini sorduğumuz Gündüz, “Zeytindeki kamu yararı madenden çok daha üstün olduğunu düşünüyorum. Madenciler şunu söylüyor; ‘zeytin her yerde olur maden her yerde olmuyor’. Ben buna da katılmıyorum. Kamu yararı eğer gözetilecekse zeytindeki kamu yararı çok daha üstün. Binlerce yıldır devam eden üretim var diğer tarafta sınırlı bir rezerv var. Tekrar rehabilite edilmesinde ise Türkiye gibi e vahşi madenciliğin yapıldığı bir ülkede o şirkete nasıl güveneceğiz?” değerlendirmesinde bulundu.
TMMOB: “Anayasa’ya aykırı”
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz yönetmelik değişikliğine ilişkin yazılı açıklama yaptı ve “Bu değişiklik tüm ülke çapındaki zeytinliklerimizin ölüm fermanıdır” dedi.
Koramaz, “Anayasa’nın 44, 45 ve 166. maddeleri tarımın, üreticinin ve tarımsal üretim alanlarının korunmasını anayasal güvence altına almakta ve devlete bu koruma için sorumluluk yüklemektedir. Buna paralel olarak farklı tarihlerde çıkartılan çok sayıda yasa ile tarım alanları ve özellikle zeytinlikler özel korum altına alınmıştır. 1939 tarihli “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun” ile zeytinliklerin korunmasını ve geliştirilmesi düzenlenirken, 2005 tarihli 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu” ile de toprağın korunması, geliştirilmesi, tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını düzenlemektedir. 1 Mart 2022 tarihli yönetmelik değişikliği açık biçimde adı geçen anayasa ve yasa maddelerine aykırıdır. Bu yasadışı düzenleme ile yakın zamanda keşif yapılacak Akbelen başta olmak üzere ülkenin farklı yerlerindeki zeytinliklerin yağmalanmasına kılıf hazırlanmaktadır’’ sözleriyle görüşlerini dile getirdi.
Koramaz, “Bizler ‘madencilik’ göz boyaması ve kandırmacasıyla aç gözlü şirketlerin zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, tarlalarımızı, köylerimizi, insanlarımızı yuttuğu, tükettiği bir ülke istemiyoruz. Bugün ülkemizde egemen olan madencilik anlayışı, madenin bulunduğu tüm arazinin harap edildiği, geride ise tümüyle verimsizleştirilmiş ve kirletilmiş bir toprağın bırakıldığı bir anlayışla sürdürülmektedir. Bu anlayış nedeniyle Cerattepe’den Fatsa’ya, Kaz Dağlarından Akbelen’e kadar her yerde verimli ormanlık alanlarımız, tabiat zenginliklerimiz yok edilmektedir. Bu anlayış, sadece madenciliği değil, yaşamı da sürdürülemez hale getirmektedir. Bu madencilik anlayışı, bir üretim faaliyeti değil, bir sömürü faaliyetidir. Madenleri olduğu gibi, doğayı ve halkı da sömürmektedir. TMMOB, Anayasa ve ilgili koruyucu yasalar gereği anılan Yönetmeliğin iptali için yargıya başvuracak, yönetmelik değişikliği ile verilecek yeni izinleri de ayrıca yargıya taşıyacaktır” dedi.