Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkenin devlet ve hükümet başkanları, aşırı sağın pek çok başkentte büyük zafer elde ettiği parlamento seçimlerinin ardından, AB Komisyonu, Konseyi ve Parlamentosu’nun yönetimine gelecek isimleri görüşmek üzere dün akşam Brüksel’de, seçimlerden sonra ilk kez, resmi olmayan bir akşam yemeğinde biraraya geldi.
AB liderleri, 9 Haziran'daki Avrupa seçimlerinden sonra Avrupa Komisyonu ve Konseyi'nin bir sonraki başkanlarının yanısıra AB diplomasisinin gelecekteki başkanını seçmek için ön uzlaşma yolunu seçti. Ukrayna'daki savaş, Avrupa'da aşırı sağın büyük sıçrayışı, Donald Trump'ın Beyaz Saray'a dönme ihtimali, birliğin ekonomik gerilemesi, küresel ısınma ve teknoloji yarışında Çin ile ABD arasında tırmanan gerginlik ortasında, AB liderleri birliğin üst düzey görevleri üzerinde hızla anlaşarak, güç gösterisi yapmak istiyordu.
Your browser doesn’t support HTML5
Bu nedenle AB devlet ve hükümet başkanları, 17 Haziran Pazartesi günü Brüksel'de yapılan toplantıya, bir “kazaya” yer bırakmayacak şekilde titizlikle hazırlanmıştı. İrlanda Başbakanı Simon Harris, toplantı girişinde gazetecilere, “Brüksel'deki politikacılar bu kadar çok zorlukla karşı karşıyayken kimin ne yapacağını haftalarca tartışırsa, Avrupalı vatandaşlar bunu takdir etmeyecektir" diyerek durumun “ciddiyetine” dikkat çekti. Almanya Başbakanı Olaf Scholz da, "Zor zamanlarda yaşadığımız için kararların hızlı alınması önemli” dedi.
Karar 27-28 Haziran'daki zirveye kaldı
Bütün bu çaba ve uyarılara rağmen, AB liderleri Pazartesi gecesi masadan uzlaşmaya varamadan kalktı. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, toplantının ardından Brüksel'de yaptığı açıklamada, “Bu aşamada bir anlaşma yok” dedi. AB liderlerinin 27-28 Haziran'da Brüksel'de yapılacak bir sonraki zirvesinden önce herhangi bir karar alınmasının beklenmediğini vurgulayan Michel, “Haziran ayı sonuna kadar bir karar vermek hepimizin ortak sorumluluğudur” diye ekledi.
Ülkesindeki seçimlerde ağır yenilgiye uğradığı için Brüksel’e eli zayıflamış olarak giden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise, toplantının sonunda, “Uzlaşma bulmak zorundayız, sanırım o kadar da uzakta değiliz” diye konuştu.
İlgili Haberler AB liderleri, birliğin “üst düzey” görevlilerini belirlemek üzere toplanıyorAB Konsey Başkanlığı üzerinde manevra
Avrupa seçimlerinin ardından, AP’yi oluşturan 3 büyük grup, parlamentodaki 405 milletvekili çoğunluğundan yola çıkarak, AB’nin dört büyük makamına kimlerin geleceği konusunda ön uzlaşma sağladı.
AP içinde çoğunluğu oluşturan Hristiyan Demokrat grup Avrupa Halk Hareketi’nin (PPE - 190 sandalye) adayı Ursula von der Leyen’in AB Komisyonu başkanlığı; Sosyalistler ve Demokratlar Grubu’nun (S&D - 135 sandalye) önerdiği Portekizli sosyalist politikacı Antonio Costa'nın Avrupa Konseyi başkanlığı ve Liberal grup Renew Europe’un (80 sandalye) Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın AB Dış İşleri Yüksek Komiserliği üzerinde uzlaşıldı.
Bu uzlaşmayla masaya oturan liderler, seçimler sonrası değişen güç dengeleri doğrultusunda “pazarlığı yükseltmek için” çaba gösterdi. Ancak, Avrupa seçimlerinde aldığı iyi sonuçlarla pazarlığa oturan 10’u aşkın PPE üyesi lider, “komisyon başkanlığından daha fazlasını” istedi.
İlgili Haberler Avrupa Parlamentosu seçimlerini muhafazakar ve aşırı sağ partiler kazandıMuhfazakar sağdan yeni talepler
Geleneksel olarak Avrupa Parlamentosu başkanlığını 2,5 yıllık iki döneme ayıran ve S&D ile paylaşan PPE, bu sefer, AP başkanlığının “5 yıllık süre için” kendilerine verilmesini istedi. Le Figaro gazetesine yansıyan kulislere göre, PPE, “Avrupa Konsey başkanlığının da 2,5 yıllık dilime ayrılmasını ve bölüşülmesini” talep etti.
PPE üyesi Polonya Başbakanı, eski AB Komisyonu Başkanı Donald Tusk, sosyalistlerin Konsey Başkanı adayı Antonio Costa’yı eleştirerek, “Elbette Antonio Costa yetenekli. Ancak hukuki bağlamı açıklığa kavuşturmamız gerekiyor” diyerek, hakkındaki “nüfuzunu kötüye kullanma” iddiaları nedeniyle Kasım 2023'te istifa etmek zorunda olan Costa’nın durumuna gönderme yaptı.
PPE’nin uzlaşmayı bozmasına öfkelenen S&D'li liderler ise, “Ursula von der Leyen'i Komisyon’un başına getirmek istiyorsanız, sosyalistlerin desteğine ihtiyacınız olacak” hatırlatması yaptı. PPE’nin talepleri, toplantı sonunda diğer pozisyonları da kapsayan genel bir anlaşmanın duyurulmasını engelledi.
Giorgia Meloni’den “bekle-gör” stratejisi
Masada elini güçlendirmek isteyen bir başka lider de Avrupa aşırı sağının iktidarda olan en güçlü ismi İtalya Başbakanı Giorgia Meloni oldu.
“Muhafazakarlar ve Reformistler” (CRE) grubunu yöneten Meloni, müzakerelerin dışında kalmaktan hoşlanmadığını göstererek, Roma adına Komisyon'da güçlü bir başkan yardımcılığı pozisyonu istedi.
Oyunun rengini hemen belli etmek istemeyen Meloni’nin, Fransa genel seçimlerinde Cumhurbaşkanı Macron’un gücünü görmek istediği ve Fransız aşırı sağının kazanacağı güç çerçevesinde, “bekleyerek gelişmeleri gördükten sonra pragmatik” bir tavır almak istediği belirtiliyor. Le Monde gazetesi, Meloni’nin bekleme stratejisini, “Bu üç bantlı bilardo oyununda Giorgia Meloni, zamanın kendisinden yana olduğuna inanıyor. Aceleye gerek yok, bekliyor” sözleriyle özetliyor.
Kaja Kallas ismi üzerinde uzlaşma
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi 77 yaşındaki İspanyol politikacı Josep Borrell'in yerine, Estonya Başbakanı Kaja Kallas’ın adı üzerinde genel bir uzlaşma sağlandı. Liberal Renew Europe grubu mensubu 46 yaşındaki Kallas, bu göreve getirilirse AB’nin “top jobs” diye anılan “en üst düzey makamına” gelen tek Doğu Avrupalı isim olacak.
Gelenseksel olarak Avrupa Parlamentosu başkanının görev süresini 2,5 yıla bölerek aralarında paylaşan PPE ve S&D, mevcut AP Başkanı Maltalı siyasetçi Roberta Metsola’nın, 2,5 yıl için yeniden seçilmesi üzerinde uzlaştı. Ocak 2022'den bu yana Avrupa Parlamentosu'nun başında bulunan 45 yaşındaki Maltalı Roberta Metsola (PPE), bir sürpriz olmadığı sürece iki buçuk yıl daha bu görevi yürütecek.
Parlamento aritmetiği
AB’nin yürütme organı Komisyon Başkanlığı’na Ursula von der Leyen'in aday gösterilebilmesi için en az 15 ülkenin desteğini, yani Avrupa nüfusunun yüzde 65'ini temsil eden “nitelikli çoğunluğu” toplaması gerekiyor. Alman siyasetçi, liderler tarafından seçilirse, 720 milletvekilinin bulunduğu AP Genel Kurulu’nda yapılacak oylamada salt çoğunluğu temsil eden 362 milletvekilinin desteğini almak zorunda.
AP Genel Kurulu’nda toplam 720 sandalyeden 406'sını elinde tutmayı başaran, Avrupa Halk Partisi (190), Sosyalistler ve Demokratlar (136) ve Liberaller'den (80) oluşan çoğunluk; karar alabilmek için gereken 360 salt çoğunluğun, 46 sandalye fazlasına sahip.
Hem PPE hem de S&D içinde bazı milletvekillerinin Von der Leyen’e karşı çıkması nedeniyle, milletvekili transferine devam ederek sandalye sayısını 77’ye taşıyan Meloni’nin grubu CRE kilit noktaya gelebilecek. Komisyon başkanlığı için 16-18 Temmuz’daki kuruluş oturumu sırasında seçim yapılacak.